Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehmet Eyüp Yardımcı

Mehmet Eyüp Yardımcı

Yazar

En güzel yüz metre

Yaşamın hızla değişen yüzünün tüm şaşkınlığında hayata tutunmaya, bu hızın bolca geçmişe bıraktığı anılarla yaşıyoruz.

İstanbul'daki hayatım iki bölümden ibaret, birçok benim gibi yaşayan insanlar gibi. Sabahın erken saatinde kavim göçüyle başlayan çalışma zamanı Anadolu Yakasından beni Avrupa Yakasına götürürken, kavim göçünün ikinci ve biraz daha yorgun, kalabalıktan kaçar halleriyle bu sefer Avrupa Yakasından Anadolu Yakasına günü "Kıtalar arası" yolculukla bitiyor.

Hergün "Kıtalar Arası" yolculuk alışkanlığından mıdır? Nedir bilinmez hayatımızı alt üst eden Corona zamanlarının son kavimler göçü beni şaşırtmadı ve yasağın başlayacağı saatlerdeki "telaşlı trafiğin" getirisinde evlerimize kapandık. Şimdi biz evlerimizde, göçenler göçtüğü yerde sadece kapanma günlerini her gün duvara bir çentik atarak geçmesini bekliyoruz.

Hızla geçen zamanların geçmişe bıraktığı onlarca anılardan hisseme düşenlerden bir tanesini, tramvay ile Gülhane Parkı'nın önünden geçerken, cama yaslanmış dışarı bakarken parkın giriş bahçe kapısına bakarken yaşadım.

Bugün belki de İstanbul halkının belli bir çoğunluğu "Gülhane Parkı'nı" bilmez, bir kısmı da onu ustanın dizelerinden (hani seneler 1957'yi gösterdiğinde Bulgaristan Balçık'ta vatan hasretiyle yazdığı şiirinde);

"Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,

ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,

budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz." yazdığından bilir.

Gülhane Parkı, bir dönemin ailelerinin özellikle "Hıdırellez" zamanında geceye bir gülün dalına bıraktığı "dileğinin" ardından eğlenmek, koca şehir içinde "nefes almak" üzere geldiği yerdi.

Anneler ve teyzelerin telaşlı halleriyle kilimleri serip, gecenin yorgunluğuyla hazırladıkları börek, sarma, köfteleri serip biz çocukların ise bugünkü çocukların tablet, bilgisayar ışığında unuttuğu "kukla" gösterilerini seyretmek üzere çay bahçesine koştuğumuz zaman anı. Gülhane Parkı bugün ne haldedir bilmiyorum, içinden geçip gitmeyeli o kadar zaman oldu ki, hatta birgün yerine koca koca beton binaların yapıldığı "şehrin nefes alanı" olarak lanse edildiği yapılaşma haline gelse şaşırmayacağım.

Futbol mevsiminin, yoğun ve anlamsız günlerinin son bölümüne giriyoruz. Ligimizin üst bölümü kadar alt bölümü de ayrı bir yangın yeri. Her taraf alev alev açıkçası. Bu yangından kim, nasıl kurtulacak? Hem de bu kadar kirletilmiş bir ligde yaşayıp ve şaşırmadan olanları izleyeceğiz.

Bizleri şaşırmamaya o kadar alıştırdılar ki!

Küme düşmeme telaşı içinde çıktığı Fenerbahçe maçındaki BB. Erzurumspor takımındaki, teknik direktör Yılmaz Vural'ın serzenişlerini bir hatırlayalım, hiç şaşırmadan ama…

Yılmaz Vural, maç kadrosunda bulunan yani herhangi bir sakatlığı olmayan oyuncusu Gomez'i oyuna dahil etmek ister ama oyuncu sakatım diyerek girmek istemez, diğer oyuncusu Arvydas Novikovas oyundan alındığı için sinkaflı küfür eder. Oyundan alınma psikolojisini anladık diyelim ama ya diğer hâl, ona ne diyeceğiz? Olayı yabancı sayısını serbest bırakmakla anlatmak tamamen kendimizi kandırmak olur. BB Erzurumspor yönetimi veya tüm destekçileri Gomez'e sordular mı? "Birisi veya birileri seni oynamamak üzere ikna etti mi?"

Peki Gaziantep FK-Kasımpaşa maçı ardından yaşananlar. Günay Güvenç, Bilal Başacıkoğlu ve Enver Cenk Şahin'in isminin karıştığı, 53 Bin TL sonra 28 Bin TL paranın yatırıldığı karşılığında adam başı 198 bin TL kazanılan bahis olayı.

Olayı sadece "arkadaşımın canı sıkılmış tombala oynamış" olarak mı geçiştireceğiz. Bu arkadaşların hâlâ kadroda bulunmasının aymazlığı ise ayrı utançtır.

Limit kurallarına uyulmayan transferleri, koronavirüsüne yakalanan Hatayspor teknik direktörünün oyuncularıyla bir arada bulunması bu virüsün onlara geçebilme olasılığı, Beşiktaş'ın maç için bu konuyu dile getirmesini ve TFF'nin umursamazlığını artık saymıyorum bile…

Bu kadar ve bilinmeyen fazlalıklarıyla kirlilik içinde varın bu yarışın en güzel 100 metresini koşun, koştuğunuzu varsayın.

Siyasetin oyuncağı olmuş, sırf yayımcı kuruluşun Katarlı patronlarının ceplerinin düşünülmesi doğrultusunda 21 takımlı bir ligde, önümüzdeki sezon 24 takımla yeni yüz metreleri koşarken kendinizi bulursanız yine çok şaşırmayın! Oldu mu adı "müşteriye" dönülmüş kandırılmışlar…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları