Komedi / Dram dalında 1998 yapımı "Her Şey Güzel Olacak" filmini hatırlarsınız. İki kardeşin hikâyesi. Birisi kısa yoldan zengin olmanın peşinde iken diğer kardeşin namusu ile çalışarak hayatını kazanmasının hikâyesi.
2020-2021 sezonu hâlâ bir anlam veremediğimiz şekilde gereksiz maç oynama fazlalığı, henüz Avrupa ligleri bile bitmeden bitirilme telaşı ve ligin bitiminin iki gün sonrasında henüz şampiyon takım oyuncularının teri soğumamış iken bitti.
Sezon başında şöyle bir takımlara baktığımızda hemen hemen herkesin şans tanımadığı üç büyük takımımızdan birisiydi Beşiktaş.
Hele bir de karşısında parayı bastırıp istediğini alan, ezeli ve ebedi rakibi Fenerbahçe var iken.
Bir yanda kısa yoldan şampiyon olmanın fikirsel hareketleriyle yol almaya çalışan, kulübün başındaki patronun kesesine güvenen, o var iken her şey güzel olacak hayaliyle yaşayanlar diğer yanda ise bir "namus işçisi" olarak "ayağını yorganına göre uzatan", "helal alın terinin" peşinde koşan Beşiktaş ve arada her zaman şampiyonluk yarışının önemli bir ismi Galatasaray.
Ligin başından, bitim sürecine kadar Fenerbahçe sadece tek bir şey yaptı, o da hatalarını görmezden gelerek sadece gündem değiştirmek peşinde koştu ama rakipleri ise işine baktı hatta Fenerbahçe başkanının sözsel sataşmalarına kulak asmamaya çalışarak. Şimdi yarış bitti ve Beşiktaş bu yarışı kazandı ve üstüne birde Türkiye Kupası'nı kazanarak sükse yaptı. Bu sükse kelimesini lütfen yadırgamayın çünkü Beşiktaş, lig sürecinde hızlandırılmış turlar içinde adeta nefes almadan, sakatlıklar ve cezalar ile kısıtlı kalmış kadrosuyla savaşırken rakip Antalyaspor ise bu süreci sadece "kupayı düşünmek ve hazırlanmakla" geçirdi.
Beşiktaş lig süreci boyunca yıktığı tabulara yenisini Türkiye Kupası'nı galibiyetiyle ekledi ve bileğinin hakkıyla şampiyon oldu.
Beşiktaş adına tüm sezonun her iki parkurunda yaşadığı hikâyenin adı sadece ve sadece "inançtır" bu inancın delili ise Souza, Rıdvan ve Sergen Yalçın'ın gözlerinden Göztepe Gürsel Aksel Stadı'nın yeşil çimleri üzerine düşen gözyaşlarıdır.
Bu gözyaşları, yaşananların altına atılan imzadır.
Bu gözyaşları, kazanmak için her yol mubahtır anlayışına vurulmuş tokattır.
Bu gözyaşları, geçmişte futbolumuz üzerine sürülmüş skandalları silip atan namus erdeminin ismidir.
Beşiktaş zor ama anlamlı ve özel bir şampiyonluk kazanırken, herkese ders verdi şimdi önemli olan bundan sonrası Beşiktaş sonraki süreçte başarının devamlılık esası üzerine planlarını yapmalı ve bu planları yaparken geçmişin hatalarından ders çıkararak hareket etmelidir. Kazanılmış başarının getirisi maddi geliri olumlu kullanmalı, Sergen Yalçın'ın önemle belirttiği takım kadrosundaki yaş oranının gençleştirilmesi yönünde kaliteli ve başarıya aç, savaşan ekip kurmaya devam etmelidir.
Gelecek gençlerin hayallerinde gizlidir. Türk futbol tarihinin önümüzdeki dönemine ustalık payesini almış genç Sergen Yalçın ile devam etmesi gerekli Beşiktaş, kadro yapılanmasını da Sergen Yalçın'ın fikir doğrultusunda hayata geçirmelidir.
Önümüzdeki günlerde gidecek ve kalacakların listesi kara tahtaya yazılacak bakalım "Her Şey Gerçekten Güzel Olacak mı?" yoksa bu da gelip geçici bir şey olarak mı kalacak….
