Mutluluk bir kuşmuş

"Mutluluk üzerine" başlıklı son yazımda, "Mutluluk nedir sizce?" diye sormuştum... Değerli okuyucularımdan biri "Mutluluk bir kuştur" başlıklı bir şiir göndermiş sağ olsun. Şiiri daha önce hiç duymamıştım. Google'dan biraz araştırınca şiirin, çingenelerin zorunlu göçleri sırasında yaşadıklarını anlattığı "Çingenem" isimli kitabını okuduğum Rumen şair ve yazar Zaharia Stancu'ya ait olduğunu öğrendim.

Şiir, Stancu'nun basım yılı 1976 olan "Yaşayan Ölüler" isimli romanında geçiyor. Kitabın çevirisini Osman Saidoğlu yapmış. Şiirden dolayı okumaya karar verdiğim kitabı internetten sipariş verdim bile... İnternetten bulduğum kadarıyla Stancu'nun İkinci Dünya Savaşı sırasında bulundukları yeri terk etmek zorunda bırakılmış bir çingene obasının yolculuğunu anlattığı "Yaşayan Ölüler" kitabında bir bölüm şöyle:

"Evleri vardı insanların evet. Kimisinin saray gibi kocaman evi vardı, kimisinin de daha küçük. Bazısının evi, bakarken, 'Rüzgâr bunu nasıl uçurmuyor' diye şaşkınlık duyulacak kadar küçük, küçücüktü. Çingenelerinse eve ihtiyaçları yoktu. Arabaları vardı onların. Beygir, katır ve merkeplerin çektiği, muşamba örtülü arabaları vardı; ve bol bol yetiyordu onlara. Hep böyledirler. Hep böyle kat ediyorlardı ülkeleri. Çalışıyor, şarkı söylüyor, dans ediyorlardı. Ve hiç bir düşmanları yoktu çingenelerin. Hiç kimseden hiçbir şey istedikleri yoktu. Ama harp... Harbin bir istediği olsa gerekti onlardan. Aslında, istediği şeyi de fazlasıyla almıştı. Onlarcasını biçip götürmüştü ölüm. Ve bu ölümü onların başına musallat eden tesadüf değildi."

Gelelim okurumun gönderdiği o güzel şiire. Romanın kahramanlarından Ferdik'in eşi Zara'nın doğum esnasında hayatını kaybettiği bölümde şöyle geçiyor:

"Ferdik, karısı Zara'yı doğum anında kaybeder, bebek zaten ölü doğmuştur. Ferdik acı çekmektedir, olanları anlayamamaktadır. Bir yıl önce evlendiği ve mutlulukla dolu yaşantısında karısı ve bebeği elinden kayıp gitmiştir.

Sorar kendisine nedir sahi mutluluk?

 

Mutluluk bir kuştur

Ama sanma ki herhangi bir kuş

Bu kuşun kanatları gümüştür

Tüyleri altın

Uzaktan gelir bu kuş

Gelip omuzuna konar

Sol omuzuna konar

Sağ değil

Çünkü insanoğlunun yüreği soldadır

Ve mutluluk kuşu yüreği arar

Göremezsin o kuşu

Sezersin o kadar

Tutup yakalamak düşer aklına

Zahmet etme hiç boşuna

Ne ele avuca sığar

Ne ağ kâr eder ona

Ne tehdit

Ne yalvarma

Bazen mutluluk kuşu

Uzun süre eğlenir adamın omuzunda

Bazen de

Canı sıkıldığından mı nedir

Çabucak gitmeye karar verir

Tutabilirsen tut artık

Bir de bakmışsın havalarda

Bahar güneşinde

Kar gibi erir

Kaybolur gökyüzünde

Kimse bilmez nedendir."

Sol omuzumuza konan "mutluluk kuşuna" uçup gitmeden sıkıca tutunabilmemiz dileğiyle...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları