Gaziantep'in Şahinbey ilçesinde bir imamın bayram namazı öncesindeki vaazında Kurtuluş destanımızın dönüm noktaları olan İnönü ve Sakarya Muharebeleri için "yalan" ve Kurtuluş Savaşı için de "Keşke kazanmasaydık" dediğini duyunca, aklıma Hüseyin Nihal Atsız'ın "bu ülke ruh hastalarıyla doludur" sözü geldi.
Elbette her ülkede psikolojik sorunları olan insanlar vardır. Bizim ülkemizde de her ülkede olan ruh hastalarından olmanın yanında, bir de yerli ve milli ruh hastalarımız, milli münafıklarımız var!
İşte o imam da böyle bir cinsten!
Öyle görünüyor ki, Milli Mücadele döneminin işbirlikçi ve hain din adamlarından Mustafa Sabrilerin, İskilipli Atıflara özenen bu imam, durumdan vazife çıkarmış ve "Keşke Yunan kazansaydı" diyen malum merhumun boşluğunu doldurmak istemiş. Vefat yıl dönümünde Cuma hutbesinde Atatürk'ü andırmayıp soluğu malum merhumun yanında alan Diyanet'in başındaki zatın gözüne girerim diye düşündü demek ki!
Eğer Kurtuluş Savaş'ını kazanmasaydık, bu imam yine din adamı olabilirdi. Lakin Fransız toprağı olacak olan Antep'teki bir kilisede papaz olarak. Kim bilir, belki de içine ukde oldu bu durum. Aslında halen şansı var. Din değiştirip önce Hristiyan ardından da papaz olabilir. Böylelikle, "vatan sevgisi imandandır" diyen İslam dini bir münafıktan kurtulmuş olur.
Ne demiştik; bizim bir de yerli ve milli ruh hastalarımız var! Türk Kurtuluş Destanı gibi yirminci yüzyılın en büyük olaylarından, mucizelerinden birine başka bir millet sahip olsa, acaba bizim kadar bu esere cephe almış insan çıkar mı içinden? Eğer çıkarsa, emin olun o kişiye hain demezler! Derhal akıl hastanesine yatırırlar! Ama biz de böyle bir şey olmaz. Dedim ya, milli münafık çünkü onlar. Son yıllardaki; iktidardan güç alan Atatürk ve Cumhuriyet'e kin kusma modasında, kurtuluş destanının içini boşaltmaya, itibarsızlaştırmaya geldi anlaşılan sıra.
Madem öyle, "Yalan Söyleyen Tarih Utansın" adlı yalan dolu kitaptan öğrendiklerini ve Kadir Mısıroğlu gibilerin beyinlerine üflediklerini tarih zannedenlere iki çift lafımız var; tarih İnönü Muharebelerini, Türk milletinin makûs talihinin yenildiği yer olarak yazmıştır. Sakarya ise İstiklal Harbi'nin Çanakkalesi'dir. Hani her fırsatta dilinize doladığınız milli irade var ya, o iradenin sadece sandık demek olmadığının göstergesidir Kurtuluş Savaşı. Reklam arası gördüğünüz, kapatılması gereken bir parantez dediğiniz Cumhuriyet, İnönü'de, Sakarya'da, Büyük Taarruz'da Türk askerinin arkasında Atatürk'ün önderliğinde topyekûn yer alan Türk milletinin sayesinde, yani milli iradenin sayesinde kurulmuştur. Bu topraklarda, işgal altında bayram namazı, işgal altında Cuma namazı kılınmasına son veren bir zafere "keşke kazanmasaydık" demek, Türk milletinin harim-i ismetine kastedilmesine cevaz vermektir. Türk milleti geçmişte bu cevazı veren işbirlikçi hainlerle hesaplaştı. Bugünden geçmişteki hainlerle işbirliği yapanlarla da hesaplaşmasını elbet bilecektir.
Ne yazık ki Türkiye'de saçmalama yarışı bitmek bilmiyor. Bir imamın, AKP iktidarından güç alarak bayram vaazında Yunan'a karşı kazandığımız zaferi kötülediği gün, AKP'li Canikli de modaya uydu ve İmamoğlu'nun Trabzonlu olmasından yola çıkarak, "Pontus" benzetmesi yaptı. Üstüne İstiklal Savaşı kahramanlarından Topal Osman Ağa'yı da İstanbul seçimlerine alet ederek, şöyle dedi; "Topal Osman Ağa'nın Kurtuluş Savaşı döneminde Pontuslulara karşı, bu bölgeyi Pontuslulaştırmak isteyenlere karşı verdiği mücadelenin bir benzerinin şu anda yine biz torunları tarafından verilmesiyle karşı karşıyayız" dedi.
Hayır Sayın Canikli, yanılıyorsunuz!
Asıl İmamoğlu'nu destekleyenler, Genel Başkanının "Türkiye Türklerin değil, Türkiye'de yaşayanlarındır" ve Rize'nin Güneysu ilçesine "Potamya" dediği AKP'ye karşı bir mücadele veriyor!
Bilginize!
