Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehlika Figen Yazar

Mehlika Figen Yazar

Sonsuz Bilinç

Herşey ya da hiç bir şey olmak

Bir tutturmuşuz herşey ya da hiçbirşey olalım diye.

Tasavvufta, felsefede, spiritüllikte, kişisel gelişim alanında hedef koyduğumuz en zirve nokta bu herşey ya da hiçbirşey olma durumudur.

Aslında hedef nokta diye ya da bilinçlilik halinin de son noktası diye bir şey yok. En bilinçli olduğumuz an, şu içinde bulunduğumuz An'dır.

Tamam şimdi Ol'alım ya da Ol'mayı deneyimleyelim de bu hiçlik mertebesi ya da herşey bütünlüğünü ama nasıl?

Yine biliyoruz bildiklerimizi söylüyoruz, söylüyoruz da ancak uygulamaya gelince tık yok.

Halbuki dünya da tüm insanlık, her bildiğini uygulasa acaba nasıl muhteşem bilinç düzeyine sahip olurdu ve uyuyan toplum enerjisinden çıkıp nasıl uyanışa geçerdi?

Öncelikle böyle bir enerjinin içinde olmamız için yargılamalardan vazgeçmeliyiz. Özgürlüğün bir anahtarı da bu. Yargılamadan herşeyi olduğu gibi kabul etmek.

Hani hep diyoruz ya "iyi-kötü, doğru-yanlış görecelidir" diye.

Evet aynen öyle. Toplumdan ailelerimizden atalarımızdan önceki hayatlarımızdan, okulumuzdan, arkadaşlarımızdan, medyadan, öğretmenlerimizden satın aldığımız ama bize ait olmayan yalanlar, bizim hayata, insanlara kendimize, olaylara bakış açımızı belirler ve böylelikle yargılar, kalıplar, kontratlar, antlar, kısıtlayıcı inançlar, kendimiz için oluşturduğumuz hapishaneler, gizli kalmış ajandalar ve kendimizi küçük gördüğümüz değersizlikler, doğrular, yanlışlar, tabular kurallar bizim yaşamımızda sınırlarla yol almamıza neden olmuş ve bu  çerçevede başta kendimiz olmak üzere herkesi ve her şeyi yargılamaya başlamışızdır.

İşin asıl ilginç tarafı da bu sınırlamaları fark etmediğimiz sürece O hayatın içinde farkındalıksız, herşey normalmiş gibi yaşamaya devam etmiş, memnuniyetsiz, şikâyetçi, şiddet, öfke, kin, nefret gibi ağır enerjileri de beraberinde yaratmışızdır. Böylelikle bilinç düzeyimiz düşük olmuş ve  kabımız kadar su almayı sürdürmüşüzdür.

Ancak bu sınırlarla oluşan herşey bize yansıdığında ya da etkilediğinde anlayamadığımız şey kaderin bize oyunu olarak görüyor olmamızdır. "Hep aynı şey benim başıma geliyor" şeklinde yorum yaptığımız durumlara, bir anlam veremeyiz. Ya kurban rolünde devam ederiz ya da isyankârlık tarafından bakmayı sürdürürüz.  Eğer bunları fark edip, satın almaktan vazgeçersek ya da bunları iptal edip daha nötr ve daha yaratım içinde olmayı seçersek, işte o zaman yukarıda bahsettiğim kısıtlayan enerjileri de değiştirebilir ve zamanla her şey ya da hiçbir şey olma hissini devam ettirebiliriz.

Bu da bizim daha yüksek frekanslı ve daha güçlü olmayı, sezgileri daha kuvvetli bir düşünce gücüyle daha çok oluşum yapabilen ama en önemlisi de hayatımızda para, bolluk bereket ve hayallerimizin de ötesinde bir hayatı yaratmamıza da vesile olabilir. Ancak bu bakış açılarını önce kendimizden başlayarak hayatımızdan çıkartmamız ve  bu değişim sihirlerinin de kapılarını açmaya gönüllü olmalıyız.

Böylelikle daha da farkındalıklı bir hayatın oluşumuna da  davetkar olur ama en önemlisi de herşey ya da hiçbirşey  şey Ol'ma yolculuğunda ilerlemeye devam ederiz.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları