Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
A.Öner PEHLİVANOĞLU

A.Öner PEHLİVANOĞLU

BAKIŞ

Kıbrıs Barış Harekâtı

Değerli Okuyucularım merhaba,

“Ulusça idrak ettiğimiz Kurban Bayramınızı kutlar, sağlık esenlik içinde, sevdiklerinizle nice mutlu günlere ulaşmanızı dilerim.”

Değerli okuyucularım, 47 yıl önce, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı dönemin Başbakanı merhum Bülent Ecevit'in "Turan Güneş Bey'e söyleyin, Ayşe tatile çıkabilir.” mesajına karşılık “Ayşe tatile çıksın” parolasıyla başladı ve Harekat Kıbrıs Adası'nda Türk toplumunun uğradığı zulmü ve akan kanı durdurarak ENOSİS’in gerçekleşmesini önledi ve Adada Türk’ün varlığını kalıcı hale getirdi.

Kıbrıs Rum topluluğunun tarih boyu hedefi Yunanistan ile birleşmeyi amaçlayan ENOSİS olmuştur. Makarios 1971’de ENOSİS hedefini; “Kıbrıs Yunandır. Tarih başlangıcından beri Yunan olmuş Yunan kalacaktır. Kıbrıs’ı yunan ve bölünmemiş aldık, bölünmemiş olarak Yunanistan’a teslim edeceğiz. Elimde zeytin dalı Türklere barış önerdim, ancak, toprak ve su vermeyi red ettim.” ifadeleri ile açıklar.

KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ise; “Kıbrıs ulusu yoktur ve tarihte de olmamıştır. Kıbrıs’ta iki ulus vardır, Türk ve Rum. Bu Kıbrıs için talihsizlik olduğu kadar Kıbrıs sorununun kökenindeki temel problemdir. Çözüm için taraflarca kabul edilmesi gereken temel gerçek budur.” ifadeleri ile adada Türk varlığını savunmuştur. Kıbrıs’ın iki toplumlu yapısı, çatışmaların sebebidir. Diğer bir sebep Megalo İdea’ya dayanan Rumların ENOSİS hayaliydi.

Kıbrıs Ağustos 1960’ta bağımsız bir devlet olarak BM’ye tam üye olduğunda, Kıbrıs Rum topluluğunun dini lideri Makarios açıkça; “Londra ve Zürih Anlaşmaları bir devlet yaratmış ancak bir ulus yaratmamıştır.” ifadesini kullanmıştır; Kıbrıs’ta iki ayrı toplum olduğunu kabul etmemiş, Kıbrıslılara hitap ederken; adadaki Türk varlığını yok sayarak ”Bu anlaşmalar ile Sekiz asırdır ilk defa Kıbrıs adasının yönetimi Kıbrıs Rumları’nın eline geçmiştir.” Rauf Denktaş ise her platformda; [1] “Kıbrıs’ta iki toplumun varlığı” tezini savunmuştur..

Tarihçe,

Osmanlı İmparatorluğu, Doğu Akdeniz’de, deniz ulaştırmasının güvenliğini sağlamak amacıyla, 1571’de Kıbrıs adasını işgal eder. 21 Eylül 1571 tarihli Padişah fermanı ile Karaman vilayetinin köylerinden adaya Türkler yerleştirilmeye başlanır ve adada Karaman Eyaleti kanunları yürürlüğe girer. Girit savaşından sonra 1670’de Kıbrıs, Ege adaları ve Girit ile birlikte Kaptanpaşalık makamına bağlanır. 1745-1814 döneminde, Müslüman Türk Kıbrıslılar, Hristiyan Rum Kıbrıslılara karşı çoğunluktadır. Ada, 1878 yılında Osmanlıdan, “Ruslara karşı yardım” vaadiyle yıllık yaklaşık 92.000 altın karşılığında Birleşik Krallık’a kiralanır. Ada, 4 Kasım 1914’te Birleşik Krallık tarafından ilhak edilir. 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması’nın 21. Maddesi gereğince, Adanın İngiltere tarafından ilhakı tanınır. Ada, 1925’te İngiliz kolonisi olarak ilan edilir.

1931 yılından itibaren, Ada’da bulunan Rumlar Enosis isteği ile ayaklanır. 1955’te adadaki Rumların kurduğu EOKA örgütü, Birleşik krallık kuvvetlerini adadan çıkarmak üzere silahlı eyleme başlar. Bu dönemde adada bulunan Türkler de silahlanmaya başlar; izleyen dönemde, adaya sahip olmak isteyen Rumlar ile adadaki varlığını korumak için adanın taksimini isteyen Türkler arasında silahlı çatışma başlar.

Zürih Antlaşması, 11 Şubat 1959 tarihinde Birleşik Krallık, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs'taki Rum ve Türk toplumları arasında imzalanan, bağımsız bir devlet olarak Kıbrıs halklarının haklarını belirleyen ve Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasını onaylayan antlaşmadır. Rum tarafını Başpiskopos Makarios, Türk tarafını Fazıl Küçük temsil etmiştir.

19 Şubat 1959 tarihli Londra Antlaşması ile Kıbrıs Cumhuriyeti, bağımsız bir devlet olarak 16 Ağustos 1960 tarihinde kurulmuştur. Anayasanın ENOSİS’i engellediğine inanan Kıbrıslı Rumlar, 1960 Anayasasında Kıbrıslı Türklere verilen hakların çok geniş olduğuna inanıyordu ve Akritas planını tasarlamıştı. Plan, anayasada Kıbrıslı Rumlar lehine reform yapmaya, uluslararası toplumu değişikliklerin doğruluğu konusunda ikna etmeye ve planı kabul etmemeleri durumunda birkaç gün içinde Kıbrıslı Türkleri şiddetle bastırmaya yönelikti.[ Cumhurbaşkanı Makarios, Aralık 1963’te anayasa değişikliği önerdi. Bu değişiklikler Türk tarafınca reddedildi, 21 Aralık 1963'te Kıbrıs Rum polisinin de rol oynadığı ve iki Kıbrıslı Türkün öldürüldüğü Kanlı Noel gibi toplumsal şiddet olayları yaşandı. Olayların ardından Türkiye bir kez daha taksim fikrini öne çıkarttı. Özellikle, Kıbrıslı Türk milislerin kontrolü altındaki bölgelerdeki yoğun çatışmalar ve anayasanın başarısızlığı, olası bir Türk müdahalesinin gerekçesi olarak öne çıkmaktaydı.

Bu dönemde, ABD Başkanı Johnson, Başbakan İsmet İnönü’ye, 5 Haziran 1964 tarihli ünlü mektubunda, “ABD’nin olası bir istilaya karşı olduğunu ve Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesinin ciddi sonuçlar doğuracğını” belirtir. Devrin Başbakanı İsmet Paşa, ABD Başkanı’nın mektubunu; “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye bu dünyada yerini alır” sözü ile cevaplar.

Temmuz 1964’te ABD Dışişleri Bakanı Dean Rusk tarafından hazırlanan bir plan çerçevesinde Yunanistan ve Türkiye müzakerelere başlar, ancak müzakereler sonuç vermez.

Toplumlar arası çatışmalar 1967'de devam etmektedir. Türkiye'nin Kıbrıs Türklerine yönelik olası katliamı engellemek için adaya müdahale edeceği tehdidinin ardından Yunanistan'ın bazı askeri birliklerinin adadan uzaklaştırılması, EOKA lideri Georgios Grivas’ın Kıbrıs’tan ayrılması ve Kıbrıs hükûmetinin Türk nüfuslarının kaynaklarına erişimde bazı kısıtlamaları kaldırması için bir uzlaşmaya varılır.

15 Temmuz 1974’te, Yunanistan hükûmetinin desteğiyle adada Makarios’a karşı Enosis amaçlı bir darbe gerçekleşti. Yunanistan destekli darbenin ardından Türk hükümeti Adadaki Türk varlığını ve haklarını korumak amacıyla, 20 Temmuz 1974'te Başbakan Bülent Ecevit’in liderliğinde Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs'ta askeri harekâtı başlattı. Türk ordusu, adaya saat 06.05'ten itibaren paraşüt birlikleri ile havadan indirme, amfibi birlikler ile denizden çıkarma yapmaya başladı.

Dış baskıların artması neticesinde, Türk hükûmeti, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 353 sayılı kararını kabul ederek harekâtın üçüncü günü olan 22 Temmuz 1974 saat 17:00'den itibaren ateş kesmeye karar verdi. BM 353. sayılı kararın, 5. Maddesi, adada anayasal düzenin tekrar kurulması için garantör devletlerin görüşmelere başlamasını önermekteydi. 25 Temmuz’da Cenevre’de başlayan toplantı sonunda 1974 Cenevre Deklarasyonu imzalandı. 8 Ağustos’ta başlayan ikinci Cenevre konferansı sonuç vermeyince, TSK adanın %37’sini kapsayacak şekilde, 14 Ağustos 1974 tarihinde 2. Barış harekatına başladı.

Harekat sonrası

Türkiye Cumhuriyeti harekâtın Zürih ve Londra Antlaşması'nın 4. maddesine dayanarak yapıldığını savunmuş, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi harekâtı işgal olarak değerlendirmiştir. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, 29 Temmuz 1974 tarihli 573 sayılı kararında birinci harekâtın uluslararası antlaşmalar çerçevesinde gerçekleştiğini belirtti. Birinci harekâtın antlaşmalar çerçevesinde yasal bir müdahale olarak değerlendirilmesi mümkündür; ancak belli bir bölgede kontrol kurulmasını sağlayan ikinci harekât bu kapsamda değerlendirilmemektedir. Uluslararası kuruluş kararlarının çoğu, Barış Harekatını "yasa dışı istila" olarak tanımlamaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu müdahalesinin sonucunda Yunanistan'daki cunta idaresi ve Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki Nikos Sampson Hükûmeti görevini bıraktı. Yunanistan'da da askerî hükûmet idareyi sivillere devretme kararı aldı ve yedi yıldır Fransa’da sürgünde bulunan Konstantin Karamanlis'i hükûmeti kurması için Yunanistan'a çağırıldı. Konstantin Karamanlis'in 24 Temmuz 1974'te hükûmeti kurması ile Yunanistan'da 1967'den beri devam eden askeri rejim son buldu.

Kıbrıs Barış Harekâtı sonunda tarafların kayıpları şöyleydi: Türk Silahlı Kuvvetleri'nden 415 Kara, 65 Deniz, 5 Hava, 13 Jandarma olmak üzere toplam: 498 şehit ve 1.200 yaralı vermiştir. Kıbrıs Türk tarafı ise, 70 mücahit ölü, 270 sivil ölü, 1.000 yaralı.] Kıbrıs Türkleri genel olarak 1672 şehit ve binlerce yaralı vermiştir. Rumlar ve Yunanlar ise 4 bin ölü, 12 bin yaralı vermiştir. Savaşın dışında olmasına rağmen BM Barış Gücü askerleri de kayıp vermişti: 3 Avusturyalı asker ölmüş, 24 Avusturyalı, 17 Finlandiyalı, 4 İngiliz ve 3 Kanadalı asker de yaralanmıştı.

ABD, 20 Temmuz 1974 barış harekatına tepki olarak Türkiye’nin ABD’den askeri malzeme alımlarına ambargo kararı aldı.

20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonucunda, 1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti, 15 Kasım 1983'te ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 38 yıldır varlığını korumaktadır.

Değerli okuyucular,

Kıbrıs adasında Türk’ün varlığını kalıcı kılan 20 Temmuz 1974 Kıbrıs barış harekatını gerçekleştiren kahraman ordumuzun mensuplarını, merhum Fazıl Küçük, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu başkanı merhum R. Rauf Denktaş, merhum Başbakan Bülent Ecevit ve Ecevit Hükümeti’nin değerli üyelerini ve gazilerimizi minnet ve şükran duyguları ile anıyor, şehitlerimize, yüce Tanrı’dan rahmet diliyoruz, ruhları şâd olsun..

Sağlık ve esenlik dileklerimle.

 

[1] R.R.Denktaş, The Cyprus Triangle, K.Rüstem&Brother,London,1988,p.7

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları