Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
A.Öner PEHLİVANOĞLU

A.Öner PEHLİVANOĞLU

BAKIŞ

Bakmak ve Görmek

"Göz odur ki dağın arkasını göre,

akıl odur ki başa geleceği bile,

er odur ki alçaktan dura,

yüksekten bakan göz değil"

Türk Atasözü,

Değerli okuyucular merhaba,

Sizlerle bu gün, bakmak, görsel algı ve görmek kavramlarını tartışmak  istiyorum.

Algı;  duyu organımızın aldığı bilgilerin beyinde işlenmesi ile ulaşılan sonuç. Böylece duyu organlarımız aracılığıyla bize ulaşan uyarılarla çevremizi anlamamız mümkün olur. Duyu organlarımız dış dünya ile aramızdaki fiziksel bağlantıyı sağlar.

Görsel algı bakmak ile başlar. Görsel algı, gözlerimize ulaşan ışığı görme ve algılayabilme kabiliyetidir. Bakmak  gözü, bakışı bir kişiye, bir objeye, bir şeye, yöneltmek olarak tanımlanabilir. Görsel algı, gözün objeden yansıyan ışığı algılamasıdır. Bakmak çaba gerektirmez ama görmek, bakmanın ötesinde bir süreci tanımlar, bu süreç düşünme ve muhakeme sürecidir. Görüleni algılamak için bakmak yetmez, her koşulda "görmek" gerekir. Baktığından bir şey algılamayan, göremez. Ne yazık ki bir çok insan baktığını göremez. Görememek "körlüktür!".

Görmenin ilk adımı  bakmaktır. Bakmak için göz yeterli gibi gözükse de, görmek için göz yeterli değildir. Bakan gözdür, gören beyindir. Beyin, tüm organlar ile birlikte, 'birey'dir, "kişi'dir." Beynin görme işlevi, algı, duyu ve bilincin etkisiyle biçimlenir.

Görme, bilincin etkisiyle başlar, görülenin anlam bulacak şekilde tanımlanması ise duyunun etkisiyle biçimlenir. Bakmak bir göz hareketi, görmek ise beyinsel faaliyeti gerektirir. Görmek için gözlerimiz sadece bir araçtır, görmenin gerçekleştiği yer beyindir, burada göz sadece bakma işlemini yapma aracıdır.

Bakmak ve görmek farklı eylemlerdir, bu nedenle, "göz bakar ama beyin görür".

"Bakmakla görmek arasındaki fark nedir?" sorusuna; Göz bakar beyin görür ifadesi, bakmak ile görmek arasındaki farkı ve ilişkiyi tanımlar. Görmek için bakmak gerekir, bakan kişi detayı fark etmeye başladığında görme başlar. Bakmak için gözün açık olması, görmek için beynin aydınlık olması gerekir. Bakan kişi sorgularsa tanır, görür ve yorumlar.

gormek.jpg

Görmek anlayabilmeyi gerektirir.

Kiminin bunalım gördüğü yerde, kimi ışık görür. Olay aynıdır oysa. Aradaki fark, bakışın farkıdır, görmenin değil. Bakmaya iki göz yeter de, görmeye beyin gerekir.

Bakmak gözün işi gibi tanımlansa da fizyolojik olarak, görmek için bilincin desteğine ihtiyaç duyar beyin.

Öğrenme görme ile başlar. Öncelikle, görmeyi öğrenmek gerektir.

Aldıkları eğitim ile beyinleri karartılmış, görmesi engellenmiş, köreltilmiş bireyler gerçeği algılayamazlar. Gerçeği algılayamayan bireyler sorgulayamazlar.

Özetle;

Bakmak yüzeyseldir, görmek derinliği ifade eder.

Bakmak sadece gözle olur. Görme beyinde oluşur.

Görmek, beyin, akıl ve gözün devreye girmesiyle gerçekleşir.

Bakmak bir göz hareketi, görmek bir beynin faaliyetidir.

Bakışta geçicilik, görüşte seçicilik vardır.

Bakmak tanımakla, görmek anlayıp kavramakla sonuçlanır.

Bakınca yalnız seyrederiz, görünce bir hükme varırız.

Bakmanın üst seviyesi tanımak, görmenin ki ise yaşamaktır.

Bakan kişi anlatır, gören kişi sorgular ve yorumlar.

Düşün dünyasında gözün göremediğini beyin  görür.

Bakınca kenardan tutarız, görünce sarılırız.

Bakınca tanırız, görünce severiz.

Baktığını göremeyen bireylerin özgür olması beklenemez.

Baktığını göremeyen bireylerin oluşturduğu uluslarlar esareti yaşarlar.

Görmesini bilen bireylerin oluşturduğu topluluklar, özgür, demokrat, başarılı ve mutlu olurlar.

Esenlik dileklerimle.

korluk.jpg

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları