Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
A.Öner PEHLİVANOĞLU

A.Öner PEHLİVANOĞLU

BAKIŞ

Lozan

-I-

Televizyonu açtım, ekranda, kalabalık bir cadde görüntüsü, bir muhabir, caddede karşılaştığı orta yaşlı  bir beye,  elindeki mikrofonu uzatarak;

" 2023 yılı için beklentiniz nedir? Öğrenebilir miyim?" diye sordu.  Soruya muhatap olan bey, bir süre sessiz kaldı sonra; soruyu; "Lozan Antlaşması bizim için bir hezimettir 2023'te Lozan bitecek, bunu bekliyorum.." diye cevapladı.

Muhabir büyük olasılıkla Haziran 2023'te yapılması beklenen seçim ile ilgili bireylerin eğilimini öğrenmek isterken, " 2023'de Lozan bitecek" cevabı karşısında şaşırdı, durakladı, ancak konuyu sahiplendi ve devam etti;

"Çok önemli bir konu, Lozan hakkında ne biliyorsunuz?" sordu.

Bey; "Lozan'ı İngilizler istediği için İsmet Paşa imzaladı. Lozan 2023'te bitecek, böylece hem Lozan'da verdiklerimizi geri alacağız hem de Lozan'ın getirdiği kısıtlamalardan kurtulacağız," diye cevapladı.

Muhabir; "Kısıtlama diyorsunuz , Lozan hangi konuda kısıtlama getirdi?" diye sordu,

Muhatabı; " Afyon, Şuhut'ta petrol bulundu, Lozan  nedeniyle beton ile kapatıldı, çıkarılamadı, çıkarılsaydı zengin olacaktık", "

Muhabir; "Kim söylüyor?"

Muhatabı; "Afyon Belediye Başkanı.."

Muhabir devam etti; "Lozan'da verdiklerimizden bahsettin . Lozan'da ne verdik?"

Bey; " Adaları verdik, Musul'u verdik, Lozan bitince bunları geri alacağız, önce çıkmamız lazım.".

"Muhabir, "Peki nasıl olacak bu?" diye sordu,

Muhatap, "Çok kolay, İstanbul.... şeyinden nasıl çıktık, aynen öyle, Lozan'dan da çıkacağız, olmaz ise Lozan'ı değiştireceğiz, Atatürk nasıl değiştirdi biz de değiştireceğiz, ondan sonra yol açık.." dedi.

Muhabir," Siz kimsiniz?"

Bey; "Biz, biziz hepimiz, işte.."

Muhabir; "Bu bilgileri kimden öğrendiniz..?

Muhatabı,  " Hoca efendi.." dedi, cümleyi tamamlamadı, sonra gülerek biraz de böbürlenen davranışla, " Ben, ben kendimden biliyorum.." dedi.

TV yayını reklama girdi.

Lozan hakındaki bu olumsuz bilginin kaynağını bulmak amacıyla internette araştırma yaptığımda, Anadolu Ajansı (AA) dosyalarında aşağıdaki konuşmalara rastladım

**

21 Temmuz 2019,

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Konuşmasında;

AA."1920'de bize Sevr'i gösterdiler, 1923'te Lozan'ı razı ettiler birileri bize Lozan'ı zafer diye yutturdu. Her şey ortada, işte şu anda Ege'yi görüyorsunuz. Bağırsan(!) sesini duyuracağın adaları biz Lozan'da verdik. Oralar bizimdi, hala bizim, camilerimiz var, ibadethanelerimiz var, ama şu anda Ege'de kıt'a sahanlığı ne olacak bunları konuşuyoruz, hala bunların mücadelesini veriyoruz, niye, o anlaşmada masaya oturanlar sebebiyle. O masaya oturanlar, hakkını vermediler, veremediler. Veremedikleri için onun sıkıntısını şimdi biz yaşıyoruz."

Konu hakkında bir diğer mesaj, 24.7.2021  tarihinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan yapılan açıklama; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasının 98. yıl dönümü münasebetiyle bir mesaj yayımlıyor.

"Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş belgelerinden Lozan Barış Antlaşması'nın 98'inci yıl dönümü olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Kahraman milletimizin her türlü imkansızlığa, ihanete ve zorluğa rağmen zaferle taçlandırdığı istiklal mücadelesi, Lozan Barış Antlaşması ile uluslararası alanda da tasdik edilmiştir." değerlendirmesini yapıyor.

 

**

Devrimlere karşı duruşu ile toplumun belirli kesiminde referans gösterilen  Kadir Mısırlıoğlu'nun ; web sahifelerine girdim, Mısırlıoğlu şöyle diyor,

"Lozan hakkında bilinen yaygın iki yanlış; Lozan Antlaşması 2023'te bitiyormu? Lozan Antlaşması'nın bir geçerlilik süresi var mı? Araştırmalara göre Lozan Antlaşması 2023'te bitmiyor ve Lozan Antlaşması'nın bir süresi yok. Diğer konu, Lozan değiştirilebilir mi?" Mustafa Kemal anlaşmayı değiştirdi; biri Hatay konusunda diğeri Boğazlar rejimi yerine Montrö'yü kabul etti. Lozan gerekirse değiştirilebilir, bizde değiştireceğiz.. "

Ülkemizde Lozan ve Montrö'nün değiştirilmesi görüşüne sahip olan kişilerin, aşağıda verdiğim Yunanistan Milliyetçi sağ partilerin ortak bildirisinde ifade edildiği gibi Yunan makamları ile aynı görüşleri paylaştıkları görülüyor.Yunanistan milliyetçi sağ partiler 30 Mart 2021'de aşağıdaki bildiriyi yayınladılar;

"Yunanistan'ın tamamen aleyhinde olan Lozan ve  Montrö'nün kaldırılmasına tam destek veriyoruz. Büyük Yunanistan'ın önünde bir engel olan bu anlaşma kaldırılınca Yunan savaş gemileri Konstantinopolis ve Karadeniz Pontus sularında rahatça dolaşabilecek, Yunan  bayrağını kadim Bizans denizlerinde dalgalandıracaktır. Ayrıca, Lozan Antlaşmasıyla Batı Anadolu'daki haklarımız tamamen ortadan kaldırılmıştı. Lozan'ın tartışmaya açılarak geçersiz kılınması bir önceki Sevr Antlaşmasını otomatik olarak geçerli hale getirecektir. Lozan Sevr'i ortadan kaldırmıştı. Lozan'ın geçersiz olması halinde Sevr'e göre Yunanistan'a verilen İzmir ve Batı Anadolu'daki haklarımız yeniden yürürlüğe girecektir. Bu nedenle Türkiye'de ... Montrö ve Lozan Anlaşmalarının tartışmaya açılarak nihayetinde kaldırılmasını destekliyoruz". Hellasnews.com Mart 30, 2021

Vatandaşın basına yansıyan Lozan hakkındaki gerçek dışı bilgiye dayalı konuşmaları karşısında doğruları kamuya hatırlatmanın gerekli olduğuna inanıyorum.

-II-

Lozan hakkında doğrular; Lozan, süreli bir antlaşma değildir, 2023'te süresi sona erecek iddiaları geçersizdir. Mustafa Kemal Atatürk'ün Lozan Antlaşmasında değişiklik yaptığı iddiası gerçek değildir.

Lozan Antlaşmasında değişiklik yapıldığı iddia edilen iki konu; ilki, Hatay'ın Türkiye'ye katılması , diğeri Montrö sözleşmesidir.

Hatay ile ilgili süreç şöyle gelişmiştir; 2 Eylül 1938'de kurulan Hatay Cumhuriyeti Meclisi, 29 Haziran 1939'da oybirliği ile Türk devletine, katılma kararı almıştır. T.C. Hükümeti bu teklifi kabul etmiş ve Hatay bu karar sonucu T.C. Devletine katılmıştır. Hatay vilayetinin T.C.Devleti'ne katılmasının Lozan Antlaşması ile ilişiği yoktur.

İkinci konu Montrö Boğazlar Sözleşmesi;

Lozan hükümlerine göre Türk Boğazları, Boğazlar rejimine ilişkin sözleşme gereğince MC'nin kontrolunda kendi kuvveti, personeli ve maliyesi olan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilmekteydi.

1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Boğazlar rejimine ilişkin bu sözleşmeyi iptal ederek, Türk Boğazları'nı, Türk Devleti hükümranlık alanına dahil etmiş, Boğazların yönetim ve denetimi T.C.'ne verilmiştir. Montrö Sözleşmesi ile Boğazlar Türk topraklarına dahil edilmiş, Türk askerinin, Türk devletinin kontrolu ve koruması altına geçmiştir. 

Ege adalarının  Lozan'da Yunanistan'a terk edildiği iddiaları karşısında, aşağıdaki gerçeği açıklamayı gerekli görüyorum.

