Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehlika Figen Yazar

Mehlika Figen Yazar

Sonsuz Bilinç

Matrix'ten uyanabilmek 2

Geçen hafta Matrix'in ne olduğunu ve nasıl uyanabileceğimizi anlattım. Şimdi de bu uyanmanın ne demek olduğunu aslında nasıl uyuduğumuzu ve sistemin nasıl işlediğini daha kapsamlı bahsetmeye çalışayım.

Bir ağ sistemi düşünün. Herkesin bir şekilde bu ağın içinde birbirine bağlı olduğunu hayal edin. İş hayatımız, para realitemiz, ailemiz, soy ağacımız, arkadaşlarımız çevremiz, ülkemiz… hayatımızın sadece bu sistemden oluştuğunu fark etmeden tüm bunları kabul ettiğimizi varsayalım. Ancak siz tüm bunları bilmenize rağmen hiç sorgulamadan kabul ettiğiniz ve böyle bir hayatı yaşamanız gerektiğini düşündünüz.

Bu sistemler bütününe ister kader deyin, ister astroloji deyin, ister evrensel yasa deyin ister başka bir şey deyin. Sadece zorunlulukların içinden mecbur hissettiğiniz bir hayat.

Peki bu sistemin içinde nasıl var olduk? Elbette bizlerde olan programlamalar sayesinde. Bu programlardaki frekans, bizim de aynı programlamalarda olan insanları, olayları ve mekânları bir güneş sistemindeki gezegenler gibi etrafımızda dönmesini sağladı. Bu ağ sistemi, her ne kadar farkında olsak da olmasak da bizleri bu illüzyonun içinde tutmaya çalıştı.

Annemiz, babamız, atalarımız, toplum çevre her birinin ya kopyası ya da benzeri olmaya meyilli olduk. Peki bu döngüden nasıl kurtulabiliriz ya da uyanabiliriz?

Aslında kurtulacak ya da uyandığımızda bir uzayda kendimizi bulacak bir realite yok. Sadece boyutlar ve programlamalar var. Belki öldüğümüzde zaten tüm sahne ve oyun bitecek ve gerçek varoluşta olduğumuzu göreceğiz. Ancak benim amacım bu hayatımızda nasıl uyanacağımızı anlatmak. "Hemen bir kırmızı hap vereyim ve hadi uyan" değil tabiî ki. O zaman çok kolay yöntemlerle bu adımları ya da detayları maddeler halinde sizlere anlatmaya çalışayım. 

1. İlk önce alışkanlıklarımızı gözden geçirelim. Çünkü her bir alışkanlık, artık özgür iradenin dışına çıkmış bilinçaltımız tarafından refleks adı altında bir otomatik pilottan işlevsel olmamıza neden olur. Alışkanlıklarımızı değiştirmek için çok fazla bilgi kaynağına internetten ya da kitaplardan ulaşabilirsiniz.

2. Bizi ele geçiren düşünceler. Zihnimizin her şekilde susmak bilmeyen bir gevezeliği vardır. Bu zihni tamamen susturmak mümkün değildir ancak zihnimizde konuşan o her ne ise bu durumu her fark ettiğimizde geçici olarak o konuşan şeyin olmadığını görürüz. İşte bu durumu her fark ettiğimizde matrix illüzyonundan da çıktığımızı idrak edebiliriz. Bu konuda Eckhart Tolle'nin kitapları size ışık tutabilir. (Şimdinin Gücü, Var Olmanın Gücü, Dinginliğin Gücü). Bahsettiğim geveze zihni her susturduğumuzda daha da derinleşebilir ve farkındalığımızı arttırabiliriz.

3. Bir diğer yöntem de geçen hafta bahsettiğim soru sormak eylemi. Bu güçlü sorular dolanıklığı olduğumuz ağları temizlemeye ve kendimizi bu realitenin ötelerine taşımamızı sağlayabilir. Bu da yaptıkça yaptıkça yol alarak olan bir yöntem. Soru her zaman alan açar, ancak cevap ise bizi bu otomatik pilottaki bilgilerimizle sınırlı bir realite yaratır. O nedenle her zaman soruda kalmalı ve o her ne ise cevabını bildiğimizi iddia etmemeliyiz. Bilinç kabımızı genişletmenin yegane yöntemi soruda kalmaktır.

4. Bir diğer yol ise sağ beynimizi daha da aktifleştirmek. Eğer sağ beynimizi daha da aktifleştirirsek epifiz bezimizi de aktifleştirmiş oluruz. Bu yeteneğimiz bizleri içinde bulunduğumuz Matrix çerçevesinin dışına çıkmamızı sağlar. Bunu nasıl yapacağız ? Elbette hayal kurarak. Size bu konuda bir alıştırma önerebilirim. Gözlerinizi kapatın ve gözünüzün önüne bir elma getirin. Bu elmayı elinizle tutun ve yumuşaklığını test edin. Soğuk mu, sıcak mı? Nasıl olduğunu hissedin. Daha sonra elmayı ısırın ve o ısırmanın nasıl bir his olduğunu yakalayın. Geçmişteki anılarınızı bu egzersiz için kullanabilirsiniz. Daha sonra bakın bakalım tadı nasıl. Ekşi mi? tatlı mı? Yumuşaklığı nasıl? Kokusu nasıl? Ne renk? Her gün bu alıştırmayı yaptığınızda sağ beyniniz eskisine göre daha fazla çalışmaya başlayacak ve zihniniz daha dingin ve odaklanabilme yeteneğine sahip olacaktır. İşte o anda matrix illüzyonunu da daha iyi fark edeceksiniz. Çünkü hayal ettiğiniz her bir egzersiz, beynimizin nöron ağlarını harekete geçirir ve onları ateşleyerek yeni realitelerin oluşmasını sağlar.

5. Elbette bir de yargı dediğimiz bir alan var. Her ne olursa olsun önce kendimizden başlayarak yargılamayı durdurmaya gönüllü olmalıyız. Çünkü yargı bizlerdeki bu oluşumu durdurur. Çocukluğumuzdan beri her zaman yargılanmışızdır. O nedenle biz de yargılayarak sorunları çözmeye çalışmışızdır. Başkalarını suçlamak işin içinden çıkmak için kolay bir çözüm gibi görünebilir ancak şunu bilmelisiniz ki matrix ağında her kimi yargılıyorsak aslında bizde de aynı durum olduğu içindir. Eğer karşınızdaki kişi de yargılayacak bir sebep bulup da kendinizi yargılarken yakalarsanız, hemen kendinize dönün ve sorun "Acaba burada karşımdaki kişi benim hangi programlamama ayna tuttu? Burada ben ne zaman o kişi gibi oldum ve benim zayıf noktamı fark ettirdi?" bu ve buna benzer sorularla çözümü kendinizde aradığınızda daha fazla özgür olur ve gerçek sonsuz sınırsız kendiniz olmaya başlarsınız.

Hepsini özetlersek hep aynı hayatı yaşamak zorunda değilsiniz. Ya da hep benzer olayları. Sıra dışı olduğumuzda, sıradanlığımızın ötesine geçtiğimizde belki de daha önce hiç kimsenin bilmediği, keşfetmediği birçok olasılıkları hayatımızda var edebiliriz. Yeterki Matrix, illüzyonunu fark ederek ondan özgürleşmeyi seçelim. Bu konularla ilgili beni Facebook sayfamdan takip edebilirsiniz  (www.facebook.com/figen.yazar76). Sizlere bol uyanışlı günler diliyorum…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları