Sergen diye biri
Edebiyat dünyamızın önemli şairlerinden Orhan Veli, kendi ölümünü dizelerine taşıdığı "Ölümüm" şiirinde;
O sabah alnımda iki ter damlası konuşacak
Yorgun olarak öldüğüme dair
Benim Yeni Sabah'ı bir başkasına verecek gazeteci Yusuf
İskele kahvesinde çayım soğuyacak
İlk vapur yolcuları arasında olmadığımın farkında bile olmayacaklar
Lâz müezzin hakkımda salâ verecek
İmam bildiğini okuyacak
Bozuk düzen makamından
Hiç Çamlıca'ya kuşbaşı kar yağarken ölünür mü diyen
Yarıdan fazlası abdestsiz cemaatim olacak
Ve hepsi de
İyi biliriz diye yalan söyleyecekler
Ertesi sabah Cumhuriyet'te sülâlem sayılacak
Müessif bir intihar denmiyecek
Ve nihayet
Başı boş hayatım gibi
Başı boş mezarım da taşsız kalacak. Dizeleriyle anlatır bizlere…
*
Beşiktaş'ın unutmak istediği "Şampiyonlar Ligi" ve belki de bir nefes alacağı "Milli Ara" sonrası yine her şeyin olduğu gibi tekrarı yaşandı. Yazımın başlığı mesleki ustamız, değerli büyüğümüz, olmak istediğimiz İslam Çupi'ye aittir. Usta 14 Aralık 1999 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde bu başlık altında Sergen Yalçın'ı şöyle anlatır; "Adı Sergen Yalçın. Mesleği profesyonel futbolculuk. Oynadığı kulüp Fenerbahçe, kendisini vitrine koyduğu diğer forma Türk Milli Takımı. Meşin yuvarlak sanatında Türkiye'nin doruk noktalarında olan Sergen Yalçın, bu mesleğe başladığı günden 28 yaşını sürdürdüğü bugüne kadar, futbolun içinde olması gereken kolektif şuur ve mecburiyete, yardımlaşmaya, birlikte savunma yapma hücum etme ilkelerine sırt çevirmiş şekilde tek başına ve kafasının dikine yaşamaya devam ediyor.
Adam bilimsel futbolun, çağa uyan meşin yuvarlak gidişinin düşmanı. Ne antrenman seviyor, ne idmanda kafasının vücudunun antrenör tarafından eğilip bükülmesini… Futbol sahasında Sergen sanki tek başına… Etrafta kendisini çekip çevirecek tek kişiyi istemiyor. Onun için kendi, futbol topu ve saha var. Herşeyi bir başına yapacak. Kendine, futbol topuna, futbol teorilerine, idmana, sisteme, taktiğe kendi hükmedecek hep… Bunlar konusunda etrafında kimse bulunmayacak. Kendi vücuduna istediği gibi hükmedecek, futbol topu idmanda onun istediği kadar zıplayacak, idman şeklini ve vaktini kolundan çıkarmadığı kendi saati belirleyecek."
*
O gün 28 yaşındaki saha içindeki futbol dehası bugün 49 yaşında ve saha kenarında ve Beşiktaş ile geçen sezon önemli başarılara imza attı. Bu sezon işler çok iyi gitmiyor Beşiktaş ve Sergen Yalçın adına ve görünen o ki, konumlar değişse de Sergen Yalçın'ın kafa yapısı hiç ama hiç değişmiyor. İçinde olduğu futbol dünyasının tüm dizaynı sadece onun fikriyatına kalmış.
Üzerindeki gereksiz "Egosantrik" karakterini bir kenara bırakmamış. Günümüz teknik adamları "Sayısalcı" ve "Sözelci" olarak ikiye ayırırsak ve günümüz futbolunun "Sayısal" gerçeklik üzerindeki gelişimini göz önünde bulundurursak, dün başarılarıyla gurur duyduğumuz ve tekrarını hatta daha iyisini yapmasını beklediğimiz Sergen Yalçın'ın "Sayısal" gerçeklik kavramıyla artık fazlaca "Sözelciliğe" takılmadan öteki bölgeye geçmesini tavsiye ediyoruz.
Arka arkaya yaptığı basın açıklamaları bile kendi içinde yaşadığı git-gel durumlarının açıklamasadır.
Sergen Yalçın'a ikinci tavsiyemiz, "Acı Bir Tecrübe" yaşadığı Şampiyonlar Ligi serüvenini unutup asıl gerçeklik Süper Lig'e Giresunspor karşılaşmasıyla dönmesidir. Üç puan, lig kalitesi ve rakiplerinin çokta önem arz etmeyen performans tabloları ışığında, henüz kaçmamış olan trenin ön vagonundan bi'sonrakine düşmemesidir.
Sergen Yalçın, Beşiktaş için, taraftar için önemlidir ve onun içindirki kendisinden tek beklentimiz, futbolculuğundaki tadına doymaktan mahrum kaldığımız sergüzeştliği bizlere teknik adam kariyerinde tekrarını yaşatmasın…