Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mehmet Eyüp Yardımcı

Mehmet Eyüp Yardımcı

Yazar

Ağır salvolar altında

Devlet Konservatuarı'nda müzik eğitimi alırken, futbolun büyüsüne kapılıp, sahalara transfer olmuş Sait Yılmazata (Ankara Demirspor ve Vefa'da futbol oynamıştır) Kafkasyalı, Çerkez bir babanın oğludur ve babası müzik hocasıdır, müzik aşkı babasından geçmiştir kendisine, beş yaşında iken Beyoğlu Tünel'e giderken var olan Kültür Evi'nde piyano resitali verir.

13 yaşında Ankara Devlet Konservatuarı'nı kazanır. Öğretmenine yaptığı şaka konservatuar hayatını yarım bıraktırır ve diğer sevdası futbola döner. (Bilgilerin kaynağı: www.dinyakos.com)

Futbol sahalarımızda top koşturmuş ama aynı zamanda yüksek eğitimini tamamlamış profesör, mühendis ve böyle müzisyen sporcuların varlığındaki zenginlikten, maalesef zaman içerisinde bilinçli bir şekilde fakirleşerek dibe vurduk. Beşiktaş'ta Metin, Ali ve Feyyaz dönemine verilen "Kolej Takım" unvanı geride bıraktığımız en son güzel rüyamızdı bir de saygıdeğer Hıncal Uluç'un millî takımın yurt dışı seyahatinde gözleminden köşe yazısına düşen "Tolunay Kafkas dışında uçakta kitap okuyan bir futbolcu görmedim" notu...

Tabii ki, her futbolcunun yüksek eğitimli olması olası bir konu değil ama en azından menajerlerinin gerisinde kalarak ülke şartlarında, kendisinden daha çok çalışıp, daha çok vergi veren bir işçinin hayal bile edemeyeceği paralara imza atan bu futbolcuların, kişisel gelişimlerini sağlamak adına profesyonelce yaşamaları ve gelecek adına kendilerine öykünen ülke gençlerine örnek olmak yükümlülüğü vardır.

Kısa bir ara verdiğimiz (Avrupa'da yarışmaya çalıştığımız kulüplerin içinde bulunduğu liglerde böyle bir ara yok. Aksine bizlerden daha çok lig ve kupa maçı oynamaktalar yani bu yoğun süreç futbolcuları, kulüpleri, teknik heyetleri daha çok profesyonel yönde çalışmaya teşvik ediyor. Futbolcular kendilerine fizik ve psikolojik olarak daha üst düzeyde tutmaya ve bu yönde yaşamaya devam ediyorlar) nev-i şahsına münhasır "Süper Ligimize" havada uçuşan "Ağır Salvolar" altında geri dönüyoruz.

Lig öncesi araya sıkıştırılmış Ziraat Türkiye Kupası maçlarında, gördük ki, Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe adına değişen bir şey yok.

TFF bence bu kupayı farklı anlamda düzenlemeli. Bu kupaya şampiyon olmuş takımların, belli bir aşamadan sonra katılmasında ortaya çıkan güç dengesizliğine son verilmesi gereklidir.

Kupa, Süper Ligde "Şampiyon" olmamış takımlar ve diğer ligdeki üst sırayı yakalamış takımlar arasında oynanmalı böylece bu takımlarımıza daha çok maddi gelir elde etme hakkı verilmiş olur.

Ziraat Türkiye Kupası'nda BB Erzurumspor, Beşiktaş'ı 3-2 yendi. BB Erzurumspor'u tebrik ederken Abdullah Avcı'nın "Şartlar, sporcu sağlığı açısından uygun değildi" sözü minareye uymayan kılıf gibiydi.

Aynı şartlar altında sadece bir maç değil mevsimin tümünde maç oynayan, onları gelip destekleyenler sanırız "insan değil", "uzaylı"...

Sporcu sağlığına hatta Beşiktaş'a uymayan bir şey var ise o da "Abdullah Avcı"dır.

Yöneticisinden futbolcusuna hatta teknik adamına varıncaya kadar bir cümle futbol adamları, kendi yapmaları gerekli işi doğru yapmayıp, gündemin kendi üzerlerindeki oluşturacağı ağır yükün altından kurtulmak adına, söylemleriyle yaptıkları bu "Ağır Salvolar" maalesef kusura bakmasınlar ama ne kendilerini, ne de ülke futbolunu kurtarıyor.

Futbolseverler, buyrun perde açılıyor varın seyredin, tabii keyif alırsanız...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları