Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
A.Öner PEHLİVANOĞLU

A.Öner PEHLİVANOĞLU

BAKIŞ

27 Mayıs devrimi üzerine

Değerli okuyucularım, merhaba,

Geçtiğimiz haftalar önce andığımız, 27 Mayıs 1960'ı  tartışmadan önce sizlere 16. Yüzyıl Avrupası'ndan bir sahife açmak ve Avrupa'da demokratikleşme hareketlerine bir başlangıç olması bakımından, Tiranlara Karşı Özgürlüğün Savunulması (Vindiciae Contra Tyrannos) adlı belgeyi tanıtmak isterim.

 

Tiranlara Karşı Özgürlüğün Savunulması (Vindiciae Contra Tyrannos) adlı belge, 1579 yılında Basel'de yayınlanır. Fransız din savaşları devam ederken, katolik hükümdarlara karşı protestanların görüşünü açıklayan belge Stephanus Junius Brutus." tarafından yazılmıştır. Bu belgede; "kralın sınırsız yetkilerle donatılmış bir "efendi" olmadığı, bir görevli olduğu, hâkimiyete sahip olanın "halk" olduğu; kralın belli yetkilerle devleti yönetmek üzere halk tarafından görevlendirildiği, yetkinin kaynak ve sınırının da halkın iradesinden doğduğu ifade edilmekte, ayrıca,  Kral tarafından,  Yetkinin kötüye kullanılması, sınırın aşılması durumunda, halkın "ayaklanma", yani isyan hakkı doğacağı ..." ifadeleri yer almıştır. Kral karşısında halkın da haklarının olduğunu, kralın yetkilerinin sınırlı olduğunu ifade etmesi bakımından değerli bir belge.

 

**

Bu gün sizlere, Kara Harp Okulu son sınıf öğrencisi olarak katıldığım 27 Mayıs hareketi ve sonrasını anlatacağım.

27 Mayıs öncesinde Harp Okulu öğrencilerinin katılımı ile gerçekleşen ilk gösteri 555K kodu ile ifade edilen Ankara'da, Kızılay'daki büyük gösteridir. 555K, "5 Mayıs saat 5'te Kızılay'da buluşacağız" mesajıydı. Hükümetin antidemokratik uygulamaları ile yaşanan toplumsal kaosu protesto etmek amacıyla, 555K ile başlayan gösterileri, sıkıyönetimin ilanı izledi sonrasında tırmanan siyasi gerginlik 27 Mayıs'ı yarattı. Türk ulusunun birliğini, ülke bütünlüğünü ve cumhuriyeti korumakla görevli olan Türk Silâhlı Kuvvetleri, 'kardeş kavgasına son vermek' söylemiyle 27 Mayıs 1960 günü, meşruiyetini yitirmiş bir yönetime kansız bir hareketle, el koydu.

27 Mayıs, bir askeri hareket, demokratik düzene karşı bir darbe ve kurulu devlet yapısının yerine askeri otoritenin geçmesi midir? Evet, 27 Mayıs, kurulu devlet yapısının yerine, yaşama ve yürütme erkinin, millet adına,  TSK tarafından ele geçirilmesidir. Diğer ifade ile, TSK'nın yasama ve yürütme erkini üstlenmesidir. Günün siyasi ve sosyal şartlarını değerlendiren askeri makamlar, yürürlükteki İç Hizmet Kanunu'nun 35. Maddesine dayanarak bu harekatı icra ettiklerini ifade etmişlerdir.

Bu noktada şu soru tekrar akla geliyor; 27 Mayıs hareketi bir ihtilal midir, bir halk ayaklanması mıdır, bir darbe midir,  27 Mayıs'ı nasıl tanımlamalıyız?

27 Mayıs başlangıcı bir darbe, sonuçları itibariyle bir devrimdir. Getirdiği Anayasa bunun kanıtıdır. "Amaç toplumsal kaosa son vermek, can güvenliğini sağlamak, demokrasiyi yeniden inşa etmek, devlet düzeninde cumhuriyet devrimlerini ve Atatürk ilkelerini yerleştirmek, bir diğer ifade ile yarım kalmış Kemalist devrimin devamıdır" diyebiliriz.

27 Mayıs, ilk günden itibaren toplum tarafından coşku ile karşılanmıştır. Halk özgürlük beklentisi ile 27 Mayısı  sahiplenmiştir; bunun anlamı, 27 Mayıs, ulus ve asker işbirliğiyle gerçekleştirilmiştir.

27 Mayıs özgürlükçü ve demokratik bir anlayışın savunucusu ve uygulayıcısı olmuş, 27 Mayıs özgürlük getirmiştir. 27 Mayıs devriminin getirdiği seçim kanunları ile Cumhuriyet tarihinin en adil seçimleri gerçekleşmiştir, 1961 Anayasası dünya anayasa tarihinde abidedir.

İhtilal, büyük halk kitleleri ayaklanmasıdır. Devrim ise ihtilalle yıkılan eski düzenin yerine yeni ve ilerici bir yapılanmadır. İsmet Paşa'nın yorumu ile, 27 Mayıs gerçekleştiren askeri kadrolar, "İhtilal ile gelip, seçimle görevden ayrılmışlardır."

27 Mayıs Devriminin amacı, "Ülkedeki antidemokratik gidişi ve uygulamaları durdurarak demokratik özgürlükçü bir düzen" kurmaktı. Toprak eformunu başlatarak sosyal yapıdaki eşitsizliği ve ağalık düzenini yıkmaya çalıştı.Temel hak ve özgürlüklerin tesisi ve korunmasını, ulusal dayanışmayı, sosyal adaleti, bireyin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmeyi hedeflemişti. 27 Mayıs'la birlikte büyük bir özgürlük ortamı oluştu.

DP üst düzey yönetiminin ahlak dışı davranışlarının sergilendiği Yassıada duruşmalarının yarattığı olumsuz hava bir yana bırakılacak olursa 27 Mayıs, devlet yapısının güçlendirilmesinde çok önemli işlevleri olan aşağıdaki Anayasal kurumlar oluşturmuştur;

61 Anayasası,

Anayasa'da, hakkı, sosyal, sağlık sigorta sistemi,

Anayasa Mahkemesi

Cumhuriyet Senatosu

Milli Güvenlik Kurulu

Yüksek Hakimler Kurulu

Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT)

Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu

İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Milli Prodüktivite Merkezi (MPM) ve diğerleri,

 

*

1961 Anayasasının getirdiği temel hak ve özgürlükler, toprak reformu konusundaki çalışmalar, ülkedeki belirli gurupların çıkarlarına tersti. Bu açıdan 1961 Anayasası'nın en kısa zamanda işlev dışı bırakılması gerekiyordu. Türkiye, 27 Mayıs 1960 devrimi ve 1961 Anayasasını kabulünü izleyen dönemde, karşı fikre sahip kişi ve kurumların saldırısına uğradı. Böylece yaratılan  ülke içi karışıklıklar, sağ-sol çatışmaları ile  27 Mayıs'ı izleyen yıllar ne yazıkki ülkeyi 1980 olaylarına taşıdı.

Değerli okuyucular; ülkede demokrasi bilincinin kökleşmesi ancak toplumsal huzuru sağlayabilir. Demokrasi bilinci eğitimle oluşturulabilir. Bu bağlamda, aydınlık bir gelecek için, Yasama ve Yürütme erkinin, devrim yasalarının ışığında  alacağı tedbirler ile ülkede toplumsal barışın sağlanacağına inanıyorum.

Sağlık ve esenlik dileklerimle.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları