Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Levent Doğan

Levent Doğan

Yazar

Tükenmişlik Sendromu

Özellikle ülkemizde uzun saatler çalışan insanların sayısı epey fazladır.

Bunun yanında ev-iş arası mesafeler, otobüste/metroda/arabada ölen vakitler de oldukça can sıkıcıdır.

Hepsinin yanında çoğu çalışanın evde bekleyen sorumlulukları da vardır.

Kimisi için çocukların bakımı kimisi içinse devam eden eğitim gün sonu evde bekler.

Zaten hiçbir şey yoksa bile evdeki, temizlik, yemek, bulaşık ve çamaşır gibi temel sorumluluklar da vakit ve enerji alan işlerdir.

Bunlara bir de kişilerarası ilişkilerdeki sorunlarımız ve ekonomik baskılar eklenince artık günlük basit işlere bile harcayacak enerjimiz ve motivasyonumuz kalmaz.

Bu gibi durumlarda kişiler tükenebilir ve işler daha da karmaşık bir hal alabilir. Bu tükenmişlik bir sendrom halinde deneyimlenir.

Tükenmişlik sendromu (burnout), kişinin uzun süreli maruz kaldığı stresin yol açtığı fiziksel ve psikolojik tükenme halidir.

Oldukça kolay gözlemlenebilen belirtileri arasında, çoğunlukla fiziksel olarak yorgun ve bitkin olmak başta yer alır.

Bu sendrom, çaresizlik, yalnızlık, kaygı, sinirlilik ve bunalma gibi oldukça güçlü duygularla bizi baş başa bırakır.

Olayları değerlendirme biçimlerimiz tamamen olumsuz ve karamsar bir hava alırken dünyadan kopuk yaşamak ve izolasyon genel sonuçlarındandır.

Bunların yanında erteleme davranışı her delikten çıktığı gibi tükenmişlik deliğinden de çıkmayı çok iyi bilir.

Dolayısıyla, işler birikir de birikir. Bunların getirdiği stres artar da artar.

Hedefler tamamlanmadıkça kendinden şüphe ve yetersizlik tükenmeyi hat safalara çıkarır.

Tükenmişlik sendromunun bu belirtileri gözardı edilirse, uzun vadede fiziksel ve psikolojik sağlığımızı kolayca bozabilir.

Çoğu araştırma, müdahale edilmemiş tükenmişlik sendromunun depresyon ve kaygı bozukluklarına yol açtığını belirtiyor.

Ayrıca, kişi genel enerjisinde tükenme hissettiği için iş performansı da düşer ve bu durum maalesef genellikle işten çıkarılma ile sonuçlanır.

Tükenmişlik sendromu özellike pandemi sonrası oldukça artmış durumda ve batıda birçok kurumsal şirket ve devlet daireleri bunun farkında.

Artık, organizasyonel psikologlar ve kurum psikolojik danışmanları işe alınarak tükenmişliğe yönelik önleyici çalışmalar yapıyorlar.

Bununla birlikte bu uzmanlar burnout belirtileri olan çalışanları tespit edip onlara, iyilik hallerini korumaları için onlara destek sağlıyor.

Peki Türkiye''deki şirketler bu duruma ne kadar mesai harcıyor?

Çalışanlarının iyilik halini önemseyen ve yalandan terapi için üç-beş kuruş destek vermenin haricinde iş hayatında tükenmeyi engelleyecek ne gibi önlemler alıyor?

Şirketler, çok iyi eğitilmiş organizasyonel psikologlarımıza insan kaynakları işleri yaptırmaktan ileri giderek, iş ortamında iyilik halini koruma çalışmaları yapmaları için fırsatlar tanımalı.

Bizler ise kişisel hayatımızda, farkındalığımızı artırmalıyız.

İlk adım olarak, rasyoneliteyle uyumlu olmayan kişisel gelişim kitaplarını ve kadınlarla erkeklerin neyi sevip sevmediğini anlatan psikoloji kitaplarını bırakıp öz-yardım becerileri anlatan kaynaklar tüketmeliyiz.

Ayrıca, yakınlarımızla temel sorumlulukları paylaşmayı öğrenip, birbirimizin genel yüklerini hafifletmeliyiz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları