Uzun zamandır MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin siyasi duruşunu, icraatlarını izliyorum. Söz konusu devletimizin menfaatı olduğunda, en kiritik kararların altında hep Bahçeli'nin imzası vardır. Devletin bekası olunca Bahçeli için detaylar teferruattır. AK Parti hükümeti karşısında her ne kadar muhalefet partisi ise de devletin geleceği ve devletin menfaatı söz konusu olunca hükümetin aldığı her kararda imzası vardır. Devlet adamlığı bunu gerektirir.
Ben şahsen Sayın Bahçeli'yi takdir ediyorum. Gerçek devlet adamıdır, son dönemlerde ülkemiz üzerine oynanan oyunları çok önceden görüp analiz edip Meclis'te dile getirmektedir. Söyledikleri hemen hepsi bir bir gerçekleşmekte ve önerileri hükümet tarafından ciddiye alınıp fikir ve düşüncelerine önem verilmektedir. Çok açık söyleyeyim sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan her fırsatta ben yalnızım demesine rağmen Sayın Bahçeli hep Cumhurbaşkanımızın yanında durdu, destek verdi, aldığı kararlara saygı gösterdi. Hatta MHP içindeki bir çok muhaliflere rağmen doğru bildiği yoldan asla vazgeçmedi. Çünkü Bahçeli'nin derdi sadece hükümet değil ya da Sayın Cumhurbaşkanı başkan olsun diye değil, varsa yoksa Devlet Beyin derdi sadece devletin bekası. Onun için varsa yoksa devletimizin bekası, bayrağımızın ilelebet dalgalanması, vatanımızın güvenliği, gerçek demokrası, eşit hak hukuk ve adaletin sağlanması, özgürlük, ekonomi, refah huzur bütün bunlar Bahçeli için olmazsa olmazlardır.
Sayın Bahçeli ile ilgili makalemi yazarken TV de konuşması vardı. Bir yandan yazarken arada bir TV'deki konuşmasını dinliyordum. Bir konu üzerine konuşuyordu öyle bir kelime söyledi ki gülmekten kırıldım. ''Fare dar bir delikten geçmeye çalışırken bir de kuyruğuna bal kabağı bağlamış' 'Şimdi gelde bu kelimeye gülme, Sayın Bahçeli bütün konuşmalarında öyle güneş yüzü görmemiş kelimeler kullanıyor ki! Kırk yıl düşünsek insanoğlunun aklına gelmez. Devlet Beyin, Allah vergisi kelime hazinesi çok fazla bununda sebebi tabi ki yılların verdiği tecrübeden kaynaklanıyor. Devlet adamları büyük düşünür, geniş düşünür devletin varlığı için yeri geldiği zaman canını hiçe sayarak halkıyla beraber sokaklara çıkar devletine sahip çıkar. Sayın Cumhurbaşkanımız'ın hayati tehlikesi varken ölümü göze alarak Atatürk Havaalanına halkının yanına geldi. Sayın Bahçeli, 15 Temmuz gecesinde Kılıçdaroğlu gibi belediye başkanının evinde saklanmadı. TV karşısına geçip o gece yaşanan katliamları vahşeti fİlim izler gibi kahvesini yudumlamadı. Olayı duyar duymaz MHP Genel Merkezine giderek tüm ülkücü dava arkadaşlarına seslenerek herkesi sokağa çıkmasını istediği gibi kendisi de sabaha kadar bizzat mücadelesini her alanda verdi. Devlet adamlığı zaten bunu gerektirirdi.
Devlet adamlığı kolay değil bedel ister, inanç ister, yürek ister, iman ister, delikanlılık ister, sadakat ister, ruh ister, her şeyden önce yurt sevgisi ister, millet sevgisi ister, bayrak sevgisi ister, bunlar varsa devlet adamlığı da vardır. Bir yönetici de bunlar yoksa devlet adamlığını bir kenara bırakın devletin suyu ekmeği bile bu tip insanlara haramdır. Bazıları hem devletin her türlü nimetlerinden faydalanıyor ardından da devleti yıkmak parçalamak için ellerinden geleni yapıyor. Rabbim bu tür insanlara fırsat vermesin. Kimki devleti ve milletinin menfaatı için de mücadele veriyorsa emeklerini boşa çıkarmasın. Kanuni Sultan Süleyman'ın bir sözü aklıma gelmişken onu da sizinle paylaşayım.
''Halk içinde mutebber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi ''
*
Allah'a emanet olun ...
