Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Fatih Ergin

Fatih Ergin

Yazar

​​​​​​​Apo, HDP'nin başına mı getirilecek?

Tekrarlanan İstanbul seçiminden geriye, uzun süre konuşulacak ve uzun yıllar geçse de unutulmayacak çok şey kaldı. Ama bunların en önemlisi, seçime günler kala, bölücübaşı Öcalan'a HDP'ye yönelik yaptırılan tarafsızlık çağrısıdır. Öyle ki sıradan bir olay değil bu. Evet, teröristbaşının daha önce de mesajları kamuoyuna aktarılıyordu. Ama o zaman çözüm süreci vardı ve Öcalan da çözüm sürecinde bir "aktör" haline getirilmişti. Peki Öcalan'ın, YSK'nın İstanbul seçiminin yenilenmesi kararını verdiği 6 Mayıs tarihinde, çözüm sürecinden sonra ilk kez mesaj vermesiyle başlayan ve 23 Haziran'a günler kala seçime müdahale ettirilmesine kadar varan mesajları ne anlam taşıyor?

Söz konusu mesajların içeriğine ve İstanbul seçimine yönelik anlamına, ikinci İstanbul seçimi boyunca yazdığım yazılarımda değinmiştim. Mesela 10 Haziran 2019 tarihli "Mitili İmralı'ya attılar!" başlıklı yazımda şunları ifade etmiştim; "Mitili İmralı'ya attılar, çünkü 31 Mart'ta MHP'nin AKP'ye İstanbul'u kazandıracak bir katkı sağlamadığını ve sağlayamayacağını gördüler. Onun için Öcalan'ı yeniden bir 'aktör' haline getirmeye çalışarak, hem HDP oylarına göz kırpıyor hem de ikinci çözüm sürecinin yolunu yapıyorlar. Bahçeli de cevaz vermiş ki, ne Öcalan'ın mesajlarının okutulmasına ne de Yıldırım'ın 'Kürdistan' çıkışına ses ediyor. Ne garip! Yakında kuvvetle ihtimal EOKA'cı, ENOSİS'ci bile ilan edebilecekleri Ekrem İmamoğlu'na karşı, Türkiye'yi bölerek sözde Kürdistan'ı kurmak isteyen Öcalan ile aynı safta mücadele! On sekiz günlük başkanlığı sırasında Büyükşehir Belediyesi'nin tabelasına T.C. ibaresini geri getiren Ekrem İmamoğlu millî varlığımıza tehdit ve o kazanırsa İstanbul HDP'nin eline geçecek ama HDP'lilerin uğruna ölüm orucu tuttukları Öcalan tehdit değil! İşte bekamızın çiğnenmemesi için yeni formül! Beka beka olalı, böyle zulüm görmedi. Yakındır, 'Öcalan yerli ve millî bir teröristtir' bile diyebilirler!"

O yazımda bahsettiğim husus, seçime günler kala alenen ortaya çıktı. Cumhur İttifakı, HDP oylarına göz kırptı ve Öcalan'a tarafsızlık çağrısı yaptırarak, HDP'ye oy verenlerin sandığa gitmemesini hedefledi. Aslında bölücübaşının çağrısı, "Sandığa giderseniz de, Cumhur İttifakı'nı destekleyin" anlamı da taşıyordu. Mesajın bir diğer gösterdiği ise, Öcalan'ın çözüm sürecindekinden farklı olarak, bu sefer bir "siyasi aktör" yapılma gayesidir. AKP'li Ömer Çelik ise, MYK toplantısı sonrasında, Öcalan'ın söz konusu mektubundan iktidarın haberi olmadığı mealinde açıklamalar yaptı. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun PKK ile gizli sözleşme yaptığını öğrenebilen AKP iktidarı, Öcalan'ın mektubundan ve içeriğinden mi habersizdi? Oysa, 18 Haziran'da avukatlarına teslim edilen "seçimi boykot" çağrısı içeren mektup, ne hikmetse Öcalan'ın avukatları tarafından kamuoyuna açıklanmamış ve avukat olmayan ve kamuoyunun adını ilk defa duyduğu Doç. Dr. Ali Kemal Özcan'ın Öcalan ile görüşmesi sonrası mektup devletin ajansı tarafından servis edilmişti. Özcan görüşmesini, "devlet uygun gördü, görüşme gerçekleşti" diyerek vazifesinin gerekçesini açıklamıştı.

Öcalan'ın 6 Mayıs'taki ilk mesajını yorumlarken, önümüzdeki süreçte mesajlarının kamuoyuna aktarılmaya devam edileceğini ve bunun 23 Haziran seçimiyle sınırlı kalmayacağını belirtmiştim. Halen aynı noktadayım. Küresel güçlerin saha düzenlemesi ile iktidara gelen AKP, iktidarda kalabilmek için de yine küresel odaklara mahkûm. AKP iktidarının Fırat'ın doğusundaki terör koridoruna operasyon yapmaktan vazgeçip ABD'nin güvenli bölge planına entegre olması, ikinci çözüm sürecini de 'mecbur' kılıyor. Bu noktaya, önümüzdeki günlerde daha geniş değinmeye devam edeceğiz.

Teröristbaşının siyasi aktör haline getirilmeye çalışıldığının en önemli kanıtlarından biri de, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tarafsızlık çağrısı için yaptığı yorum oldu. Cumhuriyet'in kuruluş misyonu olan Türk milliyetçiliğini temsil iddiasındaki bir partinin genel başkanı, önce Siyasal İslamcılara tek adam sistemini tedarik etti, şimdi de bir teröristin siyasi unsur haline gelmesinin normalleştirilmesi projesinde rol alıyor. Erdoğan da Öcalan'ın çağrısını makul karşıladı ama AKP açısından bu bir ilk değil. Cumhur İttifakı'nın 31 Mart seçimlerinde kampanya temasını 'beka' olarak oluşturan Devlet Bahçeli idi. Aynı Bahçeli, terör örgütünün elebaşını bir siyasi muhatap olarak gördü ve Kürt kökenli vatandaşları teröristbaşına itaat etmeye çağırdı. "Öcalan, Kürtleri temsil etmiyor" söylemine, bundan daha büyük bir darbe yapılamazdı! Çünkü Cumhur İttifakı, bu hareketi ile teröristbaşını Kürt kökenli vatandaşların temsilci kabul etti. Zaten çeliştikleri beka söylemini, böylece kendileri çöpe atmış oldu. FETÖ'cülüğü tescilli isimleri üst düzey devlet kadrolarına taşımaya devam etmek, FETÖ'nün siyasi ayağı için verilen önergeleri reddetmek, teröristbaşı Öcalan ile HDP'ye oy verenler arasında illiyet bağı kurmak ve bundan medet ummak, hangi beka için? FETÖ ve PKK elebaşısı, bekamıza güvence mi? "Yakındır, 'Öcalan yerli ve milli bir teröristtir' bile diyebilirler!" demiştim. Yakındır, 'fiili duruma hukuki boyut' kazandırmak için Apo'nun HDP'nin başına getirilmesi de önerilebilir...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları