Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
A.Öner PEHLİVANOĞLU

A.Öner PEHLİVANOĞLU

BAKIŞ

Ortadoğu

Değerli okuyucularım merhaba,

Kısa süre arayla iki bayramı birlikte kutluyoruz, ilki dini bayramımız, Şeker Bayramı, ikincisi milli, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı. Sağlık ve mutluluk içinde her iki bayramı kutlamayı diliyorum.

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkarak Türk Ulusunun bağımsızlık mücadelesini başlattığı tarih olması bakımından çok önemli. Bu günkü yazımı iki bölüm olarak hazırladım; I. Bölüm'de, Ulu Önder Mustafa Kemal'in, Samsun'a çıkışı öncesi ve sonrasını, II. Bölümde, Ortadoğu'da İsrail-Filistin anlaşmazlığını anlatacağım.

 

1. BÖLÜM:

1. Dünya Harbinde yenilgiye uğrayan Osmanlı İmparatorluğu, 30 Ekim 1918'de, harbin galibi devletler adına, İngiltere ile Mondros Mütarekesini imzaladı. Mütareke'nin imzalanmasını izleyen dönemde harbin galibi devletler Anadolu'nun bir çok yerini işgal etti. 13 Kasım 1918'de, İngiliz, Fransız, İtalyan gemileri istanbul'a geldi. İstanbul işgal edildi, izleyen günlerde güneydoğu'da İngilizler ve Fransızlar, güney bölgesini işgal etti, İtalyanlar, Batı Anadolu'da Fethiye, Marmaris ve Bodrum'u işgal etti. 15 Mayıs 1919'da Yunanlılar İzmir'i işgal etti.

19 Mayıs 1919'da Ordu Müfettişi olarak görevlendirilen Mustafa Kemal Samsun'a çıktı; Mustafa Kemal Samsun'a çıktığı günü Nutuk'ta şöyle tanımlamıştı;

"Baylar, içinde bulunduğumuz durum karşısında bir tek karar vardı. "O da ulus egemenliğine dayanan  tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak. Temel ilke Türk ulusunun onurlu ve saygın bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu, ancak tam bağımsız olmakla sağlanır. Yabancı bir ülkenin koruyuculuğu ve kollayıcılığı.... düşünülemez. Türkün onuru, kendine güveni ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak yaşayamaktansa yok olsun daha iyidir.

Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm. İşte gerçek kurtuluş parolası bu olacaktı."

Mustafa Kemal, "Ya bağımsızlık ya ölüm" parolası ile, 21 Haziran 1919'da Amasya bildirisini yayınlayarak "kurtuluş mücadelesini" başlatır. Bildiri şunları içermektedir;

"1. Vatanın bütünlüğü ve bağımsızlığı tehlikededir.

2. İstanbul'daki Merkezi hükümet görev ve sorumluluklarını yerine getirmemektedir.

3. Ulusun bağımsızlığını yine ulusun azim ve kesin kararı ve direnişi kurtaracaktır.

4. Ulusun durumunu ve davranışını göz önünde tutmak ve haklarını ... bütün dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden kurtulmuş ulusal bir kurulun varlığı gereklidir.

5. Anadolu'nun her yönden güvenli yeri Sivas'ta ulusal bir kongrenin toplanması kararlaştırılmıştır....

6. Doğu illeri adına 10 Temmuz'da Erzurum'da bir kurultay toplanacaktır..."

Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışı ve ardından Amasya bildirisi ile Türk ulusunun kurtuluş mücadelesi başlamıştır. Türk ulusunun kurtuluşunu ve ardından T.C. Devletinin kuruluşunu gerçekleştiren başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnet ve şükran duyguları ile anıyor ve 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımızı ve Şeker Bayramımızı en içten duygularla kutluyoruz.

 

II. BÖLÜM;

Bu gün sizlere, Ortadoğu'da, İsrail-Filistin anlaşmazlığı konusunda yeni bir sayfa açacağım.

Yahudi Devleti'nin kuruluşu;

19. Asrın sonlarında, Rusya ve Fransa'da yayılmaya başlayan Yahudi aleyhtarlığı, Yahudilerin  can güvenliğinin ancak bir Yahudi devletinin kurulması ile sağlanabileceği fikrini ortaya çıkardı. Moses Hess, Leon Pinsker ve Teodor Herzl, atalarının yurdu Zion'da bir İsrail devletinin kurulması idealini bir siyasi hareket  haline getirdi. Yahudilerin kendi devletini kurma fikrini savunan Theodor Herzl yayınladığı Yahudi Devleti  adlı eseri 1896 tarihinde İsviçre'nin Basel kentinde toplanan Siyonizm kongresinde  görüşüldü. Basel'de, Filistin'de bir İsrail Devleti kurulması fikri kabul edildi. 1896 kongresini izleyen dönemde, Basel programı uygulamaya kondu. Böylece Avrupa ülkelerinde baskı altında olan Yahudilerin Filistin'e göçü başladı. 1896-1914 döneminde Filistin'e göç eden yahudilerin sayısı 65.000'e yaklaştı. 1914'ü izleyen dönemde Yahudi göçü devam etti. Filistin topraklarını satın alma suretiyle sahiplenen Yahudi nüfus, Filistinliler için tehdit oluşturmaktaydı .Yahudi göçü arttıkça Yahudiler ile Filistinliler arasında çatışma arttı. Asrın başında Filistin'de yaşayan Arap nüfus 500.000 civarındaydı. Filistin'e göç eden Yahudiler, Filistinli Araplar ile birlikte yaşamaya başladı.

1. Dünya Harbi devam ederken İngiltere, 1916 Sykes-Picot anlaşması ile Filistin'de Uluslararası yönetim kurulmasını destekliyordu. Bu arada, İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Arthur James Balfour 2 Kasım 1917 tarihinde Siyonist liderlerden Lord Rothschild'e gönderdiği ve Balfour Deklarasyonu olarak anılacak bir mektupta; "İngiltere'nin Filistin'de bir İsrail devletinin kurulmasını destekleyebileceği" ifadesini beyan etti.

Harbin sonunda, Milletler Cemiyeti, Balfour deklarasyonuna dayanarak Filistin'i İngiliz manda idaresine bıraktı. Filistinlilerin yaşadığı toprakların, İngiltere tarafından Yahudilere vaat edilmesiyle başlayan olaylar, İsrail ile Filistin arasında 21'nci asra uzanan anlaşmazlık ve çatışmaların temelini oluşturur.

İsrail Merkezi İstatistik Dairesi tarafından yayımlanan raporda, 1948 yılından bu yana dünyanın değişik bölgelerinden İsrail'e 3,2 milyon Yahudi'nin göç ettiği, ülke nüfusunun 8,9 milyona ulaştığı, nüfusun yaklaşık 2 milyonunun "İsrailli Araplar" olarak tanımlanan İsrail vatandaşı Filistinlilerden oluştuğu belirtiliyor. İsrail vatandaşı Filistinliler ülke nüfusunun yüzde 20'sine tekabül ediyor. Tel Aviv rejiminin "İsrailli Araplar" olarak tanımladığı vatandaşlar, 1948'deki savaş ve sonrasında yaşanan işgale rağmen yurtlarında kalarak İsrail vatandaşı olan Filistinlilerden oluşuyor.

Yahudi Ulus Devlet Yasası

İsrail Meclisinde 19 Temmuz 2018'de kabul edilen Yahudi Ulus Devlet Yasası, iki farklı vatandaş modeli öngörüyor. Buna göre, 8 milyonu aşkın nüfuslu ülkenin yüzde 20'den fazlasını oluşturan Arapların ikinci sınıf vatandaş konumuna düştüğü, yasayla Arapça resmi dil olmaktan çıktığı ve ülkenin tek resmi dili İbranice olduğu, yeni yasa ile; "Ülkede kendi kaderini tayin etme hakkı sadece Yahudilere aittir. İsrail'in başkenti Kudüs'tür." Ayrıca yasada, "İsrail, dünyadaki tüm Yahudilerin tarihi ana vatanıdır" ifadesine yer verilerek, Filistinlilerin bu topraklar üzerindeki tarihi varlığı ve haklarının da görmezden gelindiği vurgulanıyor.

Kurulduğu günden beri Filistin topraklarında yayılmacı politikasını sürdüren İsrail polisiyle Filistinli göstericiler arasındaki 2021 Mayıs ayının ilk haftasında yaşanan çatışma, özellikle Şeyh Cerrah'taki mülkiyet tartışmaları nedeniyle daha da kızıştı. Kudüs'te, Filistinli göstericilerle İsrail polisi arasında sert çatışmalar yaşandı. Kadir Gecesi ibadeti için gittikleri Mescid-i Aksa'da teravih namazını kıldıktan sonra Şam Kapısı'nda toplanan Çok sayıda Filistinli, İsrail polisinin saldırısına hedef oldu. Bunun üzerine Filistinlilerle İsrail güçleri arasında çatışma yaşandı. Polisin plastik mermi ve ses bombası kullandığı çatışmalarda Filistin Kızılayı'nın açıklamasına göre en az 200 Filistinli yaralandı. İsrail polisiyse 17 polisin yaralandığını söyledi. Çatışmalar, özellikle son dönemde Şeyh Cerrah mahallesindeki Filistinli ve Yahudi topluluklar arasında cereyan eden mülkiyet tartışmalarının ardından yaşandı. Şeyh Cerrah'ta 4 Filistinli ailenin evlerini tahliye ederek Yahudi yerleşimcilere vermesine yönelik talebe ilişkin mahkeme kararının pazartesi günü açıklanması planlanıyordu. Fakat duruşma günü, İsrail'in 6 Gün Savaşı sonrasında Eski Şehir'i ele geçirmeyi kutladığı bir milli bayram olan Kudüs Günü'ne denk gelmesinden ötürü, on binlerce fanatik gurubun yürüyüş düzenlemesinden ve büyük çatışmalar yaşanmasından endişeleniliyordu.

İsrail ve Filistinliler arasındaki anlaşmazlığın kökeni, Akdeniz sahiliyle Şeria Nehri arasındaki bölgede hak iddiasına dayanıyor. Son asır içinde Filistinliler, bir çok ülkede sürgün yaşamı, ülkede askeri işgal, var olma ve kendi kaderini tayin etme mücadelesi yaşadı. Filistinliler acılarının nedeni olarak gördükleri İsrail'deki Yahudi ulusla bir arada yaşama zorunda bırakıldı. Yahudileri için ise dünyanın her yanında yüzyıllar süren zulmün ardından atalarının topraklarına geri dönüş, onlara barış ve güvenlik getirmedi. Komşularıyla pek çok kez bölgesel savaşlar yaşadılar.

İsrail-Filistin anlaşmazlığını incelemeye devam edeceğim.

Sağlık esenlik dileklerimle.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları