Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehmet Eyüp Yardımcı

Mehmet Eyüp Yardımcı

Yazar

Hayat fena halde futbola benzerken

"Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz."

Mustafa Kemal Atatürk

 

Bu köşeden, bugüne kadar sizlere futbol ile ilgili bildiğim doğruları aktarmaya çalıştım ve ilk defa bir yazımın tarihi 29 Ekim tarihine denk düştü.

Ayrı bir heyecan içindeyim ve galya kuyusu derinliğindeki yüreğimin, korkutucu sessizliğinde düşerken dibe doğru, inadına düşünmek ve yazmak derdindeyim.

Düşünüyorum; freni patlamış ekonomimiz, hangi duvara vurup duracak.

Düşünüyorum; bu kadar kültür ve tarih varlığı içindeki acemi çıplaklığımızı hak ediyor muyuz?

Düşünüyorum; gerçekten Z kuşağı hepimizi şaşırtacak iradeyi ortaya koyacak mı?

Düşünüyorum; milletin kanını emen, cebi şişkin ağa babalar ne zaman artık doydum diyecek.

Düşünüyorum; düşünmenin ne kadar ağır bir eylem olduğunu ve bunu yazıya aktarmanın acı veren kelimelerini seçerken, yorgun gözlerle klavye başındaki zaman eleğinden geçmenin hüznünü.

Düşünüyorum; namuslular ne zaman hak edeceği yaşamı elde edecek.

Düşünüyorum; Mustafa Kemal Atatürk'ün sevdiği "Zeki, çevik ve ahlâklı sporcular" ne zaman sporun her mecrasında gururla sahne alacak.

Düşünüyorum, düşünüyorum, düşünüyorum…

Sabahın erken saatinde, henüz aydınlanmamış İstanbul sokaklarında benim gibi geçim derdindeki insanlarla birlikte adımlarken, hayata dönüveriyoruz işte! Gerçekler bizi bekliyor…

Toplu taşımadaki toplu eziyet, gittikçe dikleşen hayat yokuşunun, hergün hunharca artan parke taşları zamlar ve tüm bunlardan kaçış tutanağı futbol…

 

*

Spor Toto Süper Ligi'mizin 11. Haftası bugün Trabzonspor A.Ş.-Çaykur Rizespor A.Ş. maçı ile açılacak. Bu sezon şampiyonluk iştahını açık ve net belli eden, bunu çok isteyen Trabzonspor, Abdullah Avcı ile kimyası uyunca, birazda sabır otu ekleyince uzun yıllar ardından daha bilinçli adımlar atmaya başladı. Bakalım Karadeniz'in iki güzide takımı arasında maçın sonucu ne olacak? Çünkü Trabzonspor'un şampiyonluk ihtiyacı iştahı kadar, Rizespor'unda kendine gelebilmek adına arka arkaya adımlar atma ihtiyacı ve iştahı var, açıkçası keyifli bir maç olacak.

Avrupa arenasındaki sonuçlar itibariyle hedefinden uzaklaşan Beşiktaş, Pazartesi akşamı ezeli ve ebedi rakibi Galatasaray'ı yenerek derin bir oh! Çekti ve gelecek günlere umut ekti. Bu hafta ligimizin önemli ve etkin takımlarından Hatayspor ile deplasmanda karşılaşacak. Geçen sezon yaptığı kadro değişiklik hatasını Sergen Yalçın bu sezonda tekrarlar mı? Yoksa son maç kadrosu üzerinde oynamadan tekrar sahaya sürerek (Batshuayi ve Pjanic ikilisinin oyun içinde tam olarak ne yapmaları anlatarak) kazanma serisini devam ettirme eylemine mi gidecek göreceğiz. Yerli oyuncu sendromu her takım gibi mutlak Beşiktaş'ı da etkiliyor mesela son maçta. Necip seçeneği birçok kişi tarafından eleştirildi. Defans hattında acaba soruları sorgulandı. Oyun aklı eksik bir Welinton her zaman pimi çekilmiş bombadır. Necip teknik anlamda üst düzey bir futbolcu değil ama Beşiktaş yüreği ve iştahı ile sahanın her yerinde, kendisine verilen görevi en iyi şekilde yapmaya çalışıyor ki son maçta da performansı ile o soru işaretlerini dağıttı. Burada necip öncesi asıl sorulması gereken soru Sergen Yalçın'ın yerli oyuncu tercih hattını neden defans bölgesinde kullandığıdır. Mesela formsuzlukları ile artık belli bir çizgi ötesine geçmiş Salih Uçan, Oğuzhan Özyakup, Kenan Karaman'ın Sergen Yalçın'ın tercih hakkını kısıtlamalarıdır. Batshuayi düşüncelerimizdeki bir forvet değildir. Pjanic'in uzun paslarıyla gol bulabilme durumu takımı zorda bırakmaktadır (Abdullah Avcı ve Burak Yılmaz dönemini hatırlayalım). Güven ise Beşiktaş'ın aradığı forvetten uzaktır. Cenk Tosun adı konuşuluyor ama önemli sakatlık döneminin ardından ne kadar verimli olacağı tartışılır. Cenk Tosun yerine alternatif bir forvet düşünülmeli.

*

Vitor Pereira ile birlikte eleştirilen hatta Alanyaspor maçı ardından yönetiminde istifaya çağırıldığı Fenerbahçe'nin çok önemli Konyaspor deplasmanında ne yapacağı merak ediliyor. Bazen kaoslar, gelecek aydın günler için itici kuvvet olur. Burada görev tamamen yönetime sayın başkan Ali Koç'a düşmektedir. Bu dakikadan sonra hakemler, rakip, tff ve mhk gibi konuları her mikrofon uzatıldığında konuşmaktan, gündem değiştirmekten vazgeçmelidir hatta bu gündem değiştirme yönteminden Vitor Pereira da vazgeçmelidir ve tek hedef olarak takım üzerinde fikir birliğine gitmelidir. Bunu yapmazlar ise Alanya maçı ile başlayan geri dönüş yolculuğu, Konyaspor maçı ile devam eder ve geçen yazımda Trabzonspor maçı Vitor Pereira için tamam mı yoksa devam mı sorusunun cevabı çok erken verilir ve Vitor Pereira sezonun ilk yarısını görmeden Maldiv'lerde kumsala uzanıp güneşlenirken, üçlü defans sistemi saçmalığını keşke yapmasaydım diyerek kendi kendine düşünmeye devam eder.

*

Galatasaray'da ise durum biraz daha farklı. Kadrosundaki önemli ve etkin futbolcularla Avrupa'da önemli sonuçlar alırken, her Avrupa dönüşü ligde performans sınırı altında kalıyor. Beşiktaş maçında yokluğun ana sebeblerinden biriside bu idi. Bu hafta ise kendi evinde Gaziantep Futbol Kulübü A.Ş. ile karşılaşacak. Fatih Terim gibi usta bir isim, bu maç öncesinde gerekli futbolcuların kulağını çoktan çekmiş ve akıllarını başına getirmiştir. Gaziantep maçı ile birlikte zaten bunun izlerini tüm Galatasaraylılar gibi hep birlikte görüp, izleyeceğiz…

Futbolumuzla ilgili en önemli gelişme ise MHK'nin yeniden yapılanması adına her şeyi bir yabancıya teslim etmek üzerine TFF'de fikir birliğine varılması.

Futbolun oyun kuralı her yerde aynı işlerken, bizim ülkemizde her maçta farklı uygulanmasının nedenini çözmek, bizi terbiye etsin diye bir yabancıya sığınmak acizliğine gitmenin tek adı var; "birbirimize güvenmiyoruz." Herkesin saha dışında kafasında kuyrukları birbirine değmeyen o kadar çok tilki var ki! sormayın gitsin. Tabi bu tilkilerin birde istediklerini yaptıkları gerçek sahipleri var.

Var oğlu var. Bitmez ve bu güvensizlik, kendi işimizi kendimiz yapabiliriz gerçeğini göremediğimiz müddetçe de bitmeyecek.

Mali çıkmazlarda dans eden kulüplerimizin yabancı sermayeye satılması için can atanlar ve bunun olması için her şeyi yapanlar ile buna direnenler arasında bir mücadele ve bu mücadeleyi seyredenler var.

Aman yabancıya satılmasın diyenler…

Tamam kulüplerimiz yabancılara satılmasın ama, bugünkü manzara baktığımızda yabancılardan önce yerli işadamlarının sahnede olduğunu görmüyor muyuz? Hatta biraz geriye bakın ders alabilmek adına Cem Uzan adı ile birlikte Adanaspor, İstanbulspor yaşanmışlıklarına göz atın.

Her şeye çözüm olacak, olması gereken tek gerçek, çıkmasını dört gözle beklediğimiz yeni spor yasası…

Çıkar mı? Çıkmaz mı?

Yoksa bir deli kuyuya taş attıda, kırk akıllı kuyuya mı bakıyor?

 

Özün sözü;

"Ne Mutlu Türk'üm Diyene!"

Mustafa Kemal Atatür

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları