UMUT
Mevsim kışa döndükçe, sabahın erken saatinin karanlığı uzadıkça uzuyor. Tren istasyonunun lambaları ta ki günün ilk ışıklarına şahit olup, aydınlıkla yüzleşince, tekrar karanlığın şehrin üzerine çökeceği zamana kadar sönüyorlar.
Ve insanın olur olmaz aklına Orhan Veli Kanık'ın;
Dili çözülüyor gecelerin..
Gölgeler kaçışıyor derine
Alıp sihrini bilmecelerin:
Gün doğuyor şehrin üzerine...
Dizeleri düşüveriyor bir çiy tanesi gibi...
Umutlarımız taze, buram buram ekmek kokusu gibi içimizde dolaşırken millî ara verdiğimiz ligimize, renklerimize, arma sevdalarımıza dönüyoruz.
İçimizde umut bu sefer hakemleri konuşmamak adına,
İçimizde umut bu sefer VAR'a YOK'a karışmamak adına,
İçimizde umut bu sefer futbol sahada kalacak adına,
İçimizde umut bu sefer YORUMCULAR yormayacak adına,
İçimizde umut bu sefer, o sefer diye...
Umut fakirin ekmeğidir, biz futbolseverlerin de ekmeği futbol
ama temiz,
ama namuslu,
ama kirletilmemiş...
Ve yaşayalım futbolu Özdemir Asaf'ın;
Sabah, bir yeni dünya gibi geliyorsun;
Öylesine süslü, öylesine sadesin ki..
Sen o kadar güzelsin ki sabah,
O kadar güzelsin ki...
Dizelerindeki güzellikler gibi...
Umudunuz, umutlarınız kırılmasın a dostlar, yeni şeyler söyleyelim hep birlikte futbol üzerine, hayat üzerine, yaşam üzerine.