Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ayşegül ARASIL

Ayşegül ARASIL

Yazar

Mutluluk kapıyı çalarsa

Mutluluk nedir diye sorulsa, hepimizin farklı cevapları olacaktır. Bazılarımız koşula bağlayacaktır mutluluğu; şu evi/arabayı aldığımda mutlu olacağım ya da okulumu bitirebilirsem gibi…

Bazılarımız ise hep sonra mutlu olacağını düşünür şu anda mutluluk yokmuş da hep sonraki zamanda mutluluğu yakalayacakmış gibi bir şeyleri kovalar durur; oysa ki ömür bir kuş gibi uçup gitmekte yakalayabilen var mı ?

Mutluluk bir gün kapıyı çalıp işte ben geldim der mi? Derse de biz hazır mıyız mutluluğa, onu nasıl karşılarız bir gün aniden gelse, ne deriz? Doya doya içimizden geldiği gibi, elalem ne der diye düşünmeden gönlümüzce yaşayabilir miyiz?

İnsanların ne dediğine takılmadan, yaşına, görüntüne, ruh haline, geldiğin yere ya da şimdi bulunduğun yere takılmadan sadece özüne inanarak yaşadığında mutluluk zaten seninle olur. Her şeyin içinde bir tutam mutluluk yok mudur? Doğada her şey zıttıyla var olur. Bundandır ki negatif diye adlandırdığımız duygular pozitif olanını da çağrıştırır veya içinde barındırır. Yaşarken çok üzüldüğünüz anları yıllar sonra andığınızda yüzünüzde buruk da olsa mutluluk kırıntısı görmeniz bundandır. Acı tatlı anıları anlatırken yüzümüze yerleşen o tatlı tebessümler de yine hep yaşamdaki mutlu olma, mutluluğu çoğaltma isteğinden kaynaklanır.

"Önemli olan hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır." Eflatun'un dediği gibi ne kadar az ihtiyaç duyar ve az beklenti içinde olursak, bu bizi hayatta güçlü kılar. Sadece mutlu olmak için de değil insanlarla ilişkimizi güzelleştirmek ve kendi kendimize yetme konusunda da elimizi kuvvetlendirir.

İnsanın insana olan ihtiyacı bitmez, dünyanın öyle bir düzeni var ki; hem birbirimize muhtacız, hem zincirin halkaları gibi birbirimize bağlıyız. Hiç kimse ve hiçbir şey boşuna değil. Her şey bir amaç doğrultusunda var olmuş. Zaman, mekan, kişiler, olaylar hepsi görünmez bağlarla kader dediğimiz olaylar zincirini oluşturmakta.

Mutluluk öyle sürekli vuku bulmaz; gider gelir. Yaşam anlardan oluştuğuna göre ve biz de hep anda yaşadığımıza göre bazı anlarda mutlu oluruz bazı anlarda daha farklı ruh hallerine bürünürüz. Mutlu, heyecanlı, üzgün, endişeli, kızgın, sevinçli gibi haller içinde savrulurken çeşitli dönemlerden geçerek yolculuk yaparız. Gördüklerimiz bazen mutlu eder bazen üzer ama yola devam ederiz. Kimine bakar fikir ederiz, kimine bakar şükür ederiz. Hayat acı tatlı anların toplamıdır. Hepsine aynı yakınlıkta durabilirsek ne mutlu. 

Bazen bilmemek de mutluluk getirir. Bazı şeyleri bilmediğimizde daha mutlu olduğumuzu düşünüyorum. Böyle bir bilgi çağında bu çok zor olsa da, bilgiye çok daha kolay erişebilsek de bildikçe hazmetmek ve hiçbir şey yokmuş gibi davranmak daha zor bana göre.

Bazen yeni hastalık teşhisi konmuş bir hastaya yakınları hasta olduğunu söylemek istemez, üzülmesin, morali bozulmasın diye. Hayatına aynı şekilde devam edebilsin isterler. Belki de bazılarının acıyla baş edebilme metodu böyledir. Oysa hepimiz biliyoruz öleceğimizi, ölümün hepimize bir gün geleceğini. Ama unutuyoruz, yok sayıyoruz, ölmeyecekmiş gibi bir iştahla yaşayıp gidiyoruz. Herhangi bir konuyla ilgili onu bilmediğiniz zamandaki duygunuzla öğrendikten sonraki duygunuz aynı kalabildi mi ?

Bilmemek özgürlüktür çoğu zaman.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları