Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Yörük Kızı'ndan yürek burkan sözler

Bugün sizlere bir İstiklal Savaşı kahramanımızdan, başlı başına bir efsaneden Yörük Ali Efe'den söz etmek istiyorum. Yörük Ali Efe, 1895 yılında Sultanhisar'da dünyaya geldi. Babası Sarıtekeli Aşireti'nden İbrahim oğlu Abdi, annesi yine Yörüklerin Atmaca Aşireti'nden Fatma'dır.

19 yaşına geldiğinde, Aydın dağlarında dolaşan Alanyalı Molla Ahmet Efe'nin grubuna katılmak istedi. Ancak Efe olabilmek o kadar kolay değildi. Çok ağır bir sınavdan geçirilerek gruba kabul edildi. Kısa zamanda Ahmet Efe'nin ve tüm zeybeklerin güven ve sevgisini kazandı. Artık bu grupta ikinci adam konumuna yükselmişti. Alanyalı Molla Ahmet Efe, Bozdoğan Kavaklıdere baskınında kör bir kurşuna kurban gitti. Ahmet Efe'nin ölmesi üzerine Yörük Ali Efe doğal olarak grubun başına geçti.

Dört yıldan fazla o dağ senin, bu dağ benim diyerek dolaşıp durdu. Bu süre içinde daima ezilenin, mağdur edilenin, güçsüzün yanında, kötünün, zalimin, sahtekârın şah damarında oldu. Haklı olarak halk tarafından sevildi, itibar ve destek gördü.

1919 yılında Yunan ordusu önce İzmir'i ardından Aydın ve Nazilli'yi işgal etmişti. O da 'an bu andır, söz konusu vatandır' diyerek grubuyla birlikte dağdan inmeye karar verdi.

Anlatılan odur ki; Yörük Ali'nin dağdan inip, düşmana kurşun atmasında bir Yörük Kızı'yla arasında geçen konuşma neden olmuştur. Gelin onu bir hatırlayalım:

Yörük Ali Efe, bir çeşmenin başına su içmek için gelir. O sırda bir Yörük Kızı testisine su doldurmaktadır. Ali bekler. Kız oyalanır kabı doldurur boşaltır. Ali öksürür ki kız çekilsin. Ama kız Ali'yi hiç takmaz. Testiyle eğleşir durur.

Sonunda Ali dayanamaz, gür sesiyle bağırır: "Ne zamandan beri kadınlar erkeklerin önünü keser oldu?" diye haykırır. Yörük Kızı arkasına döner, şöyle "Hıh" dercesine omuzunu silkip bir bakış atar ve kendinden umulmadık bir şekilde, "Sen erkek misin?" der.

Ali iyice çileden çıkar, bu sefer titreyen sesiyle: "Ben Yörük Ali'yim. Eşkıyanın başıyım. Nedensiz yere kelle alır, kelle veririm. Benim gibi adama, 'sen erkek misin' demek de ne ola ki? Sen canına mı susadın" derken eliyle de sırtındaki tüfeğin kabzasını sımsıkı kavrar.

Yörük Kızı fütursuzca sözlerine devam eder: "Adam olsaydın dağlarda eşkıyalık yapmazdın! Yunan, şeherlerimizi basmış, namusumuza el uzatıyor. Şehitlerin yattığı vatan toprağını çiğniyor. Sen dağda dolaşacağına şehre git, gavura karşı savaş ki seni adam belleyeyim" der.

Ali başını öne eğer, omuzuna çapraz astığı tüfeğinin kabzasını bırakır, su bile içmeden çeşme başından adeta kaçarcasına gider. Dağdaki adamlarını toplar, doğru Kuvayı Millîye'ye katılıp Millî Mücadele'de yer alır. Hatıratını da, oğlu Ali' ye yazdırırken; "Beni bir Yörük Kızı ulusal kahraman yaptı. Yoksa ben bir eşkıya idim" diyecek kadar da alçak gönüllüdür.

Okuma yazmayı dağda bayırda eşkıyalık yaparak öğrenmiş Yörük Ali Efe'nin bundan sonraki İstiklal Savaşı'nda verdiği mücadele daha da ilginçtir. Yörük Kızı'nın sözleri, Efe'ye adeta kamçı tesiri yapmıştır. Artık Yunan Ordusu, Yörük Ali Efe'nin zeybekleri yüzünden yerine çakılıp kalacak, düzenli ordu kurulana kadar Ege bölgesinde adım atamayacaktır. Haydi Yörük Ali Efe ve kızanlarının Ulusal Savaşa yaptığı katkıları bundan sonraki yazımda anlatayım.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları