Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehmet Eyüp Yardımcı

Mehmet Eyüp Yardımcı

Yazar

Çok noktalı derbi

Milli ara sonrası tekrar kendi sınırlarımıza döndük ve Süper Lig''e Sadri Alışık selamı çaktık.

Bilmiyoruz bu haftasonu hafif ağlamaklı gözlerle tıpkı Sadri Baba''nın hakime baktığı gibi hakeme bakıp "Bu da mı gol değil!" soracakmıyız,  ya da VAR''ın varlığındaki yokluğunda kaybolup gidecekmiyiz…

Süper Lig''in 8. Haftasında 356 (356 karşılaşma 133 Fenerbahçe Galibiyeti - 96 Beraberlik - 127 Beşiktaş Galibiyeti - 493 Gol Fenerbahçe - 453 Gol Beşiktaş)  kere karşılaşmış iki ezeli ama ebedi dost kulüp takımları karşılaşacaklar ve bu derbininde çok noktalı uçları olacak; "Yıldız futbolcular", "Taraftar", "Gol", "Hakem", "Teknik Direktör" gibi…

Yıldız futbolcu oyunun tadı ve tuzudur açıkçası top onu arar ve tanır, ona ihtiyacı vardır. Top dediğin meret ayağının üzerinde yaylanarak dinlenir ve parlar, onunla konuşturur. Milimetrik paslar, eşsiz çalımlar... O  oynadığı zaman sanki takım on iki kişidir, bir de taraftar al sana on üç kişilik mükemmel bir ordu.

Ordunun en itici gücü olan taraftar ise Pazar günü yine  stadyumun yolunu tutacak ama bu sefer bir yanı eksik olarak. Malum alınan karar gereği serbest bırakılan deplasman yasağı hortladı. Halbuki sevdanın her iki tarafında farklı renkler ve arma peşinde koşanların ortak tek bir derdi var o da futbol. Onun dışında bir sorun yok.

Bırakın bu işleri futbol renklerine kavuşsun ve ortalık bayram yerine dönsün. Bugün yasak koyduğunuz insanların karşısına yarın "yayımcı kuruluş" "lisanslı ürün" ve birçok para kaynağı için çıkacaksınız.

Gol ise şüphesiz futbolun orgazmıdır.

Atılan golün bazen içinde barındırdığı tüm artistik vuruşların hiçbir önemi yoktur. Yıldız ve sıradan bir futbolcunun sırtına çarpıp ağlarla buluşmuş olması bile yeter.

Yeterki adı gol olsun!

Takımın galibiyetini belgeleyen gol olarak haneye yazılması yeterlidir.

Sonrası ise belli, belirsiz bir coşku içinde herkesin gırtlağından hep "Goooooool!" olarak çıkar.

Hakemlere gelince, bakın işte onların işleri çok ama çok acayip…

Onunla ilgili sahada beklenen tek şey hiçbir muhalefete imkân vermeden dikta rejimini sahada sürdürmesidir. Ağzındaki taşıdığı düdüğüyle kader rüzgârları üfleyerek, golleri kabul ya da iptal etmesi bu dikta rejiminin uzantılarıdır.

Birde ona yardım eden ama karar vermeyen yan hakemler var, han işu oyuna dışarıdan bakanlar. Tabi son zamanların en tartışılan birimi VAR''ıda unutmamak lazım…

Pazar günü oynanacak olan maçın asıl kaderini belirleyecek olan futbolun en uç noktası teknik direktörlere gelince…

Jorge Jesus ve Valerien İsmael.

Fenerbahçe uzun yıllar ardından bir teknik direktör takımı haline geldi. Jorge Jesus kadrosundaki her oyuncuyu, her an oyuna girecek şekilde hazır tutuyor ve oyuna dahil olan oyuncularda buna varlıklarıyla katkı yapıyorlar yani o tarafta sırıtan bir şey yok ama Beşiktaş cephesinde ise burası biraz acayip durumlarda. Valerien İsmael yaptığı oyuncu tercihlerinden çokta verim alan ir teknik direktör değil. Genelde oyun garabet bir hâl alıyor. Bunun tek sorumlusu kendisi çünkü oynatmak istediği sistem ve transfer edilen futbolcuların hepsinin altında kendi kabul imzası var yani öyle işi ucuzdan götürüp sahada elinden geleni yapmaya çalışan  futbolcuya fatura kesemezsin. Bunu yaptığın zaman derler ki; paşam bu oyun şeklini, bu oyuncuları tercih ederken ne düşündün? Düşündüğünü yapacağına inandığın futbolcuları doğru tercihlerle seçtin mi?

İki teknik direktör ve aynı mantık ile oynamaya çalışılan sistem "ön alanda baskı"

Buradaki tek ayrıntı takımların ön alandaki baskı sisteminde, defans hattı ve onların önlerindeki oynayan ve oyunun tüm kaderini ayaklarıyla çizecek olan orta saha oyuncularının varlığı. Valerien İsmael İstanbulspor maçında olduğu gibi şapkadan tavşan çıkarmaya çalışarak iş yükünü Berkay''ın omuzlarına yıkmaya başka bir senaryo ile Fenerbahçe karşısında yaparsa, Fenerbahçe''nin bulacağı erken gol tribünlerin gardını düşürür ve sonra yaşanacak her şey kulübeye yansır…

Valerien İsmael maç gününe kadar antremanlarda var olan sistem üzerine çalıştığı kadar daha da önem vermesi gereken şey futbolcularını mental olarak bu maça hazırlamak olmalıdır. Kafasında sadece maçı düşünen ve o maça odaklanmış, kazanacağına inanmış bir futbolcu grubunun yapamayacağı şey yoktur.

O futbolcular sahada en az iki kişilik oynar ve doğal olarak bunu gören ve itici güç görevini layıkıyla yapan bir taraftar gerçeğinide eklersek her şey Beşiktaş lehine işler, o kara bulutlar dağılır ve güzel güneşli günlere merhaba denir…

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları