Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehlika Figen Yazar

Mehlika Figen Yazar

Sonsuz Bilinç

Kendi gücünün ne kadar farkındasın?

Bazen hayatımızda olumsuz bir durum yaşadığımızda hemen sorgulamaya başlarız. Örneğin;

·              Neden evliliğimde mutsuzum?

·              Neden bu stresler beni buluyor?

·              Neden hayat anlamsız?

·              Neden bir türlü borçlardan kurtulamıyorum?

·              Neden hep aynı tür insanlar karşıma çıkıyor?

·              Neden şişmanım?

·              Neden çirkinim?

·              Neden mutsuzum?

·              Neden başarısızım?

·              Neden hayatta istediklerimi elde edemiyorum?

·              Neden, neden, neden… Bu şekilde her durumu sorguladığımızda sorularımız sonsuza kadar sürer. Sonra da sorunlarımıza hep mantıklı cevaplar bulmaya çalışırız.

Şimdi size anlatacaklarım hayatımızın "Neden"lerinin cevaplarına belki farklı bir pencereden bakmanızı sağlayacak.

Artık pozitif bilimin de kabul ettiği bir takım gerçeklikler vardır. Bu gerçeklerden birisi de bizleri yöneten hayatımıza yön veren her şey, bilinçaltımızda kayıtlı gizli bilgilerde saklı olduğudur. Ve bizim de o kayıtlar doğrultusunda düşünmemizin sağlanıyor olması ve hayatlarımızdaki farklılıklarımızın da bu kayıtlar sayesinde olmasıdır.   

Bu dünyayı tanımamızı sağlayan bir organımız olan beynimiz, tıpkı bir bilgisayar gibi çalışır. Zihnimiz ise bu bilgisayarın programlanmış kısmıdır. Bu durumu biraz daha açıklayalım isterseniz.

Mesela zihnimizi bir buzdağına benzetebiliriz. Burada buzdağının görünen yüzünü bilincimiz, görünmeyen devasa kısmını ise bilinçaltımız olarak tanımlayalım. İşte tam da burada buzdağının görünen o küçük kısmı bizim günlük yaşantımızda beş duyu organımızın algıladıklarıyla sınırlıdır. Bir de buz dağının görünmeyen devasa kısmı yani bilinçaltımız var. İşin asıl gizemli tarafı da burada saklı aslında. Çünkü Bilinçaltımız zihnimizin her zaman efendisidir demek burada uygun bir tanım olur bence.

Yani anne karnından itibaren dış dünyadan gelen tüm verileri tıpkı bir bilgisayar gibi kaydeder ve hayatımızdaki gerçekliğimizi de işte bu kayıtlar doğrultusunda yaşarız. Hatta tüm organlarımızın yönetimi ve irademiz dışında bedenimizin tüm fonksiyonlarını muntazam bir şekilde yönetir ve uygular.

Peki bilinçaltımızın bu gücünün farkına varıp da düşüncelerimizle kendi hayatımızı yeniden şekillendirebilir miyiz?

Cevap elbette evet. Bizler o güçlü olan buzdağının görünmeyen devasa kısmından daha fazlasına sahibiz. Buna ister bilinçaltı diyelim, ister yüksek bilinç diyelim ister sadece kaynak diyelim. Burada isminin bir önemi yok. Bizler bilinçaltımızın neler yapabileceği konusunda farkındalık kazandığımızda, sonsuz gücümüzü de elimize alabilir ve hayatımızda sorunlarla başa çıkabilmeyi öğrenebiliriz ve hatta bununla da kalmayıp istediğimiz gibi bir hayatı kendimiz için oluşturabiliriz.

Bunu nasıl yapacağımıza geçmeden önce bu doğrultuda beynimizin nasıl çalıştığına bir göz atalım isterseniz.

 

Beynimizin nasıl işlediğinden bahsetmek istiyorum biraz.

 

Örneğin; limon örneğini ver.

Az önce ne oldu? beynimiz olmayan bir durumu -mış gibi yaparak bedenimize tükürük bezlerimizin salgılanmasını sağladı. Bunun nasıl olduğunu açıklayalım isterseniz.

Şimdi burada eğer gözlerinizle değil de zihninizde imgelediğiniz bir görüntüyü düşündüğünüzde de beyniniz yine sanki gerçekten o görüntü varmış gibi gerçekliğini oluşturmaya devam eder.

Yani beynimiz asla bu görüntü doğru mu yanlış mı, gerçek mi hayal mi gibi mantıksal çıkarımlarda bulunmaz. Her zaman bizim düşüncelerimizin sonuçlarına göre tepki verir.

Şimdi "bu bizim ne işimize yarayabilir?" diye sorabilirsiniz. Artık pozitif bilimin de kabul ettiği bir takım gerçekler vardır.

 

Bu da Kuantum Çekim Yasasıdır. Gerçekten hayatta neyi düşünürsek ya da neyi söylersek inançlarımız doğrultusunda gerçeğe dönüştürürüz. İşte bu doğrultuda Hedeflerimizi gerçekleştirmek için çekim yasasını rahatlıkla hayatımızda kullanabiliriz.

Her zaman halk arasında da bu düşünceyi destekleyen sözler olmuştur. Örneğin "Ne ekersen onu biçersin" ya da bir şeyi 40 kere söylersen gerçekleşir." Ya da "korktuğum başıma geldi" gibi.

Peki bu doğrultuda hedeflerimizi nasıl belirleyebiliriz o zaman?

Beynimiz gerçek olanı ayırt edemez demiştik ve buna ilave olarak tıpkı beynimiz mekanizmalar gibi hedefler doğrultusunda çalışır ve bir amaç için programlanır. Nasıl bir süpürge toz almak için, bir çamaşır makinası çamaşır yıkamak için programlanmışsa, beynimiz de çalışmak ve başarılı olmak için programlanmıştır. O zaman nasıl oluyor da bazen başaramıyoruz acaba?

Çünkü şartlıyoruz kendimizi. Neye şartlıyoruz? Başaramayacağımıza. Kendimizi başaramayacağımıza programlarsak, beynimiz bunu başarır. Zihnimiz "bunları bunları yapamam derse, zihnim o zaman bu söylediklerimi hedef alır ve beni haklı çıkarır. Ve sonunda da başaramama bakış açısını eyleme geçirerek bu şartlanmayı başarır. (Devamı haftaya)

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları