“Düşünceleriniz ne ise, hayatınız da odur”. M. Aurelius
01 Ocak Cuma 2021. Önce sabaha karşı bir yağmur çiseledi. Yağmuru ne kadar özlemişiz. Çölde suyu arayan insan gibi korkuyorum susuzluktan.
Sonra yağmur durdu ve bulutların arasından çıktı güneş. Hafiften de bir rüzgâr esmeye başladı. Tertemiz pırıl pırıl bir hava. Yeni yılın ilk günü sanki kırlara koşacağımız bir ilkbahar günüydü.
Önceki yeni yılların kar ve kardan adamlarla donatılmış kartpostallarını düşündüm.
O kartları özenle seçer PTT’ye koşardık. PTT dedim de anımsadım; yılbaşı gecelerini evde geçirenlerin esprisiydi pijama, terlik, televizyon.
Bugün ilk gün ya, geçen yıllarda da ilk gün demiştik ama sonrasında nasıl da rüzgâr gibi geçti yıllar deriz. Bazen geriye dönüp de geldi geçti ama deldi geçti deriz. Çünkü bir türküde söylendiği gibi feleğin pençesi demirdendir:
“Bu dağlar kömürdendir/Geçen gün ömürdendir/Feleğin bir kuşu var/Pençesi demirdendir”.
2020 yılı hepimiz için sıkıntılarla, gerginliklerle, zorluk içinde geçen bir yıl oldu. Korona virüsü dedik, deprem dedik, ormanlarımız yandı dedik, yoksulluk dedik, kadına-çocuğa, hayvana şiddet dedik, insan hakları, adil yargılanma dedik. Evlere kapandık, yaylalarda gezemedik, sıcak kumlara uzanamadık, yıldızlı göklerin altında çoban ateşleri yakamadık, sevdiklerimizi, çocuklarımızı öpemedik.
Marttan sonra günler hüzünle geçti, yitirdiklerimizi bile yolcu edemedik, veda edemedik. Evde kapanıp yaşamak şans oldu sanki. Ölüm korkusu sardı her yeri. Umutlarımız, hayallerimiz yaşam sevincimiz karardı. Hep bu da gelir bu da geçer, her karanlığın bir aydınlığı vardır diye düşündük. Her şeye karşın umutlarımızı yaşattık, yılmadık, direnmeyi sürdürdük, inadına yaşamak için çırpındık.
Bir yıl geride kalınca sorunlar da o yılla beraber geride kalmıyor. Aynı tas ve aynı hamam biraz değişse de aynı su bir kez daha aynı yatağından geçmiyorsa, dünkü güneşte bugünkü çamaşırlar kurutulmuyorsa da benzerlikleri yaşamayı sürdürüyoruz.
Yaşadığımız acıların, hüzünlerin, yalnızlıkların, terk edilmişliğin, düş kırıklıklarının, pişmanlıkların izi hemen kapanmıyor. İnsanların gözyaşları hemen dinmiyor.
Yeni yıla yeni umutlar, yeni bir yaşam diyerek tazeliyoruz kendimizi. Kendimizi iyi hissederek, yeni heyecanlar, yeni aşklar içinde buluyor yeni bir yaşam öyküsünün beklentisi içine giriyoruz.
İşte bu nedenle en iyi dileklerimle, sağlık, başarı, mutluluk diliyoruz diye iletişime geçiyoruz. Sevgiyle, dostlukla, içtenlikle kucaklamak istiyoruz biri birimizi, biri birimize sığınmak istiyoruz, bir ses bir soluk istiyoruz ve hiç olmazsa bunlar yeni yılda gerçekleşir diye beklentimiz oluşuyor.
Ülkede de sıkıntılarımız büyük. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Reformları milletimizin takdirine sunacağız. 2021’de de koşuşturmaya devam edeceğiz. Özgürlükler çıtasını yükselteceğiz” dedi.
Dedi ama bu kaçıncı bahar? Hem böyle umut veriliyor ve yargı kararlarından sonraki açıklamalar ile çıtanın ayakları geri çekiliyor.
Evet, insan olarak hak ettiğimiz özgürlükleri yaşamak istiyoruz. Tarafsız ve bağımsız yargı istiyoruz. Güçlü ekonomi ile yoksulluğun sona ermesini, hukukun üstünlüğüne uyan ve uygulayan iyi yönetim istiyoruz, liyakat kurallarına uyulmasını istiyoruz, kadın cinayetlerinin çocuk tecavüz ve tacizlerinin şiddetin önlenmesini, doğanın korunmasını, sağlıklı yaşamayı, sağlıklı bir çevreyi, eğitimdeki aksaklıkların giderilmesini, barış huzur ve sevgi ortamının yaratılmasını istiyoruz. İsteğimiz çok, çünkü derdimiz çok.
Yeni yıl yeni umutlar ve ufuklar demektir.
Yeni yılınız kutlu olsun. Sevgiyle ve sağlıcakla kalın.
