Başakşehir'in Şampiyonlar Ligi'ne gitmesi ardından satılacağı konuşuluyor (gerçi mevcut ekonomik şartlarda, borç hanelerindeki rakamların bolluğunda çoktan şampiyonluklar yaşamış, futbolumuzun anlamlı tarihlerine isimlerini yazdırmış olan kulüplerimizinde, satılacağı hatta mevcut yöneticileri tarafından satılırsa, satılsın denildiği aşikâr ortada dururken, bu mevzuyu konuşmak ne kadar geçerli akçedir bilinmez.)
Bu olması istenilen düşünceleri bir kenara bırakıp gerçeklere baktığımızda son dört sezonda gördüğümüz şudur;
Başakşehir 275,
Beşiktaş 269,
Galatasaray 260,
Fenerbahçe 232,
Trabzonspor 231 puan toplamış.
Kuruluşundan bu yana devamlı UEFA kupalarına katılmış kasasına yıllık 12-13 milyon Euro girmiş.
Son 5 yılda Cengiz Ünder'den 15, Da Costa'dan 5, Badji'den 3, Enver Cenk Şahin'den 2, Soner'den 2 milyon eurolut transfer satışından gelir elde etmiş. "Beşiktaş Kulübü bu gelirlerden daha fazlasını elde ederken, borcu her geçen gün daha da çok artmış, artan borca karşılık gelirlerin hepsine temlik konmuş, her şey bir kenara bu kadar borca karşılık Beşiktaş yönetimine talip olmuş kişilere geldiklerinden bu yana neredeyse beş ayı pandemi süreciyle geçmiş iken hadi bakalım! Madem ki Güçlü başkansın öde borçları denilmiş ki bunu söyleyenlerde maalesef tüm borçların bu oranlara gelmesine sebeb olmuş kişiler. Fenerbahçe'de Ali Koç gibi bir isim ve arkasında tüm iş varlığı var iken halen kendine gelemediğini, Galatasaray'da işlerin kötüye gittiği ortada…"
Borcu olmayan kulüp olarak adını yazdırmış.
FIFA ve UEFA'da şikayet dosyası yok.
Bu sezon Avrupa kupalarında 25 puanın 11 puanını toplamış ve bu puanlarla ülke puanlarında çekiştiğimiz Avusturya'yı geçmemiz sağlandı.
Beşiktaş ile birlikte ülke puanına en çok katkı yapan kulüp.
Bazı futbolseverler, Başakşehir için arkasında devlet var kardeşim! Diyecekler ama unutmayın, bugüne kadar yanlış yönetilen, vergi borçlarını ödemeyen adı büyük kulüplerimizin arkasında da hep devlet vardı. Hangi büyük kulübümüzün devlete işi düştü de geri çevrildi? O zaman büyük kulüplerimizin arkasında Uganda Devleti'mi vardı? Hayır tabiki Türkiye Cumhuriyeti Devleti vardı.
Bugüne kadar hangi büyük kulübümüz siyaset, TFF, MHK tarafından kollanmadı ki?
Hangi kulübümüzün derin yapısı şampiyonluklara imza atmadı ki?
Anadolu kulüpleri diyerek ötelediğimiz kulüplerin hakları yenilirken, büyük kulüpler maddi ve manevi beslenirken sesi çıkmayanların bugün sesini çıkarmaya hakları yoktur. Avrupa arenasında hiçbir şey yapmayan, kendi kulüplerini yönetemeyen ve hatalarının ulu orta konuşulmasından rahatsız olup, hedef saptırmak adına bu "Sessiz ve Sakin Şampiyonluğa" laf atmaya çalışanların kusura bakmasınlar ama konuşmaya hakları yok.
Futbolumuzun bu son sezonundaki ortaya konulan performansa bakarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; büyük kulüplerimiz idari ve mali anlamda sınıfta kalmışlardır ve genel kurul toplantılarında kesinlikle ibra edilmeyi hak etmiyorlar. Bu kulüplerimizin, bu hallere gelmesinde kimler sorumlu ise mutlaka hak ettikleri cezayı almalıdırlar.
Son söz futbolseverlere, Başakşehir ve şampiyonluğu ile ilgili söylenecek tüm olumsuz ifadelere takılmayın, herkes öncelikle camialarında genel kurul üyesi olanlar, bugüne kadar kötü gidişatta şahıslarına düşen hatalardan ders çıkarsınlar ve kulüplerinin daha iyi, sistemli bir şekilde yönetilmesi için bundan sonrasında gereğini yapmaya gayret etsinler.
Siyaset ve spor ilişkisini ortadan kaldırabilmek için öncelikle kendi ayakları üzerinde durabilen kulüpler oluşturmalıyız, bu kulüplerin camia ve yönetim zihniyetleri değiştiği andan itibaren bu gerçekleşir yoksa aynı düzen süreklilik halinde devam eder.
Bu çok önemli karara futbolseverler, kulüp üyeleri verecekler. Bu süreç böyle devam etsin denilirse, kulüplerimizin borçlarındaki haneler devamlı arma ve renk aşıklarını rahatsız edecek, kaygılandıracak hanelerde çıkışlar göstermeye devam edecektir.
Karar sizin hanımefendiler, beyefendiler…
