Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehlika Figen Yazar

Mehlika Figen Yazar

Sonsuz Bilinç

Kendin olmak

Hiç gerçek kendinizi merak ettiniz mi? Gerçekten şimdiye kadar yaşanmışlıkların ötesinde "Ben Kimim?" gibi bir soru sordunuz mu kendinize?

Doğduğumuz günden beri bir kimliğimiz, ailemiz, cinsiyetimiz, okuduğumuz okul, mesleğimiz, kariyerimiz, rollerimiz var. Ancak bunların hiç birisi gerçek kendimiz değil. Her biri üzerimize yapıştırılmış etiketler.

Mesela özellikle seçtiğimiz kelimeler bizleri sahip olduğumuz sıfatları kimlik boyutuna taşımıştır. Örneğin "Ben öğretmenim". "Ben doktorum" "Ben avukatım".

Hatta sadece meslek de değil bazen hastalıkları da sahipleniriz ve kimlik boyutuna taşırız. "Ben gribim" "Ben kanserim" "Benim romatizmalarım var" "Başımın ağrısı."

Bazen de kendimizi yargılarız ve sürekli suçluluk enerjileri yaratırız. "Ben aptalım" "Ben geri zekalıyım" "Benim hatam" "Ben kötü birisiyim" "Ben sakarım" gibi.

Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Şimdi "Ben öğretmenim" örneğinden yola çıkalım. Burada sen neredesin? Öğretmen kimliğinin içine kendini hapsettin. Halbuki Senin bir ismin var. Sadece geçimini öğretmenlik mesleğini yaparak sağlayan kişisin aslında. Ancak maalesef toplumumuzda yaptığımız ya da yaşadığımız durumları kimlik haline getirmiş bir çok insan var ve o durum ile değerlendiriliyor ve ölçülüyoruz. Yargılar da ona göre oluşturuluyor tabiki.

Ya da hastalık isimlerinden örnek verirsek "Ben gribim". İşte burada aslında grip hastalığını kimlik boyutuna taşıdığımız an daha da o enerjiyi büyütüyoruz ve o grip enerjisinin sadece kendisi oluyoruz. Hayır benim ismim şu ve bedenimde şu anda bir grip semptomu var. Hepsi bu.

Yani demek oluyor ki düşüncelerimizin ve ağzımızdan çıkan kelimeleri bilinçaltımız kimlik boyutuna taşıdığı için artık tamamen kronik bir enerjinin içine kendimizi hapsediyoruz. İşte bunun önemi de bu kadar büyük. Gelelim yine kimlik kavramına.

Bilinçli olmak ve konuşmak diyoruz ya bu hayatta. İşte bu detaylardan bakış açımızı değiştirerek başlayabiliriz bilinçli olma kavramına. Çünkü her zaman bakış açılarımız bizim realitelerimizi oluşturur. Bir anne, bir arkadaş, bir eş, bir kardeş, bir öğretmen, bir dost, bir müzisyen, bir düşman, bir eleman, bir asistan, bir görevli, bir vatandaş, bir komşu…BİNLERCE KİMLİK… Bu böyle uzar gider…..

İşte buradaki önemli nokta tüm bu kimlik kamuflajlarından özgürleşerek gerçek özümüzdeki BEN'i görebilmeyi sağlamak. Bunu bulmanın yolu fark etmekten geçiyor. Her bir durumu fark ettikçe bir uyanış idrak bizi ele geçiriyor. Kendi özümüzün enerjisini, varlığını daha da çok alanımızda hissetmeye başlarız. Tabii bu da hayatımızda ayrı bir yolculuk. "KENDİMİZİ BULMA YOLCULUĞU".

Bu yolculuk son nefesimize kadar sürebilir eğer seçersek, yalnız inanın buna değer. Çünkü insan bedenindeki benlik ile yüksek benlik arasındaki yol ve mesafeyi bu temizlenme ve arınma belirliyor. Burada yazdıklarım sadece böyle bir bakış açısının olduğunu fark etmenizi sağlamak. Bunu seçmeniz ya da seçmemeniz tamamen sizin özgür iradeniz. Çünkü bilmediğimiz bir şeyi seçemeyiz. O nedenle farkındalık diyoruz ya. Fark etmek diyoruz. Yazılarımın her bir kelimesinde sizlere sonsuz olasılıklardaki realiteleri fark ettirmeye gönüllü oldum. "Kendimizdeki bu kamuflaj kıyafetlerini çıkartsak gerçek Ben kim olurdum acaba?"

Çünkü kimlik boyutuna taşıdığımız an bahsettiğim sıfatları, o enerjinin OL'mak alanında yaratım yapmaya başlıyoruz. Ben "Figen" kimliğinden çıkıp "Grip" kimliğine geçiyorum ve gribin kendisi oluyorum. Böylelikle düşünsenize o enerjiyi nasıl büyüttüğümüzü? Çünkü kaynak bensem eğer, her şey benim enerjimle oluşuyor ve büyüyor.

Güzel haber şu, bilinçaltımızdaki bu kimlikleri ve bedenlerimize kilitlediğimiz ve yarattığımız olumsuz hisleri temizleyebilme yeteneğimizin var. Şimdi size kısa bir egzersiz yaptıracağım.

Gözlerinizi kapatın ve sahip olduğunuzu düşündüğünüz herhangi bir kimliğinizi fark edin. Mesela "Ben sakarım" diye kendimize yargı boyutundan yapıştırdığımız etiketi zihninizde fark edin. Sonra bakın bakalım bedeninizin neresinde bu hissi hissediyorsunuz. Örneğin "göğsümde" dediniz. O hissi bedeninizin dışına yansıtın ve bakın bakalım neye benziyor?

"Bir küre" dediniz mesela. Sonra ne renk olduğunu fark edin ve ne kadar büyüklükte olduğunu görün. Hepsini fark ettikten sonra onunla konuşun.

"Sevgili sakar olan parçam. Bana şimdiye kadar katkı olduğun için teşekkür ederim." (Burada o parçamızı asla ret etmiyoruz. Aksine sevgiyle alıp kabul edip özgürleştirmeyi sağlamamız gerekli. O nedenle bu sözleri söyleyerek bunu yapmaya başlamalıyız)

Sonra devam edin ve "Seni şimdiye kadar fark etmediğim için özür dilerim lütfen beni affet. Artık senin benden gitmene izin veriyorum. Artık özgürsün" diyoruz ve onun yanınızdan uzaklaşarak gözden kaybolduğunu imgelemeye devam ediyoruz.

O anda bedeninizde farklı bir durum hissedebilirsiniz. Bir hafiflik, bir karıncalanma, ya da başka bir şey. Belki hiçbir şey hissetmeyebilirsiniz de. Hiç önemli değil. Bu yaptığınız çalışma sizi bir aşama daha özgürleştirecek. En azından artık kendiniz için sakar olduğunuz yargısını oluşturmamış olacaksınız. Bu çalışmayı her konu üzerinde yapabilirsiniz. Korkular, bağımlılıklar, parasal sorunlar, ilişkiler... vs. (Joe Vitale'nin Zero Limit ve Sıfır Noktası kitaplarını okumanızı tavsiye ediyorum)

Gerçek kendiniz olmanız dileğiyle...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları