Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Türkçüler ile hısım bakanla hasım oldu

Size bugün Hüseyin Nihal Atsız'dan söz etmek istiyorum. Yazar, şair, düşünür ve öğretmen Hüseyin Nihal Atsız 12 Ocak 1905 tarihinde İstanbul'un Kadıköy semtinde doğdu.

Atsız'ın babası Gümüşhane'nin Midi köyünün Çiftçioğulları ailesinden Deniz Güverte Binbaşısı Mehmet Nail Bey, annesi Trabzon'un Kadıoğulları ailesinden Deniz Yarbayı Osman Fevzi Bey'in kızı Fatma Zehra Hanım'dı.

Çiftçioğulları ailesinin tespit edilen ceddi 19. asrın başlarında yaşadığı tahmin edilen Ahmed Ağa'dır. Ahmet Ağa'nın üçüncü çocuğu olan Hüseyin Ağa ise 1850-1852 sıralarında deniz eri olarak İstanbul'a gelmiş, okumayı ve yazmayı asker ocağında öğrenmiş, askerliğinin nihayetinde de tezkere bırakarak Donanmayı Hümayun'da kalmış ve makine önyüzbaşlığına Çarkçı Kolağasılığı'na terfi etmiştir. Hüseyin Ağa'nın çocuğu Mehmet Nail Bey de Osmanlı Donanması'na girmiş ve Deniz Kuvvetleri'nde Deniz Güverte Binbaşılığı'ndan emekli olmuştur.

Mehmet Nail Bey'in ilk eşi Fatma Zehra Hanım'dan üç çocuğu oldu. 12 Ocak 1905'te Hüseyin Nihal (Atsız), 1 Mayıs 1910'da Ahmet Nejdet (Sançar) ve Aralık 1912'de Fatma Nezihe (Çiftçioğlu) dünyaya geldi.

1930 yılında ilk eşinin damar sertliğinden vefatı üzerine Mehmet Nail Bey, 1931 yılında yeniden evlendi. İkinci eşinin adı da Fatma Zehra'dır. İkinci eşinden 1932 yılında Necla (Çiftçioğlu) adlı bir kızı olan Mehmet Nail Bey ikinci eşiyle geçinemeyip, iki yıl sonra ayrıldı.

Nejdet Sançar'ın ağabeyi Hüseyin Nihal Atsız'ın Yağmur Atsız ve Buğra Atsız adında iki evladı dünyaya geldi.

İlk öğrenimini Kadıköy'deki çeşitli okullarda, orta öğrenimini Kadıköy ve İstanbul Sultanilerinde (İstanbul Lisesi) yaptı. Buradan mezun olunca Askerî Tıbbiye'ye yazıldı. Atsız, 1922 yılında Askerî Tıbbiye'ye kaydolduğu çağlarda Türkçülük fikrinin etkisi altına girmeye başladı. Ziya Gökalp'in cenaze töreninin yapıldığı günün gecesi Türkçülük fikrine karşı olan öğrencilerle kavga ettiği için okul yönetimi tarafından cezalandırıldı ve daha sonra aralarında birtakım sorunlar yaşanan Arap asıllı Bağdatlı Mesut Süreyya Efendi adlı bir mülazıma (teğmen) selam vermediği gerekçesiyle 3. sınıf talebesiyken 4 Mart 1925 tarihinde Askerî Tıbbiye'den atıldı.

Bu olaydan sonra üç ay kadar Kabataş Erkek Lisesi'nde yardımcı öğretmenlik yapan Atsız, daha sonraları Deniz Yolları'nın Mahmut Şevket Paşa adlı vapurunda kâtip muavini olarak çalıştı ve bu vapurla İstanbul-Mersin arasında birkaç sefer yaptı.

1926 yılında İstanbul Dârülfünûnu'nun Edebiyat Fakültesi'nin Edebiyat Bölümü'ne ve İstanbul Dârülfünûnu'nun yatılı kısmı olan Yüksek Muallim Mektebi'ne kaydolan Atsız, bir hafta sonra askere çağrıldı ve askerliğini 28 Ekim 1926 ile 28 Temmuz 1927 tarihleri arasında İstanbul'da Taşkışla'da 5. piyade alayında er olarak yaptı.

Ahmet Naci adlı arkadaşı ile birlikte hazırladığı "Anadolu'da Türklere Ait Yer İsimleri" adlı makalenin Türkiyat Mecmuası'nın ikinci cildinde yayınlanması üzerine hocası Mehmet Fuad Köprülü'nün dikkatini çeken Atsız, 1930 yılında Edirneli Nazmî'nin divanı üzerinde mezuniyet çalışması yaptı. Aynı yıl da Edebiyat Fakültesi'nden mezun oldu.

Atsız'ın sınıf arkadaşları arasında Tahsin Banguoğlu, Ziya Karamuk, Orhan Şâik Gökyay, Pertev Nâilî Boratav, Nihad Sâmi Banarlı gibi Türk Edebiyatı'nın önemli isimleri yer alıyordu.

Mezuniyetinden sonra Edebiyat Fakültesi Dekanı olan hocası Prof. Dr. Mehmet Fuad Köprülü, Maarif Vekâleti'nde Atsız için girişimde bulunarak, Yüksek Muallim Mektebi'ni öğrenci olarak bitirdiği için, liselerde yapması gereken 8 yıllık mecburi hizmetini affettirmiş ve 25 Ocak 1931'de Atsız'ı kendisine asistan olarak almıştı. Atsız, yine 1931 yılında Dârülfünûnun felsefe bölümünden mezun olan ilk eşi Mehpare Hanım ile evlendi. Ancak 1935 yılında  Mehpare Hanım'dan ayrıldı.

Atsız, 15 Mayıs 1931'den 25 Eylül 1932 tarihine kadar Atsız Mecmua'yı çıkarmayı sürdürdü.

Mehmet Fuad Köprülü, Zeki Velidi Togan, Abdülkadir İnan gibi edebiyat ve tarih bilginlerinin de içinde bulunduğu bir kadro ile yayın hayatına atılan bu Türkçü ve Köycü dergi, devrinde ilim, fikir ve sanat alanında çok etki eden Türkçü bir çığır açtı. Artık cumhuriyet devri Türkçülüğünün öncüsü bu kadroydu.

Atsız, kendini tanıtmaya başlayan ilk yazılarını "H. Nihâl" imzasıyla, hikâyelerini de "Y.D." imzasıyla, bu dergide yayınlamaya başlamıştır. 1932 Temmuzunda Ankara'da toplanan Birinci Türk Tarih Kongresi esnasında, Prof. Dr. Zeki Velidi Togan'a Dr. Reşid Galib'in yaptığı eleştiriler üzerine Atsız, içerisinde ikinci eşi Bedriye Atsız ile Pertev Nâilî Boratav'ın da bulunduğu 8 arkadaşı ile, Dr. Reşid Galib'e "Zeki Velîdî'nin talebesi olmakla iftihar ederiz" diyen bir protesto telgrafı çekti. Bu telgraf üzerine de daha sonra Marif Vekili (Millî Eğitim Bakanı) olacak Reşid Galib'le artık hasım olmuşlardı. Gelin bundan sonrasını da bir başka yazımda anlatayım.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları