İçimizdeki yüksek bilinci hissettikçe daha da naturalleşmeye başlıyor her şey.

Öyle eskisi gibi her şeye sahip olmak değil aslında olay. 

Sadece AN'da herşey OL'ma hissi bir anda seni zenginleştiriyor.

Sonra birden HİÇ'liğin sonsuzluğu gerçek BEN'i ortaya çıkartırken,

Artık geriye ne SEN kalıyor ne de BEN...

Hayata arka pencereden bakmayı denediniz mi hiç?

Şimdi soracaksınız "neymiş bu arka pencere?" diye. Yani sahnenin diğer yüzü. Büyük resimdeki görüntü. Bilinmeyen her şeyi bir projeksiyondan görebilmeyi..

Hiç uzatmayayım. Geçenlerde iş yerinden bir arkadaşım sezgilerimizi güçlendiren çeşitli zihin programlarının eğitimini aldığımı öğrenince yanıma geldi ve "Beni analiz eder misin" diye sordu.

Nedir bu analiz? Kısacası bir insanın frekansına bağlandığımız an o kişi hakkında bütün bilgiler size doğru akmaya başlar. Bunu daha da açıklayalım. Hani o iç ses vardır ya hepimizin! Hep doğruyu söyler bize. Bazen dinleriz onu, bazen de kulak arkası yaparız. İşte o sesi daha net duymamızı sağlayan zihin eğitim programları bu bahsettiğim. Belki biraz karışık gelebilir ama inanın çok kolay ve eğlenceli bir alan.

Dönelim arkadaşımın konusuna. Talebi üzerine onu analiz ettim ve geri bildirimde bulundum. Enerjisini hissettim ve içime doğan her bir bilgiyi kendimden emin bir şekilde kendisine ilettim. Bu yaptığımdan oldukça etkilenmiş göründü ve bana teşekkür etti. Bir şekilde ona katkı olmuştum çünkü. 

Olağanüstü değil mi? Ancak aslına bakarsanız bu yetenek hepimizde mevcut ve gayet de normal bir şey.

Tabii aradaki ince çizgi şu; siz kendinizi ne kadar o frekansın içinde serbest bırakabilirseniz içinizdeki ses de o kadar size net bir şekilde katkı olur. Kendinizi serbest bırakıp içsel kütüphanenize gittiğiniz an, her türlü bilgi de size akmaya başlar. Roman yazarlarının, ressamların, müzisyenlerin aldığı ilhamlar ya da bilim insanlarının keşifleri, icatları, buluşları yine aynı kütüphaneden.

"Zihinsel güç armağanı Tanrı'dan, İlahi Varlık'tan gelir ve eğer zihnimizi bu gerçeğe yoğunlaştırırsak, bu büyük güçle uyum içinde oluruz." diyen Nikola Tesle bu önemli gücü bizlere anlatmaya çalışmış ve aynı yöntemlerle çağın en büyük keşiflerini gerçekleştirmiştir.

Şimdi bu ne demek?

Bir kere her şeyin mümkün olduğunu kabul etmek demek,

Asla "asla" dememek demek,

Bütün olasılıkları alıp kabul etmek ve böylelikle daha farkında ve bilinçli olarak  insanlara, olaylara bakabilmek demek.

Zihin gücümüzün eğer sınırları olmazsa neleri daha keşfedebileceğimizi görebilmek demek.

Sonra mucizelerden de öte bir realitenin içinde VAR OL'abilmeyi deneyimlemek demek,

Karşı tarafı daha empatik algılayabilmek demek,

Hatta hissetmekten de öte zihin gücümüzle karşımızdaki kişilerin sağlık durumları dahil bir çok sıkıntılarını çözebilme yeteneğine sahip olmak demek,

Ama en önemlisi tüm bunları yaparken diğer insanlarla BİR ve aynı OL'duğumuzu da idrak edebilmek demek.

Yeteneklerinizi egodan değil de sevgiden işleyen bir enerjiyle uyguladığınızda kendinizde oluşan dinginlik ve huzurun da farkına varıyoruz. İşte bu nedenle her zaman kendimize şu soruyu sormalıyız.

"Gerçekten ben kimim? Içinde bulunduğum realitenin ötesinde VAR OL'mayı deneyimlersem, acaba daha önceden yapamadığım neleri yapabilir, fark edemediğim neleri fark edebilir, göremediğim neleri görebilirim? Bunun için neler mümkün?"

Gerçek kendimizi keşfetmeniz ve sonsuz realitelerden işlemeniz dileğiyle...