Bol acı, arabesk hadi biraz da fantezi ama damarlarda akan kanda isyan ve tüm bunlara sıvama niteliğinde tapılası şarkılar.
Tahta masalara kazınmış, içi boş kalplere imza atmaya hazır sevdalı kalplerin, mühürlenmiş dillerine, ses soluk olmuş namütenahi sanatçılarımızdan Ümit Besen'in kâh "okul yollarında", kâh "nikah masalarında" soluklandığı şarkıları ile kavuşmak hayallerini cebinde saklı tutanlar kadar, bu sevda denilen çileli zaman sürecinde ayrılık ve bu ayrılıklara alışmak gibi prangalara mahkûm olanlarına da soluk olmuş değerli söz yazarı Selami Şahin'in dizelerinde, sevda dolu yüreklere aktardığı şarkıları da vardır hüzünlü abimizin.
Bu şarkılardan bir tanesi "Alışmak sevmekten daha zor geliyor"dur.
Alışmak sanırım bir insana yaptırılan en kötü işkence.
Yokluğa, avunmaya, hayallerle kısıtlı yaşamaya, kapı aralığından ışıkla süzülecek umuda yolculukla dolu bir alışma.
Her sabah onunla uyanıp, yokluğunun zehir gibi kanda dolaşması alışmak.
Beşiktaş'ın futbol serüveni de Süleyman Seba sonrasında böyle işkence dolu "alışma" süresiyle bugünlere geldi.
Bir yanda tartışılmaz arma aşkı var diğer yanda ise bu arma aşkını olabildiğine sömürüp cebini dolduranlar. Hatta doldurmaya devam etmek için türlü ayak oyunları sergileyenler, arkadan konuşup yüzüne makyaj yapıp gülenler, falanlar filanlar, futbol denilen incir çekirdeğinin içini dolduramayanlar.
Futbol, ekonomisiyle, ülkede birçok sanayi dalından daha da ileri gitmiş vaziyette. Bütçeler, harcamalar, ödemeler şöyle bir bakın kaç tane şirketin böyle bütçesi var.
Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve diğerleri bu kulüplerin bütçeleri hangi şirkette var?
Hadi bir soru daha, bu bütçeleri sorgulanma korkusu olmadan harcama yetkisi kaç şirkette var?
Özel sektörde kendi şirketinizi böyle yönetseniz, sizi kapının önüne koyarlar hiç acımadan ama zavallı kulüpler öyle mi!
Sanki kulüpleri yönetenlere birileri Cem Karaca'nın şarkısı sizin için söylenmiş demiş gibi.
Ne diyordu şarkıda Cem Baba (sözlerin belli bölümlerini futbola uyarladım affola);
Bu sofracık efendiler futbolseverin varı yoğu hayatı
Kan ağlayan can çekişen futbolseverin
Bekler sizi efendiler önümüzde titrer durur
Ama sakın çekinmeyin yiyin yutun yiyin yutun şapur şupur...
Yiyin efendiler yiyin, nasıl olsa hesap soran yok, nasıl olsa alıştırdığınız bu düzene karşı koyan yok.
Şimdi Beşiktaş'ın önünde bir kongre var, gelecek adına bir şeyler yapabilme ümidi taşıyan kongre.
Kongre üyelerine İranlı yazar Sadık Hidayet'in Kör Baykuş'undan bir bölümle seslenmek ve yazıma son vermek istiyorum. Sadık Hidayet şu satırları düşüvermiş, Kör Baykuş'ta;
"Lakin tek korkum; yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan."
Yarın çok geç olmadan, elinizdeki demokratik gücünüz olan oyun kuvvetinin farkına varın, kendinizi ve gücünüzü tanıyın, çok ama çok geç olmadan harekete geçin.
