Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Movit

Hüseyin Movit

DİKKAT ETSENİZ İYİ OLUR

Doğru yazalım doğru konuşalım

1928 yılında yayımlanan ve yeni harflerle yazılmış ilk kılavuz olan İmlâ Lûgati'nde pek düzenli olmamakla birlikte birleşik yazmanın başladığını görüyoruz. Ancak birleşik yazma işinde birtakım ilkelerin belirlenmediğini, söz konusu kaynağın baş kısmındaki açıklamalardan ve dizindeki birleşik yazılmış şu kelimelerden anlıyoruz:

Eskiliksever, lazımgelseydi, birtürlü, sözderleme, bununlaberaber, ilkönce, hergün, hervakit, şukadar, karşıgelmek, tekhece, ilerigelmiştir vb. Birkaç örnek de dizinden verelim:

Geceyarısı, kaldırımtaşı, kalçakemiği, koltukaltı, kurusoğan, heryerde, bugibi vb.

1941 yılında Türk Dil Kurumunca çıkartılan İmlâ Kılavuzu'nda büyük ölçüde bu karışıklığa bir düzen getirilmiş, tutarsızlıklara son verilmiştir. Yukarıda dizin bölümünden aktardığım geceyarısı, kaldırımtaşı, kalçakemiği, koltukaltı, kurusoğan, heryerde gibi örneklerin 1941 tarihli İmlâ Kılavuzu'nda bulanmadığını görmekteyiz. İlk yıllarda birleşik yazmadaki tutarsızlık ve aşırılık 1941 yılında büyük ölçüde düzene sokulmuş, birleşik yazma eğilimi daha sonraki yıllara doğru tekrar artmıştır. Bu artışta Batı dillerinden alınan kelimelerin imlasının etkili olduğu bir gerçektir.

1985 yılında Türk Dil Kurumunca çıkartılmış olan İmlâ Kılavuzu'nda birleşik yazılanların büyük bir bölümü tekrar ayrılmış, 1996, 2000 yıllarında yayımlanan İmlâ Kılavuzu bu meseleyi bir esasa bağlamak için örnekleri sınıflandırarak birçok kural getirmiş ve birleşik yazmayı birtakım esaslara bağlamaya çalışmıştır. 2005 yılında Türk Dil Kurumunca yayımlanan Yazım Kılavuzu, bu kuralları korumakla birlikte eskiden ayrı yazılması istenen ama uygulamasında güçlük çekilen biçimleri genel eğilime bakarak bitişik yazma yolunu seçmiş ve bu son şekille birleşik yazma da biraz daha ortalama bir yol bulunmuştur. Ancak aradan 72 yıl geçmiş olmasına rağmen kelimeleri birleşik veya ayrı yazmada gene de sorunlarımız bulunmaktadır. Devam edecek. (Prof. Dr. Hamza Zülfikar, www.turkedebiyati.org)

Çakma sözlükten

Son zamanda cahil diksiyon ders vericileri türedi. Ğ harfine âdeta düşman gibi yaklaşıyorlar ve bu harfin sesinin olmadığını dolayısıyla okunmayacağını iddia ediyorlar. İşte bunlardan biri de Dr. Serhat Demirel adında bir muhterem. Yazdığı çakma sözlükte (Türkçe Telaffuz Sözlüğü); spiker ve muhabirlere, değişmek yerine deyişmek, değer yerine deyer, değnek yerine deynek diyeceksiniz diyor. (Emriniz olur!)

Soruyorlar:

- Efendim Ğ bir harf ise neden kelimelerin başında bulunmaz?

Cevabını veriyorum. Ana Türkçe kelimelerde G var mı?

- Tabii ki var diyeceklerdir. Gökyüzü var, güvercin var, güveç var, gelmek var, gezegen var...

Sadece gülerim... Ey hoca! Ana Türkçede G harfiyle başlayan kelime yoktur. Ana Türkçeden söz ediyorum. (O ne ki?)

"Türkçede şu harflerle başlayan kelime yoktur" diye söylemek kolay...

G harfiyle başlayan kelime yoksa YUMUŞAK g ile neden söz başlasın? Çünkü Ğ, G'nin varyantı bile sayılabilir. Aka kelimesinin önce aga'ya sonra da ağa'ya dönüşmesi örneği gibi...

Diyorlar ki: Efendim Ğ, niye Türkçede var da Batı dillerinde yok?

İşte zır cehaletin söze gelmiş hâli budur. Senin dilin ayrı bir aile, onlar ayrı bir aile... Türkiye'de kasaplarda domuz eti yoksa Avrupa'da da Ğ bulunmaz. Hint-Avrupa dil ailesine girersen, Ğ'yi kaldırırsın.

Ayrıca senin alfaben, dünyanın en modern, en yeni alfabesidir. 1928'dir yazımı. İngiliz, Fransız, Alman alfabelerine göre çok daha çağdaştır. 5 harf yazılıp tek ses çıkmaz. (Nietzsche yaz, Niçe oku!)

Son sözüm, Ğ okunmaz diye ahkâm kesen Prof.lara...

Üç ayrı etkisi vardır Ğ'nin...

Bunlardan biri, Okunur olmasıdır... hem de bal gibi okunur. Ama sen dağı yazıp daaa dersen okunmaz tabii. Buyurun okuyun: "Arif Sağ'ın söyleyeceği..." "yağ koy..."

 

BUNLAR DA KISA KISA

* Çağlar Fidan, TRT Nağme, 13.12.2020/9.44: "Kırmızı gülün alı var..."

Muazzez Abacı'dan sonra Çağlar Fidan da dizeyi yanlış okuyor: "Kırmızı gülün ali var..."

Koskoca TRT'de bu işlere bakan bir yetkili yok mu?

Yıllardır uyarıyoruz, nafile!

* Aykut Bayındır, TR Nağme, 12.12.2020/8.27: " Uşak makamındaki..."

Makamın adı "uşşak" amma...

Uşak: Erkek hizmetçi.

* İbrahim Sadri, atv, 12.12.2020/9.00: "Konser yapmışlardı..."

Konser yapılmaz, verilir.

İbrahim Sadri'nin yapacağı son iş sunuculuk olmalı!

Mırıldanarak konuşması da cabası!

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları