Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehmet Eyüp Yardımcı

Mehmet Eyüp Yardımcı

Yazar

Edep Yâ Hû

Vakti zamanında tekkelerin girişinde çok önemli bir yazı; "Edep Yâ Hû" sizi karşılarmış…

Bu söz size uyarıcı etki yapmaktadır. Beşeriyetten çıkıp, insan olabilmenin ilk adımını atarken üzerinize takınacağız tavırın tek adı vardır o da "edep".

Bugün toplumumuzun birçok alanındaki yozlaşmasının ana sebebi, bizi insan olabilmek dûsturundan uzaklaştıran şey, elimizin tersiyle ittiğimiz, yok saydığımız edep gerçeğidir. Her alanda sadece kendi nefs-i duygularıyla hareket eden varlıklarla dolu bi'kent, bi'ülke ve bi'dünya…

Siyasetten, ticarete ve spora varıncaya kadar hayatın her alanında sıkıştırılmış, manevi havadan yoksun bırakılmış varlıklar haline geldik. Belki de bu yüzdendir manevi arayış yolculuğumuzun hızlandırılmış turu içinde olmamız. Kaçan treni yakalama derdindeyiz. Bizleri hiçbir şey mutlu etmiyor, aldığımız hava bile oksijen kaybında.

Pandemi döneminde evlere sığındığımız zamanlarda, doğa kendine geldi. Denizin ve gökyüzünün mavisini, ağaçların yeşilinin gerçek tüm tonlarını gördük ve geride bıraktığımız eser bizim diyemedik, akıllanmadık çünkü bizi tekrar sokağa saldıklarında her şey yine aynısına döndü.

Gri bizim en sevdiğimiz renkmiş meğer…

Çinliler M.Ö. askeri eğitim için, yani askerleri disiplinli bir şekilde eğitmek için "Cujuva" adlı bir sporu yapıyorlardı. Cujuva kıl ve tüyle doldurulmuş deriden bir topun, iki bambu kamışıyla sabitlenmiş olan 30-40 cm yüksekliğindeki bir kaleye sokulmasını amaçlayan oyundu. Birkaç yüzyıl sonrasında ise Japonya'da cujuva benzeri başka "Kemari" adlı bir oyunun varlık izlerine ulaşıldı.

Uzakdoğu'dan Avrupa'ya doğru geçtiğimizde Antik Yunan'da "Episkiros" oyununa rastlarız.

Tüm bunlardan esinlenmiş modern futbolun yüzyıllar sonra ortaya çıkmasının ardından, futbol oyunu sporcuların saha içinde birbirlerine saygı çerçevesinde hareket etmeleri için, yani temelde edep yatan bir gerçekle belli kurallarla şekillendi. O kurallar zaman içerisinde şekillendi, yenilendi ve belki ileride daha da farklı şekillerle yoluna devam edecek ama temelde tek neden var iki rakip oyuncunun belli bir saygı ve edep içinde birbirleriyle mücadele etmesi.

*

Avrupa'daki futbolun "kaptan seyir defterinde" yazan şeyler, onların ne kadar ileri gittiğinin belgesi ise bizim kayıp "seyir defteride" yalnızlığımızın netliğidir.

Milli ara verdiğimiz hafta içinde Norveç beraberliği ve son dakikada gelen Letonya galibiyetinin ardından üzerimizdeki o gri bulutları biraz aralayıp, güneşli günler için çetele tutmaya başladık.

Şenol Güneş ve tazminat günlerinin ardından göreve gelen eski tanıdık Stefan Kuntz ile doğal olarak futbolumuzu havada tartışmaya devam ettik. Stefan Kuntz'un cahiliye dönemi eseri olduğu kanısına varan da oldu, bir zamanlar Almanya'da polis imiş diyerek Kemal Sunal filmini hatırlayarak bıyık altından, yüksek sesli gülen nev-i şahsına münhasır yorumcularda oldu.

Bizde futbolun tanımını şöyle yapabiliriz; "horozu çok olan köyün, sabahı geç olurmuş."

