Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Okyanustan okyanusa uzanan ülkenin sığlığı

Sizlere bundan önceki yazılarımda; Türk yurdu Dağlık Karabağ için Can Azerbaycan'la işgalci Ermenistan'ın karşı karşıya geldiğini, Azerbaycan ordusunun Türk İHA ve SİHA'larının da desteğiyle Ermeni ordusunu perişan etmesini, bunun üzerine Ermeni diasporasının harekete geçerek, Kanada'nın Türkiye'ye silah ambargosu koyduğunu anlatmıştım. Ardından da Kanada konusunu bir başka yazımda aktaracağımı belirtmiştim.

Kanada için "Okyanustan okyanusa kadar (Latince A Mari Usque Ad Mare) denir. Bu söz; Kuzey Amerika'da bulunan ülkenin topraklarının Pasifik Okyanusu'ndan Atlas Okyanusu'na kadar uzanması dolayısıyla söylenir. Kanada'nın başkenti Ottava'dır. Ermeni diasporasının etkisiyle 'demokrasi aşığı' kesilen Kanada, aslında bir dominyon (bağımlı) ülkedir. İdaresi; meşruti monarşi altında federal parlamenter sistemdir. Yani buna 'temsili demokrasi' adı verilebilir.

Ülke; Kraliçe II. Elizabeth'e bağlı Genel Vali Julie Payette tarafından idare edilir. Dolayısıyla İngiliz Milletler Topluluğu (Commonvealth) üyesidir. Orijinaldir Kanada, aynı zamanda Fransa'nın hakimiyetindeki Fransızca Konuşan Ülkeler Topluluğu (Frankofon) örgütü üyesidir. Yani ülkenin bir ayağı İngiltere'ye, diğer ayağı da Fransa'ya bağlıdır. Uluslararası Frankofoni Örgütü'ne Kanada'yla birlikte Belçika, İsviçre, Yunanistan, Ermenistan, Romanya, Avusturya, Macaristan, Ukrayna ve de Batı Afrika ülkelerinin birçoğu üyedir. Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'ne komşu olan Kanada, refah bakımından bu ülkeyi geçmiş bir durumdadır.

Kanada'nın Türkiye'ye; Karabağ'da insan hakları ihlal edildiği için, (sanki 27 yıldır Azerbaycan Türkleri'nin insan hakkı yenmemiş gibi) uyguladığı ambargonun Commonvealth'an mı, yoksa Frankofon örgütünün baskısından dolayı mı alındığı şu anda bizce bilinmiyor.

Kanada'nın; İngiltere ve de Fransa'ya kul köle olmasının nedeni tarihinde yatar. Batı'dan gelen kan dökücü "beyaz adam"ın kıtanın yerlilerini "vahşi" diyerek katletmesinden sonra, işin kaymağını kimin yiyeceği kavgasında İngiltere ve Fransa karşı karşıya gelmişti. Kanada'nın yeni sahipleri de "ne şiş yansın, ne kebap" düşüncesiyle, her iki ülkeye de "mavi boncuk" dağıtmışlardır.

Evet dönelim Kanada'nın şimdiki durumuna: Kanada Dışişleri Bakanı François-Philippe Champagne, "Son birkaç gün içinde, Dağlık Karabağ'daki askerî çatışmada Kanada teknolojisinin kullanıldığına dair bazı iddialar ortaya atıldı. Bu iddiaları öğrendikten sonra, derhal Kanada Dışişleri Bakanlığı'nın Küresel İlişkiler Departmanı (Global Affairs Canada)'nı bu iddiaları araştırması için yönlendirdim.

Kanada'nın güçlü ihracat kontrol rejimine uygun olarak devam eden çatışmalar nedeniyle durumu daha ayrıntılı değerlendirilmesine zaman tanımak amacıyla Türkiye'ye yönelik ihracat izinlerini askıya aldım. Kanada, Dağlık Karabağ'da toplulukların bombardımanı ve sivil kayıplarla sonuçlanan devam eden çatışmadan endişe duymaya devam ediyor. Durumun istikrara kavuşturulması için derhal önlem alınmasını istiyoruz" diyordu.

Evet buna karşılık Türk Dışişleri Bakanlığı da bir çalışma içine girmiştir, gibime geliyor. Hani bizim fındık-fıstık satıp, elektronik parçalar aldığımız ülke için mütekabiliyet (karşılıklık) ilkesi gereği yapılacak çok şey olmalı.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları