Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehmet Eyüp Yardımcı

Mehmet Eyüp Yardımcı

Yazar

Kutsiyet-Kudsiyet

Kudsi "mukaddes" ten yapma master eki -iyyet ile kudsiyet (Kutsî olma durumu, mübâreklik, kutsallık, arınmışlık (kaynak: Kubbealtı Lügatı)

Edebiyat dünyasının büyük ustalarından Eduardo Galeano "Gölgede ve Güneşte Futbol" adlı eserinde futbolu, Ölüm Dansı bölümünde şöyle anlatıyor;

"Savaşın yüceltilmiş bir şekli olan futbolda on bir şortlu adam, semtin, kentin ya da ülkenin kılıcıdırlar. Zırhsız ve silahsız bu adamlar, seyircilerin içindeki şeytanı açığa çıkarırlar, takımlarına olan inançlarını ise perçinlerler. İki takım arasındaki her karşılaşmada eski nefretler ve babadan oğula geçen eski aşklar tazelenir.

Aynı bir kale gibi, stadyumun da kuleleri, sancakları, çevresinde ise geniş bir hendeği vardır. Ortadan geçen beyaz bir çizgi ihtilafa neden olan bölgeleri ayırır. İki yanda top yağmuruna tutulacak olan kaleler bulunur. Kalelerin önündeki bölge, ceza sahası adı verilen tehlikeli bölgedir.

Ritüele uygun olarak, kaptanlar orta sahada flama değiştirirler ve birbirlerini selamlarlar. Hakem düdüğünü çalar ve rüzgâr gibi ıslık çalan top hareketlenir. Meşin yuvarlak gider gelir, bir oyuncu onu alır ve bir darbe sonucu darmadağın olup yere düşene dek onu dolaştırır. Düşen oyuncu ayağa kalkmaz. Yeşil sahanın sonsuzluğunda yatar kalır. Tribünlerden sesler yükselir. Rakip taraftarlar kibarca kükrerler:

"Gebersin!"

"Devi morire!"

"Tuez-le!"

"Mach ihn nieder!" "Let him die!"

"Kill, kill, kill!""

 

İngiliz İşgalleri bölümünde ise;

"Buenos Aires'de akıl hastanesi yakınlarında boş bir alanda, birkaç sarışın çocuk ayaklarıyla topa vuruyorlardı.

"Bunlar kim yahu?" diye sordu başka bir çocuk.

"Deli bunlar, diye yanıtladı babası, İngiliz deliler.""

 

O delilerin şekillendirdiği futbol oyunu, bugün tüm dünyayı işgal etmiş bir güçtür ve bu güç "Endüstriyel" sıfatını önüne alarak bambaşka bir yola doğru hızla ilerlemektedir.

Futbol, işçi sınıfının, ezilenlerin daha çok ilgi gösterdiği bir spor alanı gerçekliğiyle tüm dünyada parıldamaya başlamıştır. Futbol tarihine baktığımızda bu yönü ile öne çıkan kulüpleri görürüz.

 

Saint Etienne

CF Pachuca

St. Pauli

Zonguldak Kömürspor

Rayo Vallecano

Ankaragücü

Schalke 04

Livorno

Boca Juniors

Adana Demirspor

Millwall

Kardemir Karabükspor

Liverpool bu kulüplerin en güzel örnekleridir.

 

Emekçi sınıfının temeline imza attığı bu takımların birçoğu yönetimsel anlamda zemin kaymasına uğramıştır. Taraftarların inatla sürdürdüğü aşkın anlamı temelde ayakta durmaya çalışsa da, bu zemin kaymasına sebeb olan yönetimlerin ortaya çıkardığı yeni taraftar profili ile birlikte tribünlerde yavaş yavaş zemin kayması gerçeğini yaşamaktadır.

Ülke futboluna baktığımızda bugün çok net göreceğimiz şey, aidiyet duygusunun yavaş yavaş etkisini kaybettiğidir. Bu yok oluşa, kaybedişliğe ön ayak olan ise futbolumuzun 1950'li yıllar itibariyle siyasetin gölgesinde büyüyerek, evrimleşerek bugünlere gelen yönetim zihniyetidir.

Bugünkü taraftar profiline baktığımızda çabuk etkilenen, anlık sıradışı reaksiyonlar gösteren bir portre ile karşılaşırız. Toplumsal hareketlerin içinde bulunan bireylerin özellikle futbol tribünleri gibi çabuk etkileşim gösterebileceğiniz topluluklarda bu tepkiler normal karşılanmalıdır hele hele işin içine maddiyat ve müşteri ilişkisi girdiği zaman normal karşılamak daha da normal gelmelidir.

Çünkü mevcut ekonomik çıkmazlarda tek geçim kaynağınız müşteri haline getirdiğiniz "taraftarınız" ise o zaman "para-çokomel" ilişkisinde çokomelin tadı beğenilmediğinde verilen tepkiler size uyarıcı etki yapmalıdır.

Milli ara sonrasında Başakşehir karşılaşması ile futbol hayatına tekrar dönen Beşiktaş, bu karşılaşmadan 3 gol ile mağlup ayrıldıktan sonra salı gecesi Şampiyonlar Ligi mücadelesindeki 4 gollü yenilginin ardından toplamda 7 gollük kısa bir macera yaşadı ve geçen sezonun tribün sessizliğinde, anlık tepkilerin yüksek sesli karşılığından mahrum kalmış futbolcular, acı gerçekle tanışmaya başladı. Bu işin devamında Galatasaray ile oynanacak derbi maçında da eğer mevcut şartlar böyle giderse teknik heyete oradan da yönetime kadar uzar gider.

Futbol adına doğruyu bulabilmek için mutlak doğru eleştirilere ve dozu kaçmamış tribün tepkilerine kulak vermeli, tepkilerin sebebleri araştırılmalıdır çünkü müşteri daima haklıdır.

Bosch kurucusu Robert Bosch bir sözünde; "İnsanların güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim" der.

Futbolda saha içinde, saha kenarında ve yönetimde bir kere o güveni kaybettinizmi, artık geriye dönüş çok zor. Bu yüzden futbolcu, teknik adam, başkan ve yönetim eleştirilmez, yuhlanmaz, ıslıklanmaz gibi kutsiyetler oluşturup bu kutsiyetlerin arkasına sığınmamalı. Önemli olan belli bir çizgi dışına çıkan, hakaret ve küfür içermeyen eleştirileri yapmak, doğru yolu göstermek, işaret etmek ve tüm bunlardan faydalanıp gelecek adına doğru yolu bulabilmektir.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları