Merhaba dostlar, Çarşamba günü yayınlanan köşemdeki ilk yazım Yaşamın Anlamı ile ilgili çok güzel geri dönüşler aldım. Aslında uzun zamandır yazmaya yönelik sıcak duygular içerisindeydim. Yazmama vesile olanlardan da Allah razı olsun.

İzmir'de yaşanan ve İstanbul da dahil birçok ilden hissedilen deprem hepimizi çok üzmekle beraber bize yaşamın anlamını ve dahi yaşamın kendisini bir kez daha sorgulattı. Yine pandeminin artarak devam etmesi gibi üst üste gelen olumsuz durumlar nedeniyle yaşamın ve ölümün nasıl da iç içe olduğunu, ne kadar yakın ve ani olduğunu hatırladık. Normal zamanlarda yapageldiğimiz alışkanlıklarımızı arar olduk. Meğer ne özgürmüşüz, ne rahatmışız diye düşünür olduk. Bu gibi durumlarda yaşam şekillerimiz ve algılarımız çok farklı şekillerde değişkenlik gösterebilir. Evimizde güvenli bir şekilde kalabilmek, arkadaşlarımızla gönül rahatıyla buluşabilmek, bir yerlere gidebilmek, misafir ağırlamak ya da misafirliğe gitmek ve her türlü kutlamalar meğer ne büyük lüksmüş değil mi?

Şimdilerde birçok şeyi ertelerken deprem, sel, virüs ve daha başka olağanüstü durumlar aslında insanoğlunun hem çok dayanıksız hem de çok dayanıklı olduğunu bir kez daha gösterdi hepimize.

Zorlukların üstesinden gelme kapasitesine bakınca insan her türlü duruma alışabilecek esneklikte diye düşünüyorum. Ne kadar zor olsa da yeni durumlara adapte olabilme yetisini de vermiş Yaradan.

Hayat aslında öğrenmelerdir. Bir şey yaşarız ve aslında bir sürü şey öğreniriz. Böyle bakınca başarı-başarısızlık yok; her şeyden, her deneyimden öğreneceklerimiz var. Ve şimdi anlıyoruz ki; bu işin şakası yok. Nazım Hikmet'in dediği gibi;

Yaşamak şakaya gelmez,

büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın.

Bir sincap gibi mesela,

yani yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,

yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Tüm yaşantıların bizim için olduğunu anladığımızda sırra ereceğizdir belki de... Başarmış ya da başaramamış, mutlu olmuş-olmamış, memnun etmiş-etmemiş, yaranmış-yaranmamış gibi detaylara takılmadan sadece anlamak, deneyimlemek ve öğrenmek için yapacaksın. Karşılığında belki bir tutam mutluluk ve dolu dolu bir ömür kalacak elinde. Peki sonuca takılmadan sadece bu yollardan yürümek, yaşadıklarımızı deneyimlemek ve en sonunda olduğumuz kişi haline gelmek için değmez mi?