Lozan Antlaşmasının 12,13,14 ve 15 nci  maddeleri Ege adaları ile ilgili hükümleri içerir. Bu hükümler içinde 1913 tarihli bir seri anlaşma ile hangi adaların, Yunanistan'a terk edilmiş olduğu, hangi adaların İtalyanların kontrolünde kalacağı (Mad.15) ve 3 milden az uzaklıkta kalan adaların T.C.'ne terk edileceği (Mad.12) belirtilmiştir. Ne varki ,Lozan'da İtalyan'lara terk edilen Ege adaları. 2'nci Dünya Harbi sonrasında Yunanistan'a verilmiştir. (Sevr,Lozan Antlaşmaları ve Avrupa Birliği, A.Öner Pehlivanoğlu, Kastaş Yayınevi Ekim 2005,İstanbul,s.268,269)

Musul konusu;

Sınırlar, Türkiye-Irak sınırı hariç, antlaşmanın 3 ncü maddesinde tanımlanmıştır. İngiltere'nin engellemesi nedeniyle çözüm getirilemeyen Türk-Irak sınırı hakkında, antlaşmanın 3 ncü madde 2 nci bendinde," Lozan Antlaşmasının yürürlüğe girişini takip eden dokuz ay içinde, Türkiye ile ingiltere arasında yapılacak görüşmeler ile saptanacak, bu görüşmelerde saptanmaz ise Milletler Cemiyeti tarafından teşkil edilecek heyet tarafından tespit edilecektir." hükmü getirilmiştir.

Madde-3, 2'nci bend uyarınca, İngiltere ile Türkiye arasında, 1924'de başlayan görüşmeler İngilterenin çözümden uzak tutumu nedeniyle sonuç vermez. Sınırın tespiti Milletler Cemiyetine kalır.

Milletler Cemiyeti'nde görüşmeler sürdürülürken, 11 Mayıs 1925'te Güneydoğu Anadolu bölgesinde İngiltere'nin desteği ile Şeyh Sait isyanı çıkar. İsyan 29 Haziran 1925'te bastırılır, ancak aynı ay içinde, 5 Haziran 1925'te Milletler Cemiyeti kararını açıklar." Musul Irak'ın ayrılmaz parçasıdır." Türkiye, Musul için yeni bir savaş yerine, kararı kabul eder.(Sevr,Lozan Antlaşmaları ve Avrupa Birliği, A.Öner Pehlivanoğlu,Kastaş Yayınevi Ekim 2005,İstanbul,s.131)

Şuhut'da petrol iddiası;

Muhabirin sorularına cevap veren kişinin Afyon Belediye Başkanı'na atfen "Şuhut'da bulunan petrol kuyularının Lozan nedeniyle, beton ile kapatıldığı" iddiası hiç bir gerçeğe dayanmamaktadır. Şuhut'ta petrol bulunduğu iddiası TPAO tarafından yalanlanmıştır. Lozan ülke içinde hiçbir yer altı kaynağının  bulunması, çıkarılması ve kömür ve maden ocaklarının işletilmesi konusunda sınırlayıcı hüküm getirmemiştir.

-III-

Nutuk'ta Atatürk Lozan öncesini anlatıyor;

"..Lozan barış masasında ele alınan meseleler yalnız üç dört yıllık yeni devreye ait ve onunla sınırlı kalmıyordu. Yüzyılların hesabı görülüyordu. Bu kadar eski, bu kadar karışık ve bu kadar kirli hesapların içinden çıkmak, elbette, o kadar basit ve kolay olmayacaktı.

Efendiler, bilindiği üzre, yeni Türk Devleti.. bir takım kapitülasyonların esiri idi. Hristiyan halkın birçok hakları ve ayrıcalıkları vardı. Osmanlı Devleti, Osmanlı ülkesinde oturan yabancılara karşı yargı hakkını uygulayamazdı; Osmanlı vatandaşlarından aldığı vergiyi, yabancılardan alması engellenmiş bulunuyordu. Devletin varlığını kemiren ve kendi sınırları içinde yaşayan azınlıklarla ilgili tedbirler alması mümkün değildi.

Osmanlı Devleti, kendisini kuran temel unsurun, Türk milletinin, insanca yaşamasını sağlayacak tedbirleri alma bakımından da engellenmişti; memleketi imar edemez, demiryolu yaptıramazdı. Hattâ okul yaptırmakta bile serbest değildi. Bu gibi durumlarda yabancı devletler hemen işe karışırlardı.

Osmanlı hükümdarları, milletin her türlü çıkarlarını feda etmek, devletin haysiyet ve şerefini ayaklar altına almak suretiyle birçok dış borçlar yapmışlardı. O kadar ki, devlet bu borçların faizlerini bile ödeyemeyecek duruma gelmiş, dünya gözünde «müflis» sayılmıştı. (Nutuk, Mustafa Kemal Atatürk)

Değerli okuyucular, sizlere Türk Heyet Başkanı İsmet İnönü'nün Lozan'daki ilk konuşmasından kısa bir paragraf vermek istiyorum;

Lozan Konferası'nın açılış toplantısı 21 Kasım 1922 günü Lozan'da Mont Benon gazinosunda yapılır. Toplantının  açılış konuşmasını İsviçre Cumhurbaşkanı yapacak ardından İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon konuşacak ve açılış toplantısı bitecektir.

İsviçre Cumhurbaşkanı konuşmasını yapar, ardından Lord Curzon konuşur. Konferansın ilk toplantısının bitmesi beklenirken, İsmet İnönü yerinden kalkar, emin adımlar ile kürsüye yaklaşır, salonda büyük bir sessizlik ve şaşkınlık yaşanır. İnönü kendi sözleri ile olayı anlatıyor; "Lord Curzon yerine otururken, törende toplanmış olanlar beni, hayretle kürsüde gördüler. Reisicumhura hitap ettikten sonra, konuşmama devam ettim. "'Bütün uygar uluslar gibi özgürlük ve bağımsızlık istiyoruz, dedim, barışı kurmak arzusuyla geldiğimizi çok haksızlık gördüğümüzü söyledim; sulh arzularının bütün konferansa hakim olması, adalet içinde bir sulh yapılması dileği ile sözümü bitirdim."

Tarihçi, Bernard Lewis Lozan hakkında şöyle diyor; "Lozan Barış Antlaşması, Sevr Antlaşması'nda yer alan "Anadolu'nun parçalanması, Boğazların kontrolünün uluslararası kuruluşa terki, batı Anadolu'nun Yunanistan'a bırakılması, doğuda Ermenistan  ve Kürdistan'ın kurulması, Fransa ve İtalyaya nüfuz bölgeleri ayrılması, iç Anadolu'da kalan sınırlı bir bölgenin Osmanlı devletine terki "planını yırtarak ulusal andın gerçekleşmesini sağlamıştır. Sevr Antlaşması tarihe terk edilirken Lozan Barış Antlaşması sömürgeci güçler karşısında Türk ulusunun egemenlik ve bağımsızlık haklarının uluslararası düzeyde kabulünü belgelemiştir. Lozan Antlaşması aslında Türk ulusal  andın da ifade edilmiş isteklerin uluslarası düzeyde tanınmasıdır.   (Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin doğuşu, Türk tarih kurumu yayınları IV seri Sayı! 8, Ankara,1970,s.254)

Lozan sonrasında, 13 Kasım 1918'den beri Boğazlar ve İstanbul'da bulunan işgal kuvvetleri ülkeden ayrılmak zorunda kaldı. Lozan Antlaşması 23 Temmuz 1923'te imzalandı, Lozan Antlaşması sonucu 25 Ağustos 1923'te İstanbul'da bulunan işgal kuvvetleri İstanbul'dan ayrılmaya başladı. Son işgal kuvveti birliği 6 Ekim 1923'te İstanbul'u terk etmiş oldu. Mudanya Mütarekesi ile Trakya'yı, Lozan ile İstanbul'u kurtarmış olduk.

Türkiye'nin, AB'ye giriş sürecinde, AB Parlamentosu ve Konseyi'nin karar ve raporları ile AB yetkililerin beyanlarında Lozan öncesi şartlara dönüşü hedefleyen isteklerin (AP İlerleme Raporu, 15.12.2005) ısrarlı olarak dile getirilmesi, diğer yandan, gerçek dışı iddialar ile Lozan Antlaşmasını tartışarak, anlaşmanın mimarları, başta Atatürk ve İnönü ile silah arkadaşlarını eleştirme zemini yaratma gayretleri, tedirginliğimizi arttırmıştır.

Sevr'i kaldırarak sümürgeci güçlerin tasarılarını geçersiz kılan Lozan Antlaşması, aradan geçen 100 yıla yakın süredir getirdiği şartlar nedeniyle Türk devletinin kuruluş belgesi olma özelliğini korumaktadır. Türk devletinin ülkesi ve ulusu ile uluslararası düzeyde bağımsızlığını ve varlığını belgeleyen Lozan Barış Antlaşması dışta ve içte Sevr özlemi duyanların öncelikli hedefi haline gelmiştir.  Sevr 'i savunanlara karşı Lozan'ın ödünsüz bir şekilde korunması bugün ve gelecek nesillerin öncelikli ödevidir.

Bu bağlamda, Cumhuriyet ilkelerinin savunucusu her Türk vatandaşının, ulusun ve ülkenin bekası için  Lozan'a yönelik saldırılara karşı durmak zorunda olduğunu hatırlatmak isterim. Lozan'ı yaratan Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve silah aradaşlarına minnet ve şükran borcumuzu ancak, Lozan'ı her ortamda koruyarak ödeyebiliriz.

Lozan Antlaşmasının Türk ulusu için getirdiklerini bu kısa yazıda anlatmanın imkansız olduğu açıktır. Eksik ve yanılmaların sizleri konu hakkında yeni araştırmalara sevk etmesi umuduyla.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları