Vefa'yı sadece İstanbul'da bir semt adı olarak algılamak, hayata ve Vefa'ya bu gözle bakmak sadece ve sadece yanılmak olur.

02 Ocak 2022 günü Sözcü Gazetesi'nde Bahadır Çokişler imzalı bir haber yayımlandı "Bu Kadarı Tesadüf Olamaz" başlığı altında…

Bu haber yazısında Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerinin içinden geçtiği zor süreç ve yaşadıkları olaylar anlatılmaya çalışılmış..

Yazı şöyle başlıyor;

"İstanbul'un asırlık çınarları dökülüyor. Yönetimler ilk çare olarak hocaları göndererek sorumluluğu üstünden atıyor. Taraftar tepkisi, sosyal medya baskısı, pandeminin getirdiği ekonomik baskılar, bir de Bankalar Birliği… Böyle giderse üç büyükler tıpkı Vefa gibi yok olup gider ya da küçülür!"

Bahadır Çokişler'i tanımam, bir araya gelmişliğimiz, spor adına iki lafın beline çalım atmışlığımız filan yok. Hangi takımı tutar, futbol ile alakası nedir? Ve nereye kadar uzar? Bilmem.

Beni ve benim gibi Vefa ile gönül bağı kurmuşları tek ilgilendiren şey, örnek veriyorum adı altında Vefa'nın gereksiz bir dil ile eleştirilmesi, yakışıksız bir duruma konulması, hak etmediği bir sıfatla yükümlendirilmesidir.

Türk futbolunun seyir rotası hakkında bugüne kadar yazdıklarımız ve haklı çıkmışlarımızla şunu net söyleyelim bir kere eğer bugün için bir eleştiri yapılacak ise o da şu başlıkla olmalı; "Vefa ve Diğerleri"…

1908 yılında bu ülkenin önemli eğitim kurumlarından olan Vefa Lisesi'nin bağrından çıkmış, ülke futbol tarihine damga vurmuş, bugün yoluna sayın Mehmet Sütçüoğlu ve yönetim kurulu ile BAL liginde devam eden, diğer kulüpler gibi sırtını siyasete yaslamayan, kendi yağı ile kavrulup, futbolun öz kaynak düzenine önem veren genç takımlarından (U-16 takımı şampiyonluğu garantilemiş diğer yaş grubu şampiyonluğun en büyük adayı) hak ettiği yere torpille değil, emeğinin, tertemiz alın terinin hakkıyla gelmeyi hedeflemiş bir kulüp, koskoca bir camiadır Vefa.

Vefa kongre üyeleri, Vefa Lisesi bireyleri ve semti diğer kulüplerdeki her cebine para koyan başkan ve ekibini şak şaklayan kongre üyelerine benzemez, takımı BAL liginde bile olsa tribünde yerini alır, desteğini vermeye devam eder.

Düşünün şöyle bir kere; bugün Fenerbahçe, Galatasaray veya Beşiktaş BAL liginde mücadele etse idi tribünde kaç tane taraftar yer alırdı ya da bugün Vefa başkanlığını yürüten sayın Mehmet Sütçüoğlu gibi kaç tane o camialardan adam çıkar ve taşın altına elini değil yüreğini koyabilme cesaretini gösterirdi? Ortada BAL liginde olmak gibi bir gerçeğin ışığı altında bu camialarda bir araya gelecek kişi sayısını saymakta zorlanmazdınız.

Bugün geçmişte Vefa başkanlığını yapmış diğer değerli başkanlar ve ben Vefalıyım diyenler hiçbir karşılık beklemeden sadece Vefa için maddi veya manevi bir şeyler yapabilmek telaşındalar.

Peki bugüne ve diğer kulüplere baktığımızda manzara nedir? Dün aşkı için ölürük diyerek yönetimlerinde bulundukları kulüpleri borç batağına sürüklemiş başkan ve heyetleri bırakın desteği, yollarını bile kulüpten ayırmış, destek vermek yerine en azından günahlarının bedellerini bile karşılamamaktadır.

Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş futbol tarihinde bir dönem çekinerek mücadele ettikleri ezeli rakipleri Vefa'ya, camiasına, başkanına, eski başkanlarına, taraftarına bakıp sizin yazdığınız gibi korkarak Vefa'ya bakacaklarına tam tersine onurla ve şerefle nasıl mücadele edilir diyerek ders almak adına bakmaları gerekmektedir.

O yüzdendir ki! Bugün "Vefa ve Diğerleri" diye bir gerçek vardır.

*

Vefa bu kentte bir semt adı değildir sadece, Vefa bu kentte her şeyi ile yaşanmışlığın ve yaşamaya devam etmenin bir karşılığıdır.