Dadaloğlu
Dadaloğlu, Osmanlı Devleti''nin Anadolu Türkmenleri''ni iskân politikasına karşı koymuş ünlü bir halk ozanıdır. 18. yüzyılın son çeyreğinde tahminen 1785 yılında Kayseri''nin Tomarza ilçesinde Dadaloğlu Musa''nın oğlu olarak doğup 19. yüzyılın ortalarında Sivas Şarkışla''da öldüğü bilinmektedir. Doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bilgi yoktur.
Osmanlı İmparatorluğu''nda iki ayrı edebiyat çeşidi vardı. Halk Edebiyatı ve Divan Edebiyatı. Divan Edebiyatı Osmanlı Türkçesi, Farsça ve Arapça kelimelerin harmanlanmış hali ile yazılıyordu. Bu dil, günlük konuşmada kullanılmıyordu ve nüfusun çoğu için anlaşılabilir değildi. Öte yandan Halk Edebiyatı, halkın kullandığı günlük konuşma dili ile oluşturuluyor ve çoğunlukla sözlü edebiyat eserleri üretiliyordu. Halk edebiyatının bilinen en yaygın türü koşma adlı şiir türüdür. Koşma şiir türünün özel bir ezgiyle söylenenine ise varsağı denirdi.
Mahlas olarak Veli adını kullanan Dadaloğlu Güney Anadolu''da muhtemelen Nur Dağları ve Toros Dağları yörelerinde yaşıyordu. Oğuzların Avşar boyundandı. Osmanlı Devleti''nin konar-göçer Avşar, Karsantı (Aladağ), Sırkıntı, Bozdoğan, Kırıntı, Berber, Menemenci gibi Türkmen aşiretlerini yerleşik hayata geçirmek için verdiği uğraş, yer yer başkaldırılara ve çatışmalara neden oluyordu. Dadaloğlu''nun şiirleri, yerleşik hayata geçmek istemeyen Türkmen aşiretlerinin sesi ve sözlü tarihi oldu. İtirazlardan dolayı Osmanlı, Avşarlara ekim alanları verdi. Ama yine de aşiret, geleneksel göçebe hayatını tercih etti ve Osmanlı''ya karşı mücadele bayrağı açtı.
Dadaloğlu mücadelesini şiirlerine de yansıtmış, halkının duygularını ve tepkilerini konu almıştı. Bunun için şu sözleri söylemiştir: Ferman padişahınsa, dağlar bizimdir!
Mücadelenin sonunda, Dadaloğlu ile maiyetindeki Avşar ve Cerit Türkmenleri çoğunlukla İç Anadolu Bölgesi''ne yerleşti. Dadaloğu Sivas''ın Şarkışla ilçesinde ölmüştür. Mezarı ise Kırşehir''in Kaman ilçesi Ziyaret Tepe Mahallesi''nde ilçeye hakim bir noktada bulunmaktadır. Ziyarettepe Mahallesi''nde yine bir Dadaloğlu heykeli bulunmaktadır. Bir başka Dadaloğlu heykeli ise, Adana''nın merkez ilçelerinden Yüreğir''de Gazi Mustafa Kemal Bulvarı ile Kozan yolunun kesiştiği noktada bulunmaktadır. Dadaloğlu''nun yaşamı ve bütün şiirleriyle ilgili çeşitli kitaplar bulunmaktadır.
"Boranın meskun Türkmen beylerine..." hitaben söylediği şu şiire göz gezdirelim:
Yine Tuttu Gavur Dağı boranı
Hançer vurup acarladın yaramı
Sana derim Mıstık Paşa öreni İçindeki bunca beyler nic''oldu
Çınar sana arka verip oturan
Pöhrenk ile sularını getiren
Yoksulların işlerini bitiren
Samur kürklü koca beyler nic''oldu
Tavlasında arap atlar beslenir
Konağında baz şahinler seslenir
Duldasında nice yiğit yaslanır
Boz-kır atlı yüce beyler nic''oldu
Gidip kar beyaadan sular getiren
Dört yanında meyvaların bitiren
Çınar sana arka verip oturan
Havranalı büyük beyler nic''oldu
Feneri de deli gönül feneri
Atları da dolanıyor kenarı
Sana derim Küçük Ali öreni
Sana inip konan beyler nic''oldu
Sabahaca kandilleri yanardı
Soytarılar fırıl fırıl dönerdi
Ha deyince beş yüz atlı binerdi
Sana inip konan beyler nic''oldu
Mıstık Paşa gitmiş odası yaslı
Hatunları vardı hep turna sesli
Toptop zülüflü de İstanbul fesli
Usul boylu hatunların nic''oldu
Saçı altın bağlı fesler sırmalı
Lahuri şal giymiş gümüş düğmeli
Gözleri kudretten siyah sürmeli
Mor belikli güzellerin nic''oldu
Derviş Paşa yaktı yıktı illeri
Soldu bütün yurdumuzun gülleri
Karalar giydik de attık alları
Altınızın geçmek akça tunc''oldu
Ağlayı ağlayı Dadal''ım söyler
Vefasız dünyayı şu insan n''eyler
Bir yiğidi bir kötüye kul eyler
Şimd''en geri yaşaması güç oldu