Müslümanlık ince sanattır buyurmuştu, hayatıma etki eden çok değerli bir büyüğüm.

Belki de bugün Müslümanlığı tam olarak idrak edemeyişimizin nedeni, bu ince sanatı ıskalamamızdır.

İnsanın karakteri çocukluktan itibaren şekillenir, bu şekillenmeye en büyük etken şüphesiz anne ve babadır.

Bizim evde çocukluğumuzdan, annem Hakka göçene kadar süregelen bir etkinlik vardı o da her güne sabah ezanıyla başlamak.

Ne zaman sabah ezanı okunsa anacığım kalkar abdestini alır ve yaz, kış fark etmeksizin pencere açardı.

Günün bereketi haneyi doldursun diye...

Çocukluk dönemi önemlidir, bugün birçok dizide psikolog odasında uzanıp, sorunun temel sebebini bulmak adına o dönemlere gitmenin nedenide budur.

Annelerin ve babaların çocuklarının karakter yolculuğunda temel harcı atmaları bu dönemden başlar.

Temeli sağlam bina kolay, kolay yıkılmaz.

Güne ezanla başlamanın önemi müzikle aynı noktada ilerler.

Her vakit ezanı farklı bir makamda okunur çünkü bunun sebebi her vakte insanları farklı hazırlamaktır.

Sabah ezanı Saba makamında okunur secaat, cesaret, kuvvet, rahatlık ve huzur versin diye.

Öğle ezanı Rast makamında şifa, neşe, iç huzur versin adına.

İkindi ezanı Hicaz makamıdır alçak gönüllülük verir.

Akşam ezanı Segah makamında beyin nöronların etkiler.

Yatsı ezanı Uşşak makamı gülme, kuvvet ve sevinç verir.

Her vakit namazına insanlar farklı hazırlanır vesselam. Malum insan evladı gün içinde türlü haller içindedir.

Osmanlı Türkleri döneminde şifahanelerde müziğin öne çıkışı, tedavide kullanılmasında temel sebeb budur.

Müzik ruhun gıdasıdır sözü buradan gelir.

İnsanlar gün içinde koşuşturma yaparken, gıda tedariki seçerken bu işlere önem vermeleri çünkü yanlış tedavi insanı farklı noktalara taşır.

Bugün kalabalık ve keşmekeş büyük kent yaşamlarında, bir bataklığın dibine doğru ilerlerken, insani değerlerden hızlıca uzaklaşırken yanlış tedavinin önemine dikkat etmeliyiz.

İyi insan, iyi bir toplum demektir.

İyi bir toplumda kuvvetli ülke...