Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Levent Doğan

Levent Doğan

Yazar

Üniversitelilerin kariyer kaygıları

Kariyer kaygısı, üniversite öğrencileri arasında okuldan iş gücüne geçiş sürecinde yaygın bir deneyimdir.

Kişilerin gelecekteki kariyer yolu veya iş beklentileri hakkında belirsizlik, şüphe veya stresi temsil eder.

Üniversite öğrencileri için kariyer kaygılarını etkileyen nedenler oldukça çeşitlidir.

En önemlilerinden birisi "başarılı" veya "kazançlı" olarak algılanan bir kariyeri seçme konusunda artan baskıdır.

Bu baskı bazen aileden gelse de ekonomik şartlardan da etkilenir.

En çok etkilendiği faktörlerden birisi de toplumun başarıya yüklediği değerdir.

Başarıya yüklenen anlam, kişinin "değeri" ile ilişkilendirilince;

Başarı da kazanç ve statü ile ilişkilendirilince, gençler bireysel ilgilerinden ve yönelimlerinden uzaklaşıyorlar.

Böylece, geleceklerine yönelik yönetilmesi zor kaygılar yaşayabiliyorlar.

Bunun için atılacak en önemli adım, toplumun başarı algılarıyla ve ebeveynlerin fantezileriyle değil, bireysel ilgileri ve değerleriyle kariyer planları yapmaktır.

Kişinin kariyer memnuniyetine erişmesi, ilgileri, değerleri, becerileri ve yatkınlıklarıyla ilişkili iş ortamlarında bulunmasından geçmektedir.

Bu elbette üniversiteden iş hayatına ilk geçişte hemen sağlanamayabilir.

Ancak daha uzun vadeli bir hedefle kişiler buna erişebilir.

Buna ek olarak, iş piyasasının rekabetçi doğası da kaygı duygularına katkıda bulunuyor.

Çok bir şey veriyormuş gibi çok fazla şey talep eden özel piyasa, gençler için oldukça itici ve kaygı verici bir hale geliyor.

Ayrıca, dünyada ve özellikle memleketimizde de iş bulma konusunda yaşanan zorluklar da gençleri, özellikle küçük illerden ve ilçelerden büyük şehirlere okumaya gelen gençlerimizi oldukça geriyor.

Yeterli iş ağını kuramadıklarını düşünen bu gençler, kariyerlerinin akıbetiyle ilgili kaygılanmaya başlıyorlar.

Bu kaygılar ise hem akademik eğitim süreçlerine hem de iş arama süreçlerine oldukça zarar veriyor.

Baskılar artınca erteleme veya vazgeçme gibi davranışların sıklığı artıyor.

Kaygılar yönetilmedikçe ve hatta şiddetlendikçe, özgüvenleri ve özsaygıları zedeleniyor.

Böylece, daha çaresiz ve ümitsiz bir duygu durumunun içine girerek iyilik halleri ve genel hayat memnuniyetleri azalıyor.

Ayrıca, bu kaygılarla boğuşan gençler daha az sosyal etkileşime girip daha sık izole oluyorlar.

Bu da beraberinde depresif bir süreci doğuruyor.

Elbette ekonomik şartları veya piyasanın yaklaşımlarını tek başlarına değiştiremezler.

Zaten odaklanılması gereken en son nokta da burası.

Bulundukları şartların farkında olup, ona bireysel olarak daha az reaksiyon vererek alternatifler ve kontrol edebildiklerine odaklanmaya çalışmak maalesef elden gelen nadide şeylerdir.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları