Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Gözde Acar Karabay

Gözde Acar Karabay

HİKÂYE DİYARI

Zalimin ateşine odun taşımak

Epey bir zamandır üzerinde düşündüğüm bir soru. Gündelik hayatta örneklerini bulmaya çalıştığım, bulduğum hatta yaşadığım, yaşadığımız bir konu. Ya da bir girdap da diyebiliriz.

Cengiz Aytmatov'un 'Beyaz Gemi' kitabının satır aralarında hep bu konu sorgulanır;

Pasif iyilik.

Nedir pasif iyilik? Olup biten kötülükler karşısında sorun çıkartmamak adına susmak.

Usta yazarın kaleminden akan hikayenin kendisi kadar sonucu da çok çarpıcıdır.

Kızına şiddet uygulayan damadı karşısında pasif duran bir dede ve torunun hikayesi. Dede karakteri, harekete geçmediği gibi hiçbir şey olmamış gibi yaşam döngüsüne devam ediyor. Ve finalde bu kötülüğe isyan eden, balık olmak isteyip kendini derin sulara bırakan bir çocuk.

Yazar kitabı kötü sonla bitirdiği için eleştiri yağmuruna da tutulur. Cengiz Aytmatov eleştirilere şu cevabı verir;

"Eğer sonu bu şekilde bitmeseydi kötülüğün önüne geçilmiş olacaktı. Pasif İyilik'in iyilik olmadığını göstermek istedim. Pasif İyilik, Zalimin ateşine odun taşımaktır. Karakterin kötülüğünü çevresinde kabul etmeyen tek kişi kahramanımız çocuktur."

Beyaz Gemi'yi okumadıysanız çok şey kaçırmışsınız demektir. Yazar çarpıcı bir dille bir gerçeği yüzümüze vuruyor.

Pasif İyilik, iyilik değildir!

Susan kişiler de bir noktadan sonra zulüm yapanlarla aynı noktaya gelmiş oluyorlar. Bu gerçeği görmek istemeseler de vicdanları rahat bırakmıyor.

Bazı yaşanan örneklerde çaresizlikten boyun eğmeler olabiliyor. Onlar bir nebze normal karşılanabilir. Ama fırsat varken, imkân varken kötülük karşısında gözler kapanarak çözüm üretilmez. Tıpkı halının altına tozlar biriktirmek gibi. Biriktirilen tozlar büyür büyür, halı artık kapatamaz boyutlara gelir. Yıkımlar daha ağır olur.

- Aman sen sus, ortalık duruldu şimdi.

- Sesini çıkartma bize dokunmasın.

- Ne yaparsa yapsın, sen iyi ol suyuna git.

- Aman canım bir kereden ne olacak, iyilik sende kalsın.

Tuhaf değil mi sizce de? Kötülüğe karşı susmak öğretiliyor. Susmanın da bir yeri var elbette ama cana, mala kast eden karşısında boyun eğilir mi? Bu sessizlik bir çözüm getirir mi? Ya da bu sessizlik kötülük yapanı yolundan geri çevirir mi?

O kadar can yakıcı olaylara ve cinayetlere kitleler halinde ekranlardan şahit oluyoruz ki. Şunu da merak etmiyor değilim. Bir insan bir anda kötü olamaz! Mutlaka şiddetin boyutlarını çevresinde belirli zamanlarda sergilemiştir. Hiç mi etrafında karşıt bir direniş sergileyen olmadı?

Sen sus, ben susayım, o sussun. Kötülüğü yapanın sınırını kim belirleyecek?

Hem bizler, hem de adalet sistemi pasif iyiliği bir kenara bırakıp can yakanlara bir "dur" demeli.

Yakın, uzak akraba, çevremizde pasif iyiliğin önüne geçelim ki toplumun katmanlarına da yayılsın.

Aile içinde çocuklar zulme boyun eğilmediğini görecekler. Sonra çevre ve topluma yayılacak. Çocuklarımız toplumda da yaşam haklarını ihlal edenlerin ağır cezalara çarptırıldığına şahit olacaklar. Bu şekilde pasif iyiliğin önüne geçmiş oluruz.

Kalın sağlıcakla...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları