İtfaiye teşkilatı 307. yaşını kutluyor.  İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere pek çok kuruluş  İtfaiye Haftası'nı kutlama hazırlıkları yapıyor. Türkiye'de her yıl 25 Eylül günü başlayıp 1 Ekim günü biten hafta İtfaiyeciler Haftası olarak kutlanır. Hafta süresince çeşitli yayın organları ile halka, okullarda öğrencilere yangının zararları anlatılır ve yangından korunma yolları ve alınması gereken önlemler belirtilir. Hafta bu yıl da 25 Eylül ile 1 Ekim tarihleri arasında kutlanacak.

Türkiye'de itfaiye teşkilatının geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. İtfaiye örgütünün kurulmasından önce ilk yangın söndürme aracının tasarlanması; ülkemizin itfaiyecilik konusunda ne kadar duyarlı olduğunu gösteren bir husustur. Resmi itfaiye örgütü kurulmadan önce Davud adlı biri Fransa'da gördüğü Didon denilen yangın tulumbasından esinlenerek, ilk yangın söndürme aracını yaptı. Fransa'daki Didon adı verilen yangın tulumbasına benzeyen bu yangın söndürme aracı sayesinde o dönem çıkan yangınlara müdahale edilmiştir. Tulumbayı taşıyan, yangını söndüren kişilere Tulumbacı denirdi. Bunların kendilerine özgü kuralları vardı. Her bir mahallenin tulumbacısı ayrıydı, diğer mahalleye talep olmadığı zaman müdahale etmeleri kavga sebebi olurdu. Mahallenin bir yerinde yangın çıktığı takdirde tulumbacılar; tulumbalarını yanlarına alıp bağırıp çağırarak yangın yerine giderlerdi. Eğer o meşhur İstanbul yangınları gibi büyük yangınlar çıkarsa bütün mahallelerin tulumbacıları el birliğiyle yangını söndürmeye koşardı. Resmi olarak Türkiye'de ilk defa 25 Ekim 1714 tarihinde yangın söndürme örgütü kurulmuştur. Bu örgütün ilk adının Dergah-ı Ali Tulumbacı Ocağı olduğunu söyleyebiliriz. Cumhuriyetin ilan edilmesiyle beraber yangın söndürme işine profesyonel bir yaklaşım getirilmiştir. 25 Eylül 1923 tarihinde yangın söndürme görevinin belediye hizmeti olarak görülmesine karar verilmiştir. Bugün belediyeler ve büyük endüstri kuruluşlarında itfaiye örgütü kurulmuştur. İtfaiyecilikte teknolojinin getirmiş olduğu yeniliklerden de yararlanılır. Geçmiş yıllara bakıldığında kentin yüksek bir binasının tepesine çıkılarak yangın gözlendiğini söyleyebiliriz. Ayrıca, yangın gözlemek adına özel olarak oluşturulmuş kulelerin de aynı amaç doğrultusunda kullanıldığından bahsetmek gerekir.  

Geçmişte bu yangın kulelerinden en önemlisi İstanbul Üniversitesi Merkez binasında  bulunan "Beyazıt Yangın Kulesi"dir. Bu bina hali hazırda kullanılmaktaysa da yangın gözetlemeleri daha modern teknolojik aletlerle yapılmaktadır. İstanbul, Ankara, İzmir gibi mega kentlerin en büyük problemlerinden biri de yeni yapılmış gökdelenlerdir. İtfaiye merdivenlerinin bu gökdelenlerin tepesindeki yangınlara ulaşabilmesi sıkıntı yaratmaktadır. Ancak bu gökdelenlerin içinde yangına duyarlı hassas aletlerin olması yüreğimize su serpmektedir.

Biz de hayatlarını hiçe sayarak vatandaşın can ve mal güvenliğini yangınlara karşı koruyan itfaiyecilerimizin haftasını kutalar, bu güne kadar gösterdikleri başarıları tebrik ederiz.