Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Türkçenin aşığı Şemseddîn Sivasi

Tokat''ın Zile kasabasında 926/1520 yılında doğdu. Adı Ahmet, lakabı Şemseddin, şiirde kullandığı mahlası Şemsi''dir. Esmer olduğu için Kara Şems diye meşhur oldu. Tanınmış bir Halvetî şeyhiydi. Hayatının en verimli çağlarını geçirdiği Sivas''ta Şemsi Aziz lakabıyla da anıldı. Babası Muhammed Ebü''l-Berekat, Halvetî şeyhlerinden Amasyalı Hacı Hızır''ın halifelerindendi. Muharrem, İbrahim ve İsmail adında üç kardeşi vardı. Bunlardan Muharrem ve İbrahim kendisinden büyüktü. Alim olmaları nedeniyle bu iki ağabeyin onun yetişmesinde büyük emekleri geçti. Şemseddin Sivasi yedi yaşında Zile''de ilk tahsiline başladı. Bilahare Tokat''a ağabeyleri Muharrem ve İbrahim Efendilerin yanını gönderilerek orada devrin büyük âlimlerinden Arakiyecizade Mevlana Şemseddin Efendi''nin derslerine devam etti. Kısa zamanda nakli ve akli ilimlerde büyük başarılar kazandı. Daha sonra İstanbul''a giderek tahsilinin tamamlayıp Sahn medreselerinden birine müderris oldu Şemseddin Sivasi''nin müderrisliği çok kısa sürdü. Bir gün Kazasker''i ziyarete gittiğinde mevki ve makam isteyenlerin bu isteği dile getirirken nasıl küçüldüklerini görüp tiksindi. Bunun üzerine görevinden istifa etti. İstanbul''dan ayrılıp hac vazifesini yerine getirmek üzere Hicaz''a gitti. Hac dönüşü Zile''ye yerleşerek halka vaaz vermeye başladı. Şöhreti yavaş yavaş çevreye yayılan Şemseddin Sivasi, Cumapazarı köyüne giderek babasının şeyhi Amasyalı Hacı Hızır''ın halifelerinden Muslihuddin Efendi''ye bağlandı. Şeyhinin vefatı üzerine önce Tokat''a, bilahare Zile''ye dönerek öğrenci yetiştirmeye devam etti. Bir müddet sonra Tokat''a gelen Halveti büyüklerinden Şeyh Mecdüddin Şirvani''ye intisap etti. Sivas Valisi Hasan Paşa (974/1567) tarafından 972/1564 yılında yaptırılan ve bugün Meydan Camii diye anılan camiye vaiz olmak üzere davet edilen Şemseddin Sivasi, ailesi ve bir kısım talebesi ile birlikte Sivas''a göçtü. Kendisi için yaptırılan dergaha yerleşerek orada zahiri ve batıni ilimleri öğretmek suretiyle pek çok talebe ve mürid yetiştirdi. Şemseddin Sivasi, Şems-i Tebriz ve Ak Şemseddin ile birlikte Türk tasavvuf tarihindeki üç Şems''ten biridir. Sivas''ta yaşamasına ve eserlerin çoğunu o şehirde vermesine rağmen şöhreti İstanbul''a kadar ulaştı. Sultan III. Mehmet ile 1005/1596 yılında Eğri Seferi ve devamında yapılan Haçova Meydan Muhaberesi''ne katıldı. Peçevi tarihi hariç Şemseddin Sivasi ile ilgili bilgi veren tarih kitapları ve onun hakkında yazılanların hemen hemen hepsi savaştan önce padişaha zaferi müjdelediğini, bunun üzerine sultanın arzusu ile savaşa katıldığını, bir ara harbin en şiddetli anında ordunun bozulma ihtimali baş gösterince, maddi manevi üstün gayretleri sonucunda savaşın kazanıldığını kaydederler. Şemseddin Sivasi, Haçova Zaferi''nden sonra İstanbul''da biraz istirahat edip Sivas''a döndü. Kısa bir müddet sonra 1006/1597''de orada vefat etti. Naaşı Meydan Camii''nin haziresine defnedildi.

Ölüm yeri hakkında ittifak eden kaynaklar, vefat tarihi üzerinde anlaşamadılar.

Ancak kaynakların ekserisi, onun Ekim 1597 (1006 Rebfulevvel)''de vefat etmiş olduğu istikametindedir. Nitekim vefatına düşürülen tarihler de ebced hesabına göre bu seneyi göstermektedir:

"İki mısra ile Hatif vefatına didi tarih

Ki her mısraı şeh-beyt-i şi''r-i şair aldı

Mekan u cayı cilvegah-ı kurb-ı lahüti                                                                                            

Telındı lıayf Şems mana-yı di demden nilıan old ı (1006)"

"Kadriya tarilı-i fevtini didim                                                                                                       

Nüh felek Şems telındı nür ile

Ey Hüsamf fevtine tarihdür                                                                                        

Rülı-ı pak-i Şemsiye Firdevs ca (1006)"

Şemseddin Sivasi''nin son sözü; "Şüphesiz ben sadece Hak dine boyun eğip yüzümü, gökleri ve yeri yaratmış olan Allah''a çevirdim ve ben O''na ortak koşanlardan değilim." (En''am Suresi, 79. Ayet''in Türkçe''si) oldu.

Şemseddin Sivasi, çoğu dini, tasavvufi sahada yirmi iki eser verdi. Eserlerinde döneminin uygulamasının aksine, Türkçeye ağırlık verdi. Eserlerinden yirmi tanesi Türkçe, ancak iki tanesi Arapçadır.

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları