Üç yıl önce Bursa da Çiftlik Bank diye bir şirket ortaya çıktı. Reklamlar TV kanallarında gazetelerde haberler vs. şirket bir anda nerdeyse Türkiye'nin en köklü şirketleri sıralamasına girecekti. Ben bu şirketi ve sahibi görünen Tosuncuk lakaplı Mehmet Aydın'ı izlemeye ve sürekli araştırmaya başladım. Çünkü yılların verdiği gazetecilik tercübesi ile bu şirketin balon gibi bir anda söneceği ve bir çok insanın da mağdur olacağını hem köşemde hemde sosyal medya platfromda bir kaç kez dile getirdim. Sonuç tabiki geçmişte yaşanan saadet zinciri modeli gibi şirket bir anda buhar oldu ne ortada inek var nede öküz var! Sadece yetmiş bin insana yakın mağdur var. Ellerinde peçete kağıdı değerinde sözde sekiz yüz ile bin Türk Lirası değerinde hisse senedi kaldı.
Yazılarımı okuyan bir çok okurum beni arıyarak abi sekizyüz TL'ye öküz aldık. Bir iki sene sonra aldığımız öküzler üç bin ile beş bin TL değerinde olacak.Tabiki ben dilimin döndüğü kadar bu tür şirketlerin akibetinin kocaman bir sıfır olacağını,bu şirketlerin saadet zincirlerinden bir farkı olmadığını anlattım. Hatta bir okuruma dedimki arkadaş bir inek bir dana bir öküzün normal fiyatı on bin ile onbeş bin arasında değişiyor. Hangi dağda kurt ölmüşte sekiz yüz TL'ye satılıyor. Bu fiyatlara satın aldığınız ineğin öküzün sadece kuyruğunu satın alabilirsiniz.
Aradan biraz zaman geçtikten sonra bizim çiftlik ağası Tosuncuk milyarca liraları alarak yurt dışına kaçtı. Venezüella'da yatlar da zevkü sefa sürmeğe başladı. Altında son model PORCE en kral otellerde partiler hareminde onlarca hatunlarla gününü gün etmeğe başladı. Tabiki yaptığı yanına kar kalmayacağını biliyordu. Bizim Tosuncuk'ta nasılsa elbet yakalanacağını ve Türk Adeleti'nin karşısında mağdur ettiği yetmiş bin insana karşı hesap vereceğini biliyordu. Bence o da 'Elbet bir gün hesap vereceğim bari ne yesem içsem yaşasam yanıma kâr kalır' diye Haydan gelen paracıkları Hoyratça harcadı. Eee hazıra dağ dayanmaz bizim tosuncukta bir anda sudan çıkmış balık gibi ortada kaldı. Tahminimce paralar suyunu çekti. Bir de onu koruma altına alan bazı illegal şebekelerin isteklerinin bitmediğini görünce oda çaresizlikten teslim oldu. Ama eminim kendi isteği ile teslim olmadı. Zaten İNTERPOL tarafından aranıyordu. Ayrca hem yurt içinde hem de yurt dışında destan yazan paketçi İSTHBARAT elemanlarımızın nefesini hep ensesinde hissediyordu. Tosuncuk baktı paket olacak; 'Bari ben kendim teslim olayım da ceza aldığımda bu iyi niyetimden dolayı belki ceza indiriminden faydalanırım' düşüncesini eyleme çevirdi.
Hey yavrum hey! Sen kalk arkana bir kaç profesyonel dolandırıcı al. Onların sana biçtiği rolü oyna milyarca lirayı cebine indir, ondan sonra kaç git... Seni bulamıyacaklarını mı zannettin. Dünya artık çok küçüldü. Dünyanın öbür ucunada gitmiş olsaydın gene de bizim isimsiz kahramanlar senin kulağından tutup Türkiye'ye getireceklerdi ve yüce Türk Adaleti'ne teslim edeceklerdi. Neyse şimdi artık hesap zamanı, en azından vurgun yapanın yanına kâr kalmayacağını sen de ve sıradakiler de öğrenecek. Adaletten kaçış yok. Bu dünyada cezanı çekmesen de öbür dünyada İLAHİ ADALET elbet tecelli edecek. Kimsenin hakkının kimsede kalmayacağı mahşer gününde hesap çok çetin ve şiddetli olacak. Bu arada aklıma gelmişken söylüyeyim. Yarın öbür gün bizim Tosuncuk mahkemeye çıktığında kendisini yargılayacak olan heyete; "Sayın Hakim'ler Normal 600 kg. bir ineğin fiyatı sekizbin ile on bin lira arası değişiyor. Bana dava açan yetmiş bine yakın mağdura sesleniyorum! Tamam ben suç işledim,bana güvenen insanların iyi niyetini suistimal ettim amma! Bu kadar mağdur hangi akıllarıyla benim gibi daha bıyıkları bile çıkmamış 25 yaşındaki bir tıfıla bir ineğin kuyruğunun bedeli bile yediyüz sekiz yüz lira iken, bu kadar mağdur bana binlerce lira para aktardılar. Bir tek suçlu benmiyim? Bu mağdurların hiç mi kabahatı yok?" derse, düşünüyorum da mahkeme heyeti ve mağdurlar Tosuncuğa nasıl bir cevap verecekler.
Gerçekten yazık bizim millet artık kısa yoldan köşeyi dönmek için her yola, her sisteme hemen entegre oluyor. Yazıktır yıllarca üç beş kuruş para biriktiriyoruz, yemiyoruz,içmiyoruz.B asiretimiz bir anda kapanıyor bir sahtekar karşımıza çıkıyor, kendi elimizle paramızı götürüp teslim ediyoruz. Ve diyoruz ki; 'al kardeşim ben yemedim, sen ye.' Rabbim bu tür hilebazlardan sahtekarlardan düzenbazlardan muhafa eylesin. Hiç kimsenin de hakkını bir başkasına yedirmesin. Bu tür yollara tevesül edenleri de yol yakınken bir an önce doğru yola çevirsin.Çiftlik Bank'ın sahibi Tıfıl Tosuncuğun yargılanacağı mahkeme duruşmalarını takip edip zaman zaman siz okurlarıma bu konu ile ilgili detaylı bilgi paylaşacağım. Allah'a emanet olun. Kalın sağlıcakla...
