Türk futbolu Avrupa arenasında dibe vurmuşken, sadece adı "Süper" bir ligde kendi kendimizi eğlendirirken, futbol adına hiçbir şey doğru gitmiyordu açıkçası.
Türkiye'nin iki büyüğü, Avrupa'nın ise iki küçüğü kendi aralarında oynayacakları derbi maç öncesinde futbol terazisinin kefesi Galatasaray lehine ağır basıyordu. Beşiktaş cenahında işler çok iyi gitmiyor malum. Hele hele bir de son Avrupa kupa maçındaki rezalet görüntü, Beşiktaşlıların içini karartıyordu.
Beşiktaş'ın değişen başkan ve yönetim heyeti beklenen, özlenen sinerjiyi kulüp içinde sağlamışken açıkçası önce Avrupa maçında sonrada derbide iki galibiyet neden olmasın, sorusu ve içlerdeki "UMUT" hep taze tutuluyordu.
Avrupa kupasındaki sonuç, sonuçtan öte sahadaki isteksizlik bir anda havayı olumsuz yönde değiştirmişti. Galatasaray hem Avrupa hem de Süper Lig'deki eleştirilerin yüksek sesle dile getirildiği zamanları ortadan kaldırmak için, ezeli rakibi Beşiktaş'ın durumunu da göz önünde tutarak rahat bir galibiyet alır, nefes alırız diyordu.
Derbi maçı öncesi her iki rakibin de kendi açılarından olumsuz yönleri o kadar çoktu ki! Bu derbi maçı her iki takımın da "ilacı" olacaktı.
Beşiktaş maça beklenenden daha coşkulu, daha istekli başladı. Bu isteği gören tribünler de takıma eşlik edince, Beşiktaş sahneye çıkıp ipleri eline aldı.
Beşiktaş oynuyor ama bir türlü gol bulamıyordu.
Umut, Diaby ve Muslera arasında maç gidip, geldi...
Beşiktaş'ın sahadaki olumlu etkisinin temel nedeni ise takımda liderlik üstelenecek iki ismin "Gökhan Gönül", "Atiba Hutchinson"un varlığıydı.
Caner sadece asist yapmaya çalışırken bölgesinden gelen Galatasaray tehlike oluşturmaya çalışıyordu ama Caner pek oralı değildi. Caner'in tersine Rebocho ise top sürme, mesafe kat etmede Caner'e bak biraz ve çaba lütfen diyordu açıkçası.
Abdullah Avcı'ya galibiyete rağmen sormalı Diaby on numara pozisyonunda oynarken o bölgede oynayabilecek kapasitedeki Adem Ljajic ismini neden sekiz numara ısrarında tutuyor?
Beşiktaş galibiyeti istiyordu ve golü arıyordu ama o gol gelmiyordu.
Diaby'nin muhteşem şutunu adeta uzayarak Muslera kurtardı ama aynı Muslera, Caner'in ortasındaki Umut'un kafa şutuna bir şey yapamayınca Beşiktaş "UMUT" tazeleyerek maçı kazanmasına yeten golü ve sonucu cebine koymuştu.
Beşiktaş çok istedi, çok arzuladı ve aradığı "ilacı" Galatasaray karşılaşmasında buldu.
Gelecek adına Abdullah Avcı ve talebeleri nefes alıp, güven tazeledi ve rüştlerini ispat ettiler.
Sayın Başkan Ahmet Nur Çebi ve yönetim heyetinin oluşturduğu sinerji sahaya yansıdı ve Beşiktaş "bu iş burada bitmedi" dedi.
Beşiktaş'ın bundan sonraki gayesi elde edilen galibiyet ve üç puanın daimi olmasını sağlamak, ivme kazandırmak yoksa gelip geçici olursa her şey kurtarıldı denilen sezon ve emekler çöpe gider.
Geriye sadece;
"Olmaz ilâç sine-i sad-pâreme
Çare bulunmaz bilirim yâreme"
"Yüz parça olmuş kalbime ilâç yoktur.
Yarama çare bulunmayacağımı bilirim."
Sözleriyle bezenmiş Güftesi Namık Kemal, bestesi ise Hacı Arif Bey'e ait eseri okumak, dinlemek kalır.
Not: Beşiktaş istatikçi Abdullah Avcı ile ilk defa rakibine göre daha az top ile oynadı ve kazandı. Demek ki çok top oynamak değil, marifet oynadığın topu olumlu kullanmakta.
