Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehlika Figen Yazar

Mehlika Figen Yazar

Sonsuz Bilinç

Bir kitap okudum hayatım değişti

Bir işi, bir eşi ve bir de çocuğu olan ayrıca toplumda birçok insanın istediği gibi bir yaşantının içinde hayatımı sürdürmeye çalışan bir kadın olarak içimde yaşadığım boşluk duygusu ile "daha fazlası olmalı" inancı beni inanılmaz noktalara götürdü diyebilirim. Bu öykü benim gerçek başarı hikâyemdir. 

Hayat benim için anlamsız gibiydi. Özellikle ailemden kaybettiğim ölüm acıları beni karanlığın içine doğru daha da sürüklemeye başlamıştı. Her günün birbirine benzemesi ve geçip gitmesi daha da çok karamsar olmamı sağlamış, hatta sonunda depresyona bile girmeme neden olmuştu.

Tam olarak ne istediğimi bilemesem de aslında yaşadığım bu hayatın ötesinde daha fazlası olmalı inancı, umudumu canlı tutmaya yeterli tutuyordu aslında. Ancak nereden başlayacağımı ya da ne yapacağımı hiç bilmiyordum.

Bir gün kitapçıdan ilgimi çeken bir kitap satın aldım ve okumaya başladım. Arkasından benzer kitaplar satın almaya başladım ve nihayetinde kendimi kişisel gelişim kitapları okurken buldum. Hatta okuduğum kitapların ardı arkası kesilmemeye başladı. "Kuantum çekim yasası, olumlu düşünme, kişisel gelişim… gibi terimler ve kavramlar, bilgi edindikçe bir anda zihnimin içinde dolaşmaya başladılar. Artık yavaş yavaş inanç kalıplarımı değiştirmeye başlamamla birlikte bir yandan da ailemin onlara göre benim bu kadar hırslı oluşumu garipsemelerini hiç umursamayarak araştırmalarıma devam ettim.

İşte tam bu noktada her şey 2012 yılında elime aldığım bir kitapla başladı. Kitabın adı "Silva Zihin Kontrolü Teknikleri". Kitapta anlatılanlar olağan üstü deneyimlerdi.  

Bu kitapta insan beyninin titreşim seviyelerine göre neler başarabileceği anlatılıyordu. Her ne kadar bana inanılmaz gelse de büyük bir istekle İstanbul'da yapıldığını öğrendiğim bu eğitime gitmeye karar verdim. Eşimin tüm karşı çıkmalarına rağmen İstanbul'a bu eğitime gittim. İki gün süren eğitimin aslında eğitimden çok oto-hipnoz şeklinde kodlamalardan oluştuğunu fark ettim.

Zihnimi nasıl aktif kullanacağımı, hislerimin ne kadar geliştirdiğini, bu tekniklerin hayatımı ne kadar çok kolaylaştırdığını ve en önemlisi de iki gün boyunca yoğun zihin egzersiziyle birlikte ani bir şekilde zihnimde oluşan aydınlanma, benim ne kadar doğru bir karar verdiğimin kanıtı olmuştu.

Bir yıl boyunca bu seminerlere tekrar tekrar gittim. Her gittiğimde içimde farklı şekilde oluşan mutluluk ve neşe tüm bedenimi sarıyor kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyordum. Ailemin bu ilginç tutkumu garipsemesi ve hatta çevremde bazı arkadaşlarıma anlattığımda inanmayarak bana bakmaları çok da umurumda olmadı aslında. Hayat bana yeniden göz kırpmaya başlamıştı. Rutinlikten ve monotonluktan çıkmış artık düşüncelerimi kontrol etmeye, yüksek bilincime daha da yakın olmanın üzerimde yarattığı mutluluğu özümsemeye çalışıyordum. En önemlisi de umut ışığımın capcanlı parlamaya başlamasıydı. 

Bir gün "gelecekte bu eğitimlerle ben nereye doğru gideceğim" sorusu şekillendi zihnimde. Aldığım zihin tekniklerinden birisi de yüksek bilincimize istediğimiz soruyu sorarak üç gün içinde cevabını alabildiğimizdi. Ben de kafama takılan bu soruyu sordum ve yüksek bilincimden niyet ettim. Sorduğum soru "ileride ben ne yapmalıyım ki hayatımın en doruk noktasını yaşayabileyim" şeklindeydi. Cevap o gece rüyama geldi. 

Bulunduğum mahalde bir kırtasiye dükkânı açtığımı ve içinde kutu kutu kurşun kalem olduğunu gördüm. İlk başta hiçbir anlam veremedim. Ertesi gün kalktım ve yine meditasyon yaparak iç sesime sordum. Bana şöyle bir cevap geldi o kalemler senin yazarlığını temsil ediyor şeklindeydi. Bu cevaba da o zamanlar bir anlam veremedim.

"Nasıl yazarlık olabilir ki. Bu saatten sonra yazar olmak çok zor" dedim kendi kendime. Bu rüyayı unuttum ve aradan 8 ay geçti. Amerika'da revize edilmiş ve yenilerinin eklendiğini öğrendiğim zihin tekniklerini hayatıma katmak için hemen yollara koyuldum.

Evet, çok ilginç deneyimler yaşadım. En güzeli de kaynak enerjimizle tanışmamız oldu ve ayrıca kaynak enerjimize hayatımızın misyonunu sorma fırsatı yakalamamdı. "Bu fırsat kimsenin eline geçmez" dedim kendi kendime ve büyük bir coşku ve heyecanla alfa seviyesine girdim ve kaynak enerjimize bu dünyaya geliş nedenimi sordum. Gelen yanıt beni daha da şaşırttı "Yazarlık". Yine inanamadım. Üstelik aylar önce gördüğüm rüyamı da çoktan unutmuştum. Ancak bu kadar net bir şekilde gelen bilgi kafamın bir köşesinde kayıtlı kalmıştı. 

Eğitim sonrası iş yerinden bir arkadaşımla yaşadığım deneyimlerimi paylaşmaya başladım. Her anlatışımda ve sezgilerimin daha da ilerlemesine büyük bir şaşkınlıkla dinleyen arkadaşım, bana bir gün "gerçekten istersen yazabilirsin" dedi.

Aslında engelleri kafamda yarattığımın o zamanlar hiç farkında değildim. Sadece kalıplaşmış düşüncelerimden özgürleşemiyordum. Kendimi kitap yazmaya layık göremiyordum. Hâlbuki bu eğitime gittikten sonra son sınıfta olduğum üniversiteyi bile iyi bir notla bitirmiştim. Şimdiye kadar içimde oluşmuş sis tabakasını yok etmiş ve üstüne bir de yeteneklerimi göstermeye başlamış bu mucizevi kişisel gelişim sürecim, yine de kendime olan güvensizliğim nedeniyle yeteneğimi göstermeme yeterli gelmiyordu.

2013 yılının içindeydik. Aylardan Kasım. Bir gün yine bir rüya gördüm. Gördüğüm rüyadan çok etkilendim ve evet romanımın konusu bu olmalı dedim.  Ancak hala nasıl yazacağımı bilemiyordum. Hemen internetten yazı yazma teknikleri ile ilgili kitaplar almaya başladım. Bu kitaplardan çıkardığım sonuç daha da ilginç oldu. Anladığım kadarıyla yazı yazmak eğitimden çok yeteneğin konuştuğuydu ve aslında herkesin kitap yazabilecek kapasitede olduğuydu. Bu bilgiler benim yıllardır haksızlık yaptığım kendime, ilk inanç tohumlarımın ekilmesine neden oldu ve o zaman başladım yazmaya.

Evdekiler yine şaşkınlık içinde beni izlediler. Hala ne yapmaya çalıştığıma bir anlam veremeseler de sadece izlemekle yetindiler. O süreçte işten eve evden işe gitmenin dışında kendimi tamamen kitap yazmaya adadım. Zaman benim için çok değerliydi. Sonra şunu fark ettim. Bir kere başlayınca yazmaya, gerisi geliyor. O olay örgüsü sanki zihnimde akıp sayfalara giriyordu.

Yazma sürecimin bana yaşattığı heyecan tüm bedenimi sarıyordu. O kadar ki sanki o kişi ben oluyordum ve tüm duyguları bire bir yaşıyordum. İçeriğini yine inandığım ve bildiğim bir konuda yazıyordum. Başarı hikayesi. Roman kahramanlarım benim içimden canlanmış, sanki vücut bulup birlikte romanın içindeki hayatı yaşamaya başlamıştık. Yazmanın bana verdiği tatmin duygusu, mutluluğuma mutluluk katmıştı. Sanki yeniden doğmuştum ve kendimi hiç bu kadar iyi hissetmiyordum. Bir gün bu dünyadan ayrıldığımda arkamdan bırakabileceğim ölümsüz bir eserim olmuştu.  Kendimi ilk defa işe yarar hissettim. Romanımı birçok okuyucu okuyacak ve yazılarım onlara bir şekilde güzel bir tat bırakacak ve belki de ışık tutacaktı.

Sonunda Mart 2013 tarihinde romanım bitti. Bu süreçte hala emin olamadığım şeyler vardı. Editörlük. Cümle düşüklüğü olmuş mudur. Tasviri tam eksik midir? şeklindeki kuruntularım. Tam o sırada yeni tanıştığım yaşam koçu arkadaşım sayesinde ileride çok yakın bir dostum olacak bir araştırmacı bir yazar ile tanıştım. Bana yayınevi konusunda çok yardımcı oldu. Romanım Haziran 2014 tarihinde Türkiye genelinde piyasada yayınlanmaya başlandı.

İçimde oluşan mutluluğu tarif etmem imkânsızdı. Heyecan tüm bedenimi sarmış, sanki küçük bir çocuk gibi içimi sevinçle kaplatmıştı. Artık tescillenmiş bir romanım olmuştu. Çevremde yaşattığım şaşkınlıklara aldırış etmeden bu sevincimin tadını çıkarttım.

Bu kadarını ailem dâhil hiç kimse beklemiyordu. Aslında ben bile beklemiyordum. Sonunda piyasada bir kitabım vardı. Adresime geldiğinde ve elime aldığımda ilk başta çok garipsedim. Sanki kitapçıdan aldığım diğer kitaplardan birisiymiş duygusu yaratmıştı içimde. Zamanla kitabımın bana "Evet ben senin karşında duran bir mucizenim, bak gördün mü istersen hayatta her şeyi başarabilirsin" şeklinde fısıldadığını duyar gibi olmuştum. Benim çocuğumdu o. Onu hiç yoktan dünyaya getirmiştim.

İlk reklamımı facebookta yaptım. Yakın çevremden tebrikler yağdı. Kendi çapımda kitabımın reklamını yapmaya başladım. Bu arada kitabımı satın alan yakın dostlarımın da geri dönüşleri olmaya başladı. Hepsinin romanımı olağan üstü bir şekilde beğenmiş olması benim daha da çok şaşırmama neden olmuştu. Evet, güzel bir roman yazmak için en ince detayları düşünmüştüm ancak bu kadarını gerçekten beklemiyordum. Zamanla romanımı okuyanların sayısı arttı ve yaşları farklı olan tüm okuyucularımdan tam not almaya devam ettim.

Sonraları ilginç bir detay daha öğrendim. Ünlü "Martı" romanının yazarı Richard Bach'ta bir Silva Metodu mezunuymuş ve Türkiye'de Silva Metodu mezunu olarak ilk roman yazan kişi de ben olmuşum. Böyle bir ilke imza atmak da beni ayrıca mutlu etmişti.

Bir yazarın en büyük hayali yazdıklarının okuyucuları tarafından beğenilmesidir. Galiba bunu bu süreçte başardım diye düşünüyorum. Romanımın yayınlanmasından bu yana bana telefonla ve internet aracılığıyla geri dönüş yapan tüm okuyucularımın sevgilerini, coşkularını ve kitabımdan üzerlerine sinen olumlu enerjilerini hissettikçe içimde büyüyen mutluluk kocaman oldu. Evet, bu hikâye benim başarı hikayemdir. Herkese ilham olmasını dilerim. Hayatımda beni bu noktaya getiren tüm olumlu ve olumsuz deneyimlerimi sevgiyle kabul ediyorum. Eğer biri dahi olmasa ben bu noktaya asla gelemezdim. Artık geri dönüşü olmayan bir yoldayım ve yaşadığım deneyimlerimi ve bilgilerimi insanlara ışık tutmak için yazmaya devam ediyorum.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları