Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
A.Öner PEHLİVANOĞLU

A.Öner PEHLİVANOĞLU

BAKIŞ

Afganistan sorunu

Değerli okuyucular;

2021 Ağustos ayı son günlerinde, ABD'nin Afganistan'dan çekilme kararı sonrasında, Afganistan'ın başkenti Kabil havaalanında, Taliban örgütünün yarattığı dehşetten kaçış için mücadele eden insanların görüntüleri insanların içine düştüğü dramı göstermekteydi. On yıl Sovyet, yirmi yıl başta ABD olmak üzere batının kontrolünde  kalan Afganistan'da barış ve istikrar sağlanamadı. Ağustos 2021'de ABD'nin  ülkeden çekilmesi ile Afgan halkı, radikal İslam ilkelerini savunan Taliban'ın eline terk edildi. ABD'nin bıraktığı boşluğu başta Çin olmak üzere yeni güçlerin doldurması kaçınılmaz.

Coğrafi özellikleri ve zengin maden rezervlerine sahip Afganistan bu duruma nasıl geldi ? Soruya cevap bulmak üzere tarihi süreç içinde yakın geçmişi incelemenin yararlı olcağını düşünüyorum.

Önce, Türk-Afgan ilişkilerini gözden geçirmek isterim.

Mart 1921'de Moskova'da Türkiye ile Afganistan arasında imzalanan İttifak Antlaşması ile Afganistan, Ankara Hükümetini tanıyan ikinci devlet olmuştur. Bu bakımdan, 2021 yılı Türkiye ile Afganistan arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının yüzüncü yılıdır. Türkler ve Afganlar arasındaki ilişki 18. yüzyılda Afganistan'ın ilk kurucusu Ahmed Şah Durrani'nin Osmanlı Padişahı 3. Mustafa ile mektuplaşmasıyla başlamış ve 19. yüzyılın sonlarında Sultan Abdulhamid'in Afganistan'a diplomatik heyet göndermesiyle devam etmiştir. Habibullah Han, Mahmud Tarzi'nin tavsiyesi üzerine 20. yüzyılın başlarında Afganistan'a Türk danışmanlar davet etmiş; Afganistan'daki ilk devlet hastanesi 1913 yılında bu danışmanlarca kurulmuştur. Anadolu'da 1910'ların sonlarında üniversitelerde öğretim gören Afgan öğrenciler, Kurtuluş Savaşı'na katılarak şehitlik mertebesine erişmiş; Afgan kadınları, ziynet eşyalarını Türkiye'nin bağımsızlık davasına bağışlayarak, çok anlamlı bir dayanışma sergilemiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun önde gelen liderlerinden Cemal Paşa, 1920'de Kabil'e gelerek, bir yıl kalmış ve Afgan ordusunu eğitmiştir.

Gazi Mustafa Kemal, Türk Kurtuluş Savaşı devam ederken 1921'de Afganistan Kralı Emanullah Han'dan gelen askeri eğitim alanında yardım talebini geri çevirmemiş; 2. Dünya Savaşı'na kadar Afganistan'a doktor, subay ve öğretmenlerden oluşan pek çok heyet gönderilmiştir. Ankara Hükümeti, 1920 yılında ikinci yurt dışı temsilciliğini Bakü'den sonra Kabil'de açmıştır. Afgan asıllı Türk subay Abdurrahman Samadan, 1920'de Afganistan'a temsilci olarak atanmıştır. Kabil'deki ilk diplomatik misyon olan Büyükelçiliğimizin yerleşkesi, Gazi Emanullah Han'ın Atatürk'e bir armağanıdır. Atatürk, 10 Haziran 1921'de Ankara'daki Afganistan Büyükelçiliğinin açılışında Afgan bayrağını direğe bizzat çekmiştir.

Gazi Emanullah Han, Türk Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanması üzerine 10 Ekim 1922'de Dilkuşa Sarayı'nda verdiği resepsiyondaki "Türkler ve Afganlar kardeştir. Türklerin sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir." sözleriyle, bu eski bağı tarihin sayfalarına not olarak düşmüştür. Gazi Amanullah Han, 1923 Lozan Barış Antlaşması'ndan dolayı Atatürk'ü tebrik eden yegane yabancı devlet adamıdır. Afganistan, 1923'te Sovyetler Birliği'nden sonra Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyan ikinci ülkedir. Amanullah Han'ın Mayıs 1928'deki ziyareti, yabancı bir Devlet Başkanı'nın Türkiye'ye yaptığı ilk resmi ziyarettir. Türkiye, ilk Teknik İşbirliği Anlaşması'nı bu ziyarette Afganistan'la imzalamıştır. Amanullah Han tahta çıktığında 27 yaşındaydı, yönetimini ele aldığı toplum, farklı dilleri konuşan birçok kabile, hanlık düzenine dayalı kabilesel yaşantısını sürdürüyordu. 22 Şubat 1919'da tahta geçen Amanullah Han, İngilizlere karşı sürdürdüğü mücadele sonrasında Ravalpindi Ateşkesi (8 Ağustos 1919) ve Kâbil Antlaşması (22 Kasım 1921) imzalanmış, antlaşmalara dayanarak Afganistan bağımsızlığını ilan etmiş, Amanullah Han tam bağımsız Afganistan'ın ilk kralı olmuştur.

Afganistan'da toplumsal reform yapmaya çalışan ilk devlet başkanı olan Emir Amanullah Han, 1923 yılında ilk Afgan anayasasını ilan etti. Anayasa'da; yasama, yürütme ve bağımsız yargı sistemini oluştururken, maliye alanında da büyük ıslahatlar yapmıştır. Amanullah Han tutuculuğa şiddetle karşı çıkarak, gelenekçi tutumları değiştirmeye çalıştı. Kral olduğu ilk yıllardan itibaren  Müslümanları birleştirmeye ve İslâm dünyasından yardım almaya gayret etmiştir. Ülke yapılanmasını, din ve siyaset ayrılığı (laiklik) tezi üzerinde şekillendirmeye çalışmıştır.  Amanullah Han Türkiye'dekine benzeyen laik bir çerçeve ile krallık ve hükümetin çalışmalarını belirlemek ve din ile devlet ilişkisini laik esaslara dayanarak tanımlamak istemiştir. 1928 yılında Türkiye'yi ziyareti sırasında, örnek insan Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiyede yaptığı devrimleri ve kurduğu cumhuriyeti inceleyen ve bu reformları örnek alan Amanullah Han, Afganistan'da başlattığı  benzer reformlara ülke içinde sağcı kesimden tepki gördü; ülkede ayaklanmalar baş gösterdi. Amanullah Han tahtını bıraktı, 1929'da Afganistan'dan ayrıldı. İsviçre'ye yerleşti, 1960 yılında orada vefat etmiştir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları