Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
A.Öner PEHLİVANOĞLU

A.Öner PEHLİVANOĞLU

BAKIŞ

İsmet İnönü'nün ölümünün 48. yılında

Değerli okuyucular, ölümünün 48'nci yılında minnet şükran duyguları ile andığımız ikinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü, Türk ulusunu İkinci Dünya Harbine sokmayarak ne tür felaketten korumuş oluğunu göstermek bakımından sizlere bazı sayılar vermek istiyorum;

Dünya Harbi, Avrupadaki tüm ulusların bir diğerini yok etmek, bir diğeri üzerinde hakimiyet kurmak amacıyla seferber oldukları bir harptir. Savaş sırasında, beş şehir Roma, Venedik, Prag, Paris ve Oxford dışında Avrupa'daki tüm şehirler tahrip olmuştur. Şehirler harbin başlangıcında önce Almanlar tarafından, harbin ikinci safhasında Amerikan ve İngiliz hava bombardımanı ve Rusların Stalingrad'dan batıya, Praga ilerlerken yaptıkları hava bombardımanları ile yaşanmaz hale getirilmişlerdir. Bu bombardımanlar sonucu, Rusya'da 25 milyon, Almanya'da 20 milyon kişi evsiz kalmıştır, yalnız Hamburg'da evsizlerin sayısı 500 bini aşmıştır.

Savaş, Avrupa'da bütün ulaştırma şebekesini yıkmıştır. Fransa'da savaş öncesinde hizmette olan 12.000 lokomotiften, 1945'te Almanya teslim olduğunda ancak 2.800'ü sağlam çalışır halde kalmıştır Rusya'da,70.000 köy, 1.700 şehir yok olmuştur, 32.000 fabrika ve 40.000 mil uzunluğunda demiryolu tahrip edilmiştir. Yunanistan'da deniz ticaret filosunun üçte ikisi imha edilmiştir.Yugoslavya üzüm bağlarının % 25'ni, hayvan varlığının %50'sini, kara yollarının %60'nı, demiryolu ve köprülerinin % 75'ni kaybetmiştir. Rakamlar, resmin yalnız bir bölümünü içeriyor.

1939-1945 döneminde, Avrupa'da 38.500.000 kişi hayatını kaybetmiştir, bunların yarısından fazlası 19.000.000 kişi sivildir. Rusya'da savaşta ölen sivillerin sayısı 16.000.000 kişidir. Yalnız Berlin savaşında ölenlerin sayısı 78.000 kişidir. Sivil kayıplar, Polonya'da 5.000.000, Yugoslavya'da 1.4 milyon, Yunanistan'da 430.000, Fransa'da 350.000, Macaristan'da 270.000, Hollanda'da 204.000, Romanya'da 200.000 sivildir. Bu kayıpların 5.7 milyonu yahudidir.

Savaş mağdurlarının başında erkekler ile her yaşta kadınlar gelmektedir. Viyana'da bulunan klinikler ve doktorlar, Kızıl ordunun Viyana'yı işgalinde üç hafta içinde 82.000 kadına tecavüz edildiğini saptamıştır. Bu sayıdan biraz daha fazlası 2-7 Mayıs tarihlerinde Almanya'nın teslim olmasını takip eden günlerde, Berlin'de yaşanmıştır. Bu rakamların çok daha fazlası Kızıl ordunun Avusturya, Polonya ve Almanya'da ilerlemesi sırasında kırsal kesimde köylerde yaşanmıştır.

Kızıl Ordu'nun batıya ilerlemesi sırasında Alman kadınları, Macaristan, Romanya, Slovakya ve Yugoslavya'daki hemcinslerinden çok daha fazla tecavüze uğramışlardır. 1945-1946 döneminde, Sovyet işgali altındaki Alman bölgesinde 200.000'den fazla alman kadın Rus bebeği doğurmuştur. Çocuk aldırma ameliyatı sonucu çocuğu ile birlikte ölen Alman kadınlarının sayısı bu sayıya dahil edilmemiştir. 1945 sonunda yalnız Berlin'de  kimsesiz çocuk sayısı 53.000'e ulaşmıştır. Kurtarılmış Çekoslovakya'da kimsesiz çocuk sayısı 49.000, Hollanda'da 60.000, Polonya'da 300.000'e ulaşmıştır.

O günün ifadesi ile; "Savaştan kurtulmak önemliydi ancak barışta sağ kalmak çok daha önemliydi."

*

Türkiye'de ekmek, şeker ve un karne ile dağıtılırken, Avrupa açlıktan kırılmaktaydı. Türkiye'de, 1945'de karne ile kişi başına 900. gram bir ekmek verilmekteydi. 900 gram ekmek, 2385 kaloriydi.

Türkiye'deki şartları kıyaslayacak olursak; Almanya'da 1940-1941 öncesinde yetişkin insan günde 2.445 kalori alırken,1943'de 2078 kalori, 1945-1946'da 1412 kalori alabilmekteydi. Haziran 1945'de Amerikan işgal bölgesinde şahıs başına günlük kalori 860 kaloriye düşmüştü. İtalya, Yugoslavya ve Yunanistan'da çok daha kötü durumdaydı. İnsanlar açlıktan yetersiz beslenmeden dolayı hastalanmaktaydı., Tifo ve verem yaygın hastalıklar idi. Ocak 1946'da 70.000 çocuk verem veya tifodan ölmüştü. Varşova'da 90.000 hasta çocuk için 50 yataklı bir hastahane vardı. 1945 yazında çocuk ölüm oranı 1938'e nazaran dört kat artmıştı.

Beslenme, barınma, sağlık, giyinme ihtiyaçlarının karşılanamadığı ve binlerce askerin tutuklu olduğu bir dönemde, büyük çapta yaşanan mülteci olayı problemleri çözümlenemez hale getirmişti.

1939-1941 döneminde, Rusya işgali altında olan Polonya, Baltık ülkeleri ve Ukrayna'dan bir milyondan fazla insan doğuya göçmüştü, aynı dönemde Almanlar 750.000 Polonya köylüsünü doğuya sürmüştü; boşalan bölgeye işgal altındaki bölgede yaşayan etnik Alman köylüsünü yerleştirmişti. Bu olay, Baltık'ta yaşayan 125.000, Sovyet işgali altındaki 136.000 ve Romanya'da bulunan 200.000 aşkın Alman kökenlileri kapsamıştı.

Stalin ve Hitler, 1939-1943 döneminde, 30 milyondan fazla insanı yerinde yurdundan koparmış göçe zorlamıştı. Mihver devlerinin çekilmesi ile bu göç tersine yaşanmıştı.

Değerli okuyucular, sayıları daha fazla uzatmak istemiyorum.

Avrupa; yukarda rakamlar ile çizmeye çalıştığım savaşın getirdiği kıyameti yaşarken, Türkiye, İsmet İnönü'nün liderliğinde savaş ekonomisinin getirdiği kısıtlamalar dışında varlığını koruma imkanı bulmuştur.

II'nci Dünya Harbinde Türk ulusu sıkıntı çekmiştir ancak İnönü'nün deyişiyle, "Çocuklar babasız kalmamıştır."

 "Ulusal Kurtuluş Savaşımızın dönüm noktası İnönü Savaşlarında "Türk ulusunun ters dönmüş talihini yenen" muzaffer Batı Cephesi Komutanı, Lozan Andlaşmasının kahraman baş-görüşmecisi, Bir uygarlık tasarımı çapındaki Atatürk devrimlerinin yürütücü Başbakanı, Yüksek devlet-adamlığıyla ulus ve yurdumuzu II. Dünya Savaşı'nın yıkımlarından esirgeyen Cumhurbaşkanı,  Dünyaya örnek demokratik seçimlerle cumhuriyetimizin çok - partili demokrasi ülküsünü gerçekleştirerek iktidardan muhalefete geçen siyaset adamı, Sergilediği üstün değerdeki siyasal mücadele örnekleriyle demokratik siyasal kültürümüzü, artık hiçbir yerli-yabancı sömürgecinin yıkamayacağı ölçüde sağlamlaştırıp zenginleştiren büyük devlet adamımız İsmet İnönü'yü, sonsuzluğa yükselişinin 48. Yıldönümünde en derin saygılarla, gönül borcu duygularıyla anıyoruz."

*

İsmet İnönü'nün vefatının 48'nci yılında, uluslararası alanda rakibi İngiliz devlet adamı W. Churchill'in İnönü'ye yazdığı mektubunu aşağıya aldım.

14 Mayıs 1950 yılında  Türkiye'de  yapılan  seçimleri kaybedip CHP'nin  muhalefete  düşmesi  nedeniyle 31 Mayıs  tarihinde  Londra'dan  İsmet  İnönü'ye  şu  mektubu  gönderir.

       

General  İnönü'ye,

 

Aziz  Generalim;

 

Her  ne  kadar  benim  Türk  politika  işlerine  karışmam  doğru  olmayabilirse de Türkiye'nin  mukadderatına  riyaset  ettiğiniz  uzun  devrenin  kapanmış  olduğunu şahsen büyük  bir teessür  duyarak  öğrenmiş  bulunuyorum.

Bana  öyle  geliyor ki tarih , General  olarak  kazandığınız  zaferlerden  başka, Türkiye  Cumhuriyetini  İkinci  Cihan  Harbinin vahim  tehlikeleri  içinden  nasıl  sıyırıp  geçirdiğinizi  ve  aynı  zamanda 

Mustafa  Kemal  tarafından sert  mücadeleler  sonucu  kurulmuş  olan  liberal  ve  müterakki ( ileri ) hükümet  sistemini  nasıl  muhafaza  ettiğinizi  hayranlıkla  kaydedecektir .

Dostça  ve  zevkli  olan  mülakatımızı  daima  hatırlarım  ve  politika  sahnesinden  şimdiki  çekilişinizde  size  en  iyi  dileklerimi  yollarım .

                                                                                                               Winston  S. Churchill

 

 

Değerli okuyucularım, ikinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü'yü aramızdan ayrılışının  48 nci yıldönümünde minnet ve şukran duyguları ile anıyoruz. 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları