Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Nazım Hikmet'in Türkçülüğü!...

Ölüm yıldönümü dolayısıyla bugünlerde kendisinden çok söz ettiren Nazım Hikmet''le ilgili ilginç bilgiler vermek istiyorum. Amacım Nazım Hikmet''in edebi kişiliği değil. Yıllarca hizmet ettiği komünizme taban tabana zıt olan "Türk milliyetçiliği" ve de "Türkçülük" konusunda hayatının son demlerinde tutum ve sözleri. Gelin isterseniz Nazım Hikmet''i kısaca bir tanıyalım:

Nazım Hikmet Ran ya da Türkiye''den ayrıldıktan sonraki soyadı ile Nazım Hikmet Borzecki; Osmanlı İmparatorluğu toprakları içinde yer alan Selanik''te 14 Ocak 1902''de doğan bir şairdir. Şiirleri; Sovyet emperyalizminin de desteği ile elliden fazla dile çevrilmiş ve eserleri birçok ödül almıştır. Türkiye''de serbest nazımın ilk uygulayıcısıdır. Uluslararası bir üne ulaşmıştır, bunda Marksistler tarafından 20. yüzyılın en gözde şairleri arasında gösterilmesinin de rolü büyüktür.

Türkiye''de komünist siyasi düşünceleri yüzünden defalarca tutuklanmış ve yaşamının büyük bölümünü hapiste ya da sürgünde geçirmiştir. Türkiye''de 11 ayrı davadan yargılanarak İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde 12 yılı aşkın süre hapis yatmıştır. Yasaklı olduğu yıllarda Orhan Selim, Ahmet Oğuz, Mümtaz Osman ve Ercüment Er adlarını da kullanarak yazılar yazmıştır. 1951 yılında Türkiye''den kaçması sonrasında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılmış; bu karar ölümünden 46 yıl sonra, 5 Ocak 2009 tarihinde iptal edilmiştir. 3 Haziran 1963 günü Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği''nin başkenti Moskova''da kalp krizi sonucu öldü. Mezarı halen Moskova''dadır.

Bir kere şunu belirtmek isterim; Sovyet Komünist Partisi, Nazım''a asla güvenmiyordu. Başta Azerbaycan olmak üzere esir Türk illerine gittiğinde peşinde mutlaka üç beş KGB ajanı takılırdı. Sürekli Nazım''ın ne konuştuğunu, Türklere neler anlattığını kontrol ediyorlardı. Nazım ise burada kendisini dinleyen Türklere, Marksizmi bir kenara bırakmış adeta Türkçülük propagandası yapıyordu.

Örneğin bir gün Bakü Üniversitesi''nde karşılaştığı bir delikanlıya; "Oğlum senin soyadın ne?" diye sorar. Delikanlı da ona, "Mehmedov" der. Nazım hiddetlenip çocuğa "Oğlum Türk ''ov'' olmaz. ''Oğul'' olur. Sen Türk oğlu Türk''sün. Soyadın da ''Mehmedoğlu'' diye ekler. Sovyetler Birliği''nde Türk olmak, Türk olduğunu ifade etmek yasaktır. Nazım Hikmet ise her fırsatta gençlere Türk olduklarını hatırlatır, Türklük bilincini yaymaya çabalar. Gördükleri karşısında artık hayalleri yıkılmış, fikirleri tamamen değişmiştir.

Bir başka gün de Bakü metrosunun girişindeki Rusça tanıtım yazısını görür, içerler. Yanındaki mihmandara dönerek: "Burası neresi?" diye sorar. Mihmandarı, "Bakü" diye yanıtlar. Nazım Hikmet, "Yani…" der. Mihmandar, "Azerbaycan''ın başkenti" diye tamamlar. Nazım Hikmet, "Eeeee" der. Mihmandar konuşmanın nereye varacağını bekler. Nazım yapıştırır "Bakü''de Rusça''nın işi ne? Türkçe yazsanıza!..."    

Nazım Hikmet''i bir de Azerbaycanlı şair Abbas Abdulla''dan dinleyelim Ebulfeyz Elçibey''in önderliğindeki o günün Halk Cephesi''nin Genel Yönetim Kurulu Üyesi ve şair Abbas Abdulla, daha sonra da Azerbaycan''ın İstanbul''da görev yapan ilk başkonsolosu oldu. O sıkı bir Türkçü ve Turancıdır.

Abbas Abdulla, Şemsi Belli''ye bakın Nazım Hikmet hakkında neler anlatıyor:

"Biz Türkçülüğü de, milliyetçiliği de Nazım Hikmet''ten öğrendik. Öz dilimize sarılmamızda onun payı az değildir. Burada bizim aydınlarımızın çeşitli nedenlerle yapamadığını o yaptı. Komünizm kisvesine bürünmüş Rus emperyalizmine ilk kafa tutan Nazım Hikmet oldu. Bizim görkemli tiyatro yazarımız Mirze Fetali Ahundzade''yi anma töreni düzenlenmişti o yıllarda. Nazım da Bakü''de, o da davetli. Toplantıyı yöneten Rus, Nazım''a söz vermek istemiyor, oyalıyordu onu. Nazım birden kürsüye fırladı: ''Ulan sen kim oluyorsun da bana söz vermiyorsun, ben istediğim yerde konuşurum, senden nezaketimden dolayı söz istiyordum'' diye haykırdı ve başladı konuşmaya: Konuşmanın bir yerinde nasıl olduysa ''Ahundzade'' yerine ''Ahundof'' dedi. Hemen yere tükürdü, af diledi: ''Kusura bakmayın ağzıma şu pis of''u aldım, ağzım kirlendi, temizledim'' Ruslar Nazım''ın komünizmden artık tiksindiğini sezmişlerdi, ama ses çıkaramıyorlardı. Bunda da dünya kamuoyundan çekiniyorlardı."

Nazım Hikmet''i hayatının son döneminde yaptıklarıyla ister Türkçü kabul edin, ister etmeyin. O sizin bileceğiniz iş. Biz sadece yaşanan olayları aktardık.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları