Hamuşan
Beyoğlu şıngır, mıngır mıdır? Ya da hiç şıngır mıngır olmuşmudur bilmem ama İstanbul ve Beyoğlu denilince bir babamın anlattığı, bir de İslam Çupi'nin "Hey Gidi İstanbul" kitabındaki Beyoğlu aklıma gelir.
İstanbul'un en güzel zamanlarının son demlerini yaşamış, havasını solumuş, sadece Kalamıştan değil tüm İstanbul'dan huzur bulmuş ve geriye o günlerden, eski İstanbul'dan güzellikler biriktirmiş iki müthiş adam, babam ve İslam Çupi…
Benim İstanbul'um ise çok farklı, kalabalık, keşmekeş, ses ve gürültü bütün bedenini yıkıyor insanın.
Hele hele şimdiki Beyoğlu ise sadece ve sadece gazoz markası…
Benim için Beyoğlu'nun en büyük anlamı tüm karmaşanın ardından, adeta hasret kaldığım bir huzurun kapısından içeri adım atmaktır.
Bu huzur kapısı 18. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren İstanbul'a gelen yabancı seyyahların genelde ziyaret ettikleri Pera'da bulunan Galata Mevlevihânesi'dir…
Galata Mevlevihânesi'nden bahsedince Şeyh Galip hazretlerini unutmamak gerekir.
Bugün büyük ilgi ile okunan "Hüsnü Aşk" eserinin yazarıdır.
Ayrıca;
Divan
Şerh-i Cezîre-i Mesnevî
Es-Sohbetü's-Sâfiyye
Zübde-i alem adlı eserleri mevcuttur.
Şeyh Galip hazretleri, "Hoşça Bak Zâtına Kim Zübde-i Alemsin Sen" eserinde;
Ey dil ey dil niye bu rütbede pür gâmsın sen
Gerçi vîrâne isen genc-i mutalsamsın sen
Secde-fermâ-yi melek zât-ı mükerremsin sen
Bildiğin gibi değil cümleden akvâmsın sen
Rûhsun nefha-i Cibril ile tev'emsin sen
Sırr-ı Hak'sın mesel-i İsi-i Meryem'sin sen
Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen
Merteben ayn-ı müsemmâdadır esmâ sanma
Merciin Hâlik-i eşyâdadır eşyâ sanma
Gördüğün emr-i muhakkakları rü'yâ sanma
Başkasın kendini sûretle heyûla sanma
Keşf ile sâbit olan mâ'niyi dâ'vâ sanma
Hakkına söylenen evsâfı müdârâ sanma
Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen
İnleyip sırrını fâşeyleme ağyâra sakın
Düşme bilmezlik ile varta-i inkâra sakın
Değmesin âhların kâkül-i dildâra sakın
Sonra Mansûr gibi çıkman olur dâra sakın
Arz-ı acz etmeyesin yâreden ol yâra sakın
Bulduğun cevher-i âlîleri bîçâre sakın
Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen
Sendedir mahzen-i esrâr-ı mahabbet sende
Sendedir mâ'den-i envâr-ı fütüvvet sende
Gizli gizli dahi vardır nice hâlet sende
Ma'rifet sende hüner sende hakiykât sende
Nazar etsen yer ü gök duzâh u cennet sende
Arş u kürsiyy ü melek sendedir sende
Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen
Hayftır şâh iken âlemde gedâ olmayasın
Keder-âlûde-i ümmîd ü recâ olmayasın
Vâdî-i ye'se düşüp hiç ü hebâ olmayasın
Yanılıp rehrev-i sahrâ-yı belâ olmayasın
Âdeme muttasıl ol tâ ki cüdâ olmayasın
Secdeler eyle ki merdûd-i Hüdâ olmayasın
Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen
Merk-i hâtif gibi bu kayd-ı sivâdan güzer et
Erişen hâr u hasa âteş-i aşkı siper et
Dâmenin tutmaya âsâr-ı alâyık hazer et
Şems veş hâhiş-i Munlâ ile azm-i sefer et
Sâf kıl âyineni kâbil-i aks-i suver et
Hele bir cem'-i havâs eyle de Gâlib nazar et
Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen der…
*
Galata Mevlevihânesi'nde başka bir hoşluk sizi daha karşılar.
"Hamuşan" yani "Susmuşlar" hadi sokaktaki insanın değimi ile "Mezarlık"
Mevleviler ve tasavvuf ehli için insan ölmez sadece olur.
Bu fani dünyadaki imtihanı biten, gerçek âleme "doğar"…
Mevleviler Hakka göçmüşleri için bu bölümü "Susmuşlar" yani "Hamuşan" diye isimlendirir.
Vâdî-i Hâmûşân "Sessizlerin yeri"
Galata Mevlevihânesi'ndeki Hâmûşân'deki dervişler bize hâlâ nefes alıp, adımladığımız hadi şu Beyoğlu'nun şıngır mıngır hallerinden keyif almaya çalıştığımız zamanlarda bile sustukları yerden hayat dersi vermeye devam ediyor.
Bu imtihan dünyasının her anında kendinizi kontrol edin, aldığınız ve verdiğiniz için şükretmeniz gereken nefesin kıymetini bilin, gönül kırmayın, üzmeyin…