Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Sonunda Milli Mücadele kazandı

Sizlere bir önceki yazımda, Cumhuriyet'imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün; güzel sanatlar, basın ve gazetecilerle ilgili sözlerini dile getirmiştim. Bugün de muhalif yazar ve gazetecilerle ilgili çağa ışık tutacak görüşlerini yaveri Sadi Borak Bey'in anlatımıyla dile getirmeye çalışacağım.

Bilindiği gibi Refii Cevat, İşgal Basını'nın önde gelen isimlerindendir. Kurtuluş Savaşı boyunca Millî Mücadele'yi ve onun lideri Mustafa Kemal'i kötüleyen yazılar yazmış, sonunda da 150'liklerle beraber sürgüne yollanmıştı.

4 Şubat 1919 tarihinde Alemdar Gazetesi'nin yazarlarından Refii Cevat, Mustafa Kemal Paşa ile Şişli'deki evinde bir görüşme yapar. Refii Cevat bu görüşmeyi şöyle aktarır:

"Sorularımı bitirip veda etmek üzere ayağa kalktığımda dedi ki:

- Biraz daha oturunuz lütfen.

Oturdum. Şöyle bir konuşma geçti aramızda

- Soracağınız sorular bitti mi?

- Bitti Paşam.

- Bu vatan içine düştüğü bu felaketten nasıl kurtarılır, istiklaline nasıl kavuşturulur? Diye bir soru sormanızı beklerdim.

- Af buyurunuz Paşa hazretleri, bugün içinde bulunduğumuz bu şartlardan bu vatanın kurtulmasını en uzak ihtimalle dahi mümkün görmediğim için böyle bir soru sormadım.

- Siz gene de böyle bir soru sormuş olunuz, ben de cevabımı vereyim, fakat yazmamak şartıyla.

- Zatıalinizi dinliyorum Paşa hazretleri.

- Bakınız Cevat Beyefendi, sizin imkânsız gördüğünüz kurtuluş yolları vardır. Bu gün herhangi bir teşkilatçı Anadolu'ya geçer de milleti silahlı bir direnişe hazırlarsa bu yurt kurtarılabilir.

Heyecanlanmıştım. I. Dünya Savaşı süresince gücümüzü öylesine tüketmiştik ki elimizde hiçbir şey kalmamıştı. Harplerden sağ kalanların ise ayakta duracak halleri yoktu.

- Nasıl olur Paşam! diye yerimden fırladım. Paşa sakindi:

- Aklınızdan geçenleri tahmin ediyorum, dedi; doğrudur. Görünüş tamamen aleyhimizde. Ama düşmanlarımız olan bu büyük devletlerin bir de içyüzleri var.

-Nasıl Paşam?

-Anlatayım. Siz sanıyor musunuz ki, savaşı kazanmakla müttefikler aralarındaki bütün sorunları çözmüşlerdir. Aralarındaki asıl rekabet şimdi başlayacaktır. Asırlarca birbirleriyle boğuşan Fransızlarla İngilizleri ortak düşman tehlikesi birleştirdi. Şimdi o eski rekabet bıraktıkları yerden tekrar başlayacaktır. İtalya'nın da başı dertte. Onlar da her an bir iç karışıklık yaşayabilirler. Sonuçta, Anadolu'da başlayacak bir milli direnişle hiçbiri mücadele edecek durumda değildir. Böyle bir mücadelenin tam sırasıdır.

- Paşam, milli direniş, güzel. Ama neyle? Hangi askerle, hangi silahla, hangi parayla? Maalesef Paşam, kupkuru bir çölden farksız oldu bu güzel vatanımız.

-Öyle görünür Refii Cevat Bey, öyle görünür. Ama çölden bir hayat çıkarmak lazımdır. Çöl sanılan bu âlemde saklı ve kuvvetli hayat vardır. O, Türk Milleti'dir. Eksik olan şey teşkilattır. Bu teşkilat organize edilebilirse vatan da millet de kurtulur.

Mustafa Kemal'e veda ettim; matbaaya geldim. Ne kafam almıştı, ne de mantığım. Daha doğrusu anlattıkları bana deli saçması gibi gelmişti. Matbaada arkadaşlar anlat diyorlardı; neler söyledi? Anlattım:

Şu sıralar Anadolu'ya geçilir, orada teşkilat kurulur, vatan bağımsızlığına kavuşur, millet de özgürlüğüne kavuşurmuş, anladınız mı arkadaşlar:

Bu deli değil, zır deliymiş...

O günlerde, o şartlar içinde İstiklal Mücadelesi'ne atılıp Türkiye'yi kurtarmaktan söz edenlere karşı herkes benim gibi düşünürdü. O günlerde böyle düşünen tek adam oydu; tek adam…

Mütareke aydınları "Ya İngilizlere, ya da Amerika'ya sığınalım" diyorlardı. Ya İngiliz yandaşlığı, ya Amerikan yandaşlığı. "Türk Milleti'ne sığınalım" diyen yoktu. Mustafa Kemal Paşa hariç… Aydınların ve o zamanın basını yalnızca bir kuklaydı. Milli direnişe inananlar ise çok azdı. Ancak sonunda Milli Mücadele kazandı.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları