Kilo vermeyi zorlaştıran etkenler

Pandemi süreciyle birlikte evde geçirilen zamanın artıp hareketliliğin kısıtlanması, buna karşın sürekli bir şeyler yeme içme isteğinin ağır basması pek çoğumuz için kilo artışını beraberinde getirdi. Hal böyle olunca, fazla kilolardan kurtulmak, ideal kilosuna dönmek isteyenler 'nasıl kilo verebilirim?' arayışına girdi. Ancak bu isteğin ve çabaların tartıya yansımadığını görmek çoğunlukla moralleri bozarken, motivasyonun da azalmasına neden olabiliyor.

Acıbadem Bakırköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ezgi Hazal Çelik ile kilo vermeyi zorlaştıran 10 etkiyi konuştuk. İşte bu nedenler:

Kalori saymak, kaloriye takılmak: Tüm kaloriler eşit midir? "Kalori, kaloridir" diyenler 250 kalorilik bir dilim çikolatalı pasta ile eşit miktarda kalori değeri olan etli sebze yemeğini tüketmeniz arasında bir fark olmadığını ve kilonuz üzerinde aynı etkiye sahip olacağını söylerler. Tüm kalorilerin aynı miktarda enerjiye sahip olduğu doğrudur ancak vücudumuz yalnızca kalori değil aynı zamanda molekül sayar bir yapıdadır. Yiyecek tercihleriniz; neyi, ne kadar ve ne zaman yediğinizi kontrol eden biyolojik süreçler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Günlük tüketmeniz gereken enerji düzeyini aşmadığınız halde kilo veremiyorsanız buna sebep olan etkenlerden biri de yiyecek seçiminiz olabilir. Bu nedenle kilo verme sürecinde aldığınız kalori miktarı kadar tükettiğiniz besinlerin içeriği de oldukça önemlidir.

Yetersiz su tüketimi: Vücudumuzun su içeriği yaşa ve cinsiyete bağlı olarak yüzde 42 ile yüzde 70 arasında değişir. Vücut susuz kaldığında sindirim enzimleri ve bağırsaklar yavaşlayarak kilo artışına neden olabilir. Bir diğer neden yetersiz su tüketimi ile hissedilen susuzluk hissinin açlıkla karıştırılıp iştah kontrolünün zorlaşmasıdır. Sağlıklı yetişkin bir birey kilosu başına 30-35 ml su tüketmelidir. Net bir cevap arayanlar içinse günde ortalama 2-2,5 litre su tüketimi idealdir.

Yetersiz fiziksel aktivite: Kilo verme sürecinde temel olan şey, kalori açığı yakalamak yani harcadığınızdan fazla enerji almamaktır. Haftada en az 3-4 gün 30 dakikanın üzerinde ve kişinin sağlık durumuna uygun egzersizler yapması çok önemli. Düzenli fiziksel aktivite kilo verme sürecine destek olmakla birlikte, kas dokularını koruyup, yağ kaybını artırarak vücut kompozisyonunun gelişmesine de katkı sağlar.

Yetersiz ve kalitesiz uyku düzeni: Açlık ve tokluk sinyallerimizi düzenleyen ghrelin ve leptin hormonları, bozulan uyku düzeni ile birlikte bizi kalori yoğunluğu yüksek gıdalara yönelterek kalori alımının artışına neden olup, kilo verme sürecini yavaşlatabiliyor. Uykunuzu alamadan uyandığınız bir günde halsizlik yaşayabilir, hareketleriniz yavaşlayabilir veya sürekli uyuklama halinde olabilirsiniz. Bu durum gün içinde fiziksel aktivitenizin azalmasına neden olarak harcanan enerji dengenizi kilo verme yönünün tersine çevirebilir.

Hastalık varlığı: Kilo vermenizi zorlaştıran nedenler arasında insülin direnci, hipotiroidi, cushing hastalığı veya polikistik over sendromu gibi hormonal kökenli bir probleminiz de olabilir. Bunun için bir endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanına görünmeli, kan değerleriniz olması gereken aralığın dışında ise hekiminizin önereceği tedaviyi uygulamalı ve bir diyetisyene başvurarak size özel bir beslenme programı oluşturmasını talep etmelisiniz.

Yetersiz ve sağlıksız beslenme:  'Daha az yersem daha çok kilo veririm' düşüncesi uzun vadede bir işe yaramadığı gibi kısa vadede kaybedilen kilonun yağ kaybı olmamasına ve vücut kompozisyonuyla birlikte metabolizmanın da olumsuz etkilenerek yavaşlamasına neden olur. Bunun sonucunda kilo verme hızınız azalarak durabilir. Enerji gereksiniminize uygun, protein, karbonhidrat ve yağ oranları dengeli bir diyet ile kilo verme sürecini yönetmelisiniz.

Mucize besin arayışı: Kilo vermeye çalışırken hepimiz bir kurtarıcı arayışındayız. Örneğin antioksidan, lif, tekli doymamış yağ ve E vitamininden zengin avokadonun sağlıklı bir beslenme planı içinde belirlenen miktarlarda tüketilmesi kilo verme sürecine destek olurken, fazla tüketimi alınan kaloriyi de arttırarak kilo verme sürecini zorlaştırabiliyor.

Sürdürülebilir olmayan beslenme alışkanlıkları: Sosyal medyanın da etkisi ile son dönemlerde bilimsel açıdan değeri olmayan beslenme modelleri, farklı formlarda tüketilmesi için üretilen öğünler gibi birçok faklı beslenme tarzı ile karşılaşıyoruz. Bir de çevrenizden biri "X" kullanarak veya "Y" diyeti yaparak 10 kilo verdiyse bu durum tüm bunları daha ilgi çekici kılabiliyor. Ancak bireysel olarak size özgü hazırlanmamış bir beslenme programı kalıcı bir beslenme alışkanlığı kazandırmayarak kilo vermenizi zorlaştırabilir. Bireysel tecrübelere değil, bilime dayalı, gereksinimlerinize ve sosyal yaşantınızla birlikte psikolojik durumunuza uygun bir sağlıklı beslenme programı ile sürdürülebilir ve kalıcı kilo kaybını sağlayabilirsiniz.

Sürekli tartılmak: Sağlıklı beslenme programına başladıktan sonra her gün düzenli kilo kaybı olmayabilir. Önerilen yavaş ve kalıcı kilo kaybının sağlanmasıdır. Motivasyonun düşmemesi ve doğru sonucu görmek için haftada 1 kez, aynı tartıda, sabah aç karnına, dışkılama sonrası ve giysisiz ölçüm yapılmalıdır.

Gizli kaloriler: Özellikle kullanılan soslar ve tercih edilen pişirme yöntemi yediğiniz yiyeceğin kalori miktarını arttırabilir. Ayrıca şekerli içecekler, çorbalar, yağlı tohumlar ve son zamanlarda sağlıklı bir alternatif olarak karşınıza çıkan smoothieler de gizli kalori kaynağı olabilir. Bu durumun kilo vermenizi zorlaştırmanın yanı sıra kilo artışına da neden olabileceğini unutmamalısınız.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları