Barem Araştırma Şirketi, korona salgını nedeniyle evde kaldığımız, izolasyon uyguladığımız süreçte değişen günlük yaşam biçimimizi araştırdı. Araştırma 29 Mayıs-16 Haziran 2020 tarihleri arasında, Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmesi (CATI) yöntemi ile 18 yaş ve üzerindeki Türkiye çapındaki 915 kişiyle gerçekleştirildi.
Bu sonuçlara göre, geç yatıp geç kalkmak, daha çok yemek, daha çok TV izlemek gibi bazı rutinler evde geçirilmek zorunda kalınan zamanlarda can sıkıntısından kaynaklanıyor. Bu durum da insanı mutlu etmiyor. Bu durumda insanı mutlu eden meşguliyetler ise, büyük çoğunluğun yaptığı ev işi, mutfakta fark yaratmaya soyunmak ve kitap okumak. Bu meşguliyetlerle ilgilenenler arasında kadın - erkek, genç- yaşlı gibi ayırımlar da yok.
Koronavirüs salgınının hayatımıza getirdiği endişenin ve kısıtlamaların yanında günlük yaşantımızda eskisinden daha farklı yaptığımız şeyler de var. Bunların bazılarını severek yaparken, bazılarını da yapacak daha iyi bir şey bulamadığımızdan, yani mecburiyetten.
Barem tarafından gerçekleştirilen Türkiye çapındaki araştırmada, evde kaldığımız süre boyunca kendimizi meşgul ettiğimiz uğraşlar ele alındı. Bu dönemde daha çok yapılan yaygın uygulamalar şu şekilde sıralandı: Yüzde 83'le TV izleme, yüzde 83'le geç yatmak, yüzde 80'le yemek yemek, yüzde 79'la geç kalkmak, yüzde 76'yla mutfakta farklı şeyler yapmak, yüzde 75'le evinin işini yapmak ve yüzde 73'le kitap okumak yer alıyor.
Bu dönemde erkeklerin yüzde 70'i, kadınların yüzde 80'i, gençlerin yüzde 83'ü daha çok ev işi yaptığını söyledi. Yaş arttıkça ve sosyoekonomik statü yükseldikçe ev işi yapanların oranı da bir miktar azalıyor.
Ev işi yapanların çoğu, yani yüzde 77'si bundan memnun. Memnuniyet kadınlarda yüzde 85, erkeklerde yüzde 67 ve sosyo ekonomik olanaklar ve eğitim arttıkça azalma gösteriyor. Ancak hiç bir grupta yüzde 60'ın altında değil.
Şefliğe soyunmak da insanımızı mutlu etti. Görüşülen her dört kişiden üçü yani yüzde 76'sı mutfakta, ekmek, pide gibi her zaman yaptığından daha farklı şeyler denediğini söyledi. Kadınlar ve gençler arasında bu oran yüzde 86'ya çıkıyor. Bu denemeleri yapanların yüzde 70'i memnun iken; özellikle kadınların yüzde 79'u ve gençlerin yüzde 77'si için şeflik, daha da keyifli bir meşgale gibi görünüyor.
Daha çok kitap okumak insanımıza iyi geldi. İzolasyon sırasında daha çok kitap okuduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 73. Gençlerde bu oran yüzde 85, AB sosyo ekonomik statü grubunda yüzde 90, öğrencilerde ise yüzde 96. Ücretli ve maaşlı çalışanların da yüzde 83'ü bu dönemde kitap okuyacak daha çok zaman buluyor. Kitap okuyanların yüzde 69'u memnun. Memnuniyet; AB grubu ile orta ve üst eğitimli kesimde yüzde 74'e, öğrenciler arasında da yüzde 80'e çıkıyor.
Türkiye, dünyada en çok TV izleyen ülkelerden biri. Görüşülen kişilerin yüzde 83'ü izolasyon sırasında
daha fazla TV izlediğini söyledi. İnsanların yüzde 47'si daha fazla TV izlemekten memnun olmadığını söylerken, memnun olanlar yüzde 38'le daha düşük oranda. Emekliler, 55 üstü yaş grubu, alt sosyo ekonomik statü grubu ve alt eğitimli kesim daha çok TV izlemekten biraz daha memnun görünüyor. Görüşülen kişilerin büyük çoğunluğu yüzde 83'le daha geç yattığını ve yüzde 79'la geç kalktığını söyledi. Ancak genel olarak bundan memnun olmadıklarını da ifade ettiler. Geç yatmaktan memnun olanların oranı yüzde 33 iken memnun olmayanlar da yüzde 56'ıyla çok daha fazla. En yüksek memnuniyet her zaman geç yatma olanağını bulamayanlar arasında; yüzde 39'la 18-34 yaş arasındaki genç grup, yüzde 42 ile öğrencilerle yüzde 36'lık ücretli ve maaşlı çalışanlar. Geç kalkmak da yüzde 35'le benzer memnuniyet oranlarına sahip, ancak bunların yüzde 55'i memnun değil.
Çoğunluk bu dönemde yüzde 79'la daha çok yemek yedi. Yaş arttıkça, kilo alma korkusu ve sağlık endişesi arttığından olsa gerek, daha çok yediğini söyleyenler azalıyor. On gençten dokuzu bu dönemde daha çok yerken, 55 ve üzeri yaş grubunda 3 kişiden 2'si daha çok yiyor. Daha çok yemekten hiç memnun değiliz. Memnun olanlar yüzde 30 iken memnun olmayan yüzde 52. Memnuniyet ise 18-34 yaş grubunda yüzde 38 iken 35-54 yaş grubunda yüzde 27'ye, 55 ve üzeri grupta ise yüzde19'a düşüyor.