Herkesin çok bildiği, çok konuştuğu, çok tazminat aldığı, milli duyguların altında prim kovaladığı, futbolun tepesinde oturup, kovaladığı ihalelerin tapelerinin gölgesinde kalmış başkanların  olduğu yerde futbolun sabahı olmaz.

Stefan Kuntz, sessiz sedasız Alman patentli olarak milli dünyamıza girdi ve her Alman vatandaşı gibi sadece işini yapmaya devam ediyor ve izin verdikleri müddetçe yapmaya devam edecek. Futbolumuzu daha yakından tanıyacak, yöneticileri daha yakından tanıyacak, egoları yakından tanıyacak kısacası tanıyacakta tanıyacak…

Sadece bizlerin değil kendi vatandaşlarınında egolarını tanıyacak hatta tanımaya başladı.

Türkiye serüveninde Beşiktaş, Fenerbahçe gibi üst takımları çalıştırmış, şampiyonluklar yaşamış hatta kendisine uyuşturucu madde kullanımı ile ilgili bel altı vurmaya çalışan ülke futbolunda dünü, bugünü ve yarını mutlaka tartışılması ve araştırılması gerekli başkanın takımını şampiyon yapmış sonralarında düşüşe geçmiş ama bugün akıl vermek adına Stefan Kuntz'a; "tam bir intihar görevi" dediği işin üstüne balıklama atlayacak Christoph Daum'a kim ne kadar hak verir bilinmez ya da şöyle demeli; futbolun ulema takımı, ekran şövalyeleri bakalım ne zaman atlarının üstünde dört nala gelerek, uzun mızraklarını Christoph Daum'a saplayacaklar, bekleyip görelim.

Stefan Kuntz, Christoph Daum'un sözünü duymuş ve okumuştur ve bu ülkede bir kulüp takımı değilde milli takım görevini kabul ettiğine pişman olacak mı? Yoksa hayatında en iyi kararı verdiğine kanaatmı getirecek, birgün gelir o da BİLD'e konuşur.

*

Milli ara sonrası tekrar lige baktığımızda Süper Lig'in 9. Haftasında;

Medipol Başakşehir FK - Beşiktaş A.Ş. açılışı ile başlayacak oyun. Milli ara dönemini iyi değerlendirmeye çalışan Beşiktaş, Emre Belözoğlu ile yeni döneme merhaba diyen rakibine karşı ne yapacak? Merakla bekleniyor çünkü sanal muhabbet tellalları olayı baka boyuta vardırmak üzere, adeta cımbızla seçtikleri Sergen Yalçın sözleri üzerinden olayı evirmeye başladılar. Bu evirenlere bakın kimlerin sahibinin sesi olduklarını görürsünüz. Kanımız şudur ki! Beşiktaş açılış maçını galibiyetle kapatacaktır.

Galatasaray A.Ş. - İttifak Holding Konyaspor ile karşılaşacağı maçı rahat geçecektir.

Ve haftanın önemli maçı Trabzonspor A.Ş.-Fenerbahçe A.Ş. maçına gelince, Fenerbahçe ikiz kardeşi Galatasaray'ın olası galibiyetiyle, Trabzonspor maçında farklı bir oyun anlayışı sergileyecektir. Bu açın sonucu Vitor Pereira'nında Fenerbahçe'deki seyir defterine "tamam mı? yoksa devam mı?" yazacağı maç olacaktır. Vitor Pereira adına devam kararını verdirecek isimde Abdullah Avcı'dır. Sahaya süreceği ilk onbir her şeyin açıklaması olacaktır.

Milli ara sonrasında en azından futbol adına tek beklentimiz, edebi saha içi ve dışında görmektir.

Haftanın sözü, özümüzün anlamı Yunus Emre'den;

 

Gezdim Halep İle Şamı

Eyledim İlmi Talep

Meğer İlim Bir Hiç İmiş

İllâ Edep İllâ Edep

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